Tarih; kişilikli, tutarlı, düşünen, yazan ve yönetenleri hatırlatır.

Yine aynı zamanda çıkarı için önceki düşüncelerinin ve uygulamalarının tam tersini savunan dönekleri de hatırlatır.
 
Dönekler tarihin her döneminde var olmuştur. Bu bir kimlik, kişilik konusudur.
 
Dünün Avrupa ve ABD karşıtı İslamcılar birer birer dönüyorlar. Tarikatlar, cemaatlerde yuvalanan sapkın, kökenleri belirsiz dönmeler, dünyevi zevkleri tadınca dönüveriyorlar.
 
Dönekler; batılı stratejistler eliyle yetiştirildiler. Beyinleri yıkandı. Makam, iktidar, servet ve şöhret zafiyetleri tespit edilerek kullanıldı. Arap baharı denilen Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu kasıp kavuran fırtına da batıya teslim olan dönme dönekler öncü rolü oynuyor.
 
Bakın; Büyük Türk İslam hukukçusu Numan Bin Sabit (İmam-ı Azam)’e yaşadığı dönemin Emevi ve Abbasi devlet yönetimleri; kendileri rahat etmeleri için, halkın saygınlığını kazanan inançlarından ödün vermesi, yani dönek olması için önemli görevler (koltuklar) teklif etmişler ama İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi yolundan döndürmeyi başaramamışlardır.
 
Bundan ötürü kendisine ceza olarak büyük işkenceler yapmışlardır.
 
Bu durumu, devrin önemli düşünürlerinden biri, özet olarak şöyle tanımlamaktadır…
“İmam-Azam Hanife saltanatın azabını, Ahiret’in azabına tercih etmiştir”
 
Şayet şahsına önerilen önemli görevleri koltukları kabul etseydi, gerçek anlamda din ve ahlak akidelerine uymayan icraatlara; saltanat ve dünya nimetlerine esir olma uğruna, bile bile ortak olacak ve öldüğünde Ahiret’te Allah’ın büyük gazabına uğrayacaktı…
 
Onurlu kişiler; dönek olmamak için, iktidarın işkencelerine katlanmayı seçmiştir.
 
İttihat ve Terakki’nin üç önemli isminin “dönmelik, döneklik öyküleri.
Bunlardan biri Mısır asıllı Aziz Ali Paşa… Önce devletin birliğini korumayı amaçlayan İttihat ve Terakki’nin üst düzey isimleri arasına girmiş ve hayatının önemli bir bölümü Bulgar ve Rum ayrılıkçıların peşinde geçmiş… Sonra jöntürk (biz bunların bugünkü uzantılarına kısaca liboş diyoruz) olmuş… Ve en sonunda Arap milliyetçiliğini seçmiş!
 
İkincisi Kürt Şerif Paşa… O da önce devletin birliğinden yana olan ve ayrılıkçılara karşı savaşan bir ittihatçı, sonra jöntürk ve en sonunda Kürt milliyetçisi olmuş…
 
Ve üçüncü kahraman; önce ittihatçı, sonra jöntürk ve en sonunda Arnavut milliyetçisi olan Prens Dukagjinzade Basri…(Orhan Koloğlu, Üç ittihatçı)
 
“Anadolu direnişi bir blöftür. Avrupa medeniyeti Anadolu’yu bu zararlı haşereden temizleyecektir. Hüküm galibindir. Medeniyeti temsil eden İngiltere gibi bir devlete itiraz etmek küstahlıktır.” (Rıza Tevfik, ‘Feylezof’, 1920)
 
Peki bugünün dönekleri yani dünün döneklerinin torunları ne diyor?
Ne kadar acıdır ki, Kendi milletinin, insanın acılarına sırtını dönen, sözde ve sahte ülke aydınlarının yaptıklarına bakınız.
 
Kendi ülkelerinin insanlarının acılarını bilmiyor, görmüyor, duymuyorlar.
Çünkü bu topraklar; yüzlerce yıldır her kademede on binlerce dönekliğe tanıklık etti…
 
Fakat tarih çoğumuz için okul yıllarının sıkıcı ve ezbere dayalı bir dersi olmaktan ibaret olduğu için; dönekler yeterince anlatılmıyor, bilinmiyor.
 
Gerçek olan ise şudur: günümüz dönekleri, tarihte varolan döneklerin torunlarıdır.
 
GüNün Sözü: Bakmazsan görmezsin, görmezsen şikayet etmezsin.