Türk, Ermeni, Rum, Bulgar, Makedon işçilerin insanca yaşam ve çalışma koşulları için dünyadaki işçi kardeşlerinin yaptığı gibi o günün sosyalistleri öncülüğünde ülkemiz topraklarında ilk olarak 1905 yılında İzmir’de 1 Mayıs kutlamaları gerçekleştirmiştir.

 1909 yılındaki 1 Mayıs’ta, Üsküp’te Bulgar, Sırp ve Türk işçiler ellerinde kızıl bayraklarıyla yürürler. İstanbul’daki ilk 1 Mayıs kutlaması ise 1910’da yapılır. 1911’de de işçi örgütlenmelerinin en gelişmiş olduğu Selanik’te tütün, liman ve pamuk işçileri 1 Mayıs gösterileri düzenler. Selanik’teki gösteriye 14′ten fazla sendika, Yahudi, Bulgar, Yunanlı ve Türk işçi katılır. Yük arabası sürücüleri, mavnacılar, liman ve yükleme-boşaltma işçileri iş bırakır. Bu mitingde işçilere konuşulan bütün dillerle seslenilmiştir. Aynı yıl Üsküp, İstanbul Edirne ve Trakya kentlerinde de 1 Mayıs kutlamaları yapılır.

 1912 yılında işçiler üzerindeki baskıların artmasına rağmen 1 Mayıs hem İstanbul’da hem de Selanik’te kutlanır. 1 Mayıs 1912’de DersaadetTetebuatı İçtimaiye Cemiyeti (İstanbul Toplumsal İncelemeler Derneği) ve ona bağlı işçi dernekleri, Pangaltı’dakiBelvü Bahçesi’nde kutlama yaparlar. Selanik’teyse 7 binden fazla işçi iş bırakır, toplanmak isteyen gösterici işçiler askerler tarafından dağıtılır.

1913’te sıkıyönetim ilan edilerek 1 Mayıs kutlamalarına izin verilmeyeceği açıklanır. Sosyalistler başta olmak üzere birçok siyasi parti kapatılır, aydınlar sürgüne gönderilir. Birinci emperyalist paylaşım savaşının da araya girmesiyle 1919 yılına kadar 1 Mayıslar kutlanamaz.

1919’da, 1920’de 1 Mayıs işçi bayramı olarak kutlanırken, 1921’in 1 Mayıs’ına katılım oldukça kitlesel olur.  İşgal altında ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskılarına ve yasaklamasına karşın İstanbul’un hemen tüm işçileri 1 Mayıs’a katılır. Haliç vapurları, tramvaylar, fabrikalar işlemez. Türkiye Sosyalist Fırkası’nın öncülüğünde gösteriler ve grevler gerçekleşir.

1 Mayıs’a işçiler kızıl bayraklarla ve mavi gömleklerinin üzerine kırmızı kravat ve kızıl rozetleriyle katılır. Kasımpaşa’dan Şişli Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne kadar işçiler, “Türkiye amelesi sendika ister!”,  “Burjuvazinin zulmünü protesto ediyoruz!”; “8 saat iş, 8 saat istirahat, 8 saat uyku”, “Mürteciler, muhtekirler, kapitalistler, emperyalistler kahrolsun!” gibi sloganlar ve pankartlarla yürürler. Bunların yanı sıra işçilerin Karl Marks’ın portresinin bulunduğu “Bütün dünya işçileri birleşin” pankartıyla yürüdükleri de bilinmektedir.

1 Mayıs 1922 mitingi ise sınıfsal taleplerle birlikte emperyalist işgale karşı taleplerin de işlendiği bir eylem olmuştur. Yasaklara rağmen İstanbul’un yanı sıra İzmir ve Ankara’da da 1 Mayıs kutlanır. Türkiye Sosyalist Fırkası, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası, Sosyal Demokrat Fırkası, Ermeni Sosyal Demokrat Fırkası, Türkiye İşçi Derneği, Beynelmilel İşçiler İttihadı gibi örgütlerin oluşturduğu “1 Mayıs Komisyonu” tarafından örgütlenen eylemde işçiler yine kızıl bayraklarla yürürler.

1923 yılında İstanbul, İzmir ve Ankara dışında Adapazarı’nda da 1 Mayıs kutlamaları yapılır. “Yabancı şirketlere el konulması, 8 saatlik işgünü ve hafta tatili, sendika kurma ve grev hakkı” talepleriyle eylemler yapılır. Özellikle Ankara’da ilk kez yasal olarak kutlanan 1 Mayıs oldukça kalabalık geçer.

1924 yılına gelindiğinde, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan sonraki ilk 1 Mayısı yasaklar. Sekiz saatlik iş günü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklanır. Buna rağmen Ankara’da İmalat-ı Harbiye işçileri tarafından bir toplantı şeklinde kutlama yapılır. Aynı biçim İstanbul’da da uygulanır ve Türkiye Umum Amele Birliği Genel Merkezi’nde bir toplantıyla 1 Mayıs 1924 kutlanmış olur. Bu yıl itibarıyla burjuva cumhuriyeti tüm muhaliflerini ortadan kaldırma yolunu seçer.

1925 ve 1926’da da yasaklamalar devam eder ama bu işçilerin gizlice de olsa bir araya gelmelerine engel olamaz.1 Mayıs 1925 Amele Teali Cemiyeti tarafından genel merkez binasında sınırlı bir törenle kutlanır. Amele Teali Cemiyeti’nin “1 Mayıs nedir?” başlıklı bir broşür dağıtma girişimi hükümetin yeni saldırılarının nedeni olur. 38 kişilik bir grup Ankara’ya gönderilerek İstiklal Mahkemesi önüne çıkarılır. Aralarında Nazım Hikmet de vardır.
1928′de son kez 1 Mayıs açıktan kutlanırken, 1935 yılına kadar gizli olarak kutlanır. Bu dönem işçi sınıfına saldırıların yoğun olduğu, sürgünlerin yaşandığı, grevlerin yasaklandığı yıllardır. Bu dönemde hükümet kendi yandaşlarına bir Amele Birliği kurdurur.

Böylesi bir dönem sonrasında 27 Mayıs 1935’te “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun’la, 1 Mayıs “Bahar ve Çiçek Bayramı” olarak ücretsiz tatil günü kabul edilir. Daha sonra çıkartılan kanunlarla, 1 Mayıs’ta önce 1951 yılında yarım günlük ücret ödenmesi, 1956 yılında ise tam gün ücret ödenmesi kabul edilir.

27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında da işçi sınıfı açısından bakıldığında yasaklamaların devam ettiği bir süreçtir. Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayıs’ın yerine bayram olarak dayatılır. Ancak bu, kararlı mücadeleler sonucu geri püskürtülür. Bu dönemlerde işçi sınıfına baskıların yoğun olarak devam eder. Ancak yine çeşitli yol ve yöntemlerle 1 Mayıslar anılır.  Gizli afişlemeler, yazılamalar, toplantılar yoluyla 1 Mayıslar kutlandığını okumalarımızla öğreniyoruz.

       70’li yıllardan günümüze 1 Mayıs mitingleri ise yarınki yazımda aktaracağım. Sağlıcakla kalın hoşçakalın.