70’li yılların başlarında çocukluk yaşlarımda tanıştığım Artvin yeşilin tüm tonlarıyla hafızama kazınmış. İlkokul 3. ve 4.sınıfı Artvin Gazi ilkokulunda okuduğum yıllar çocukluk günlerimin en güzel anlarını içermekte.

      Kafkasör Yaylası Boğa Güreşleri, 7 Mart şehrin “düşman” işgalinden kurtuluş günü, evimizin yanında kiraladığımız bahçede yetiştirdiğimiz meyve ve sebzeleri şehir stadyumuna (evimiz stadyumun hemen üzerinde bir tepedeydi) maç izlemeye gelen ahaliye külahlar içerisinde satarak aile bütçesine katkı sunma gayretlerimizi, Kurban Bayramında kurban edileceğini bilmeden bir yaz bize arkadaşlık eden koyunumuz “Meral”le Kaçkar dağı eteklerinde uzun yürüyüşlerimizi, Zafer Sinema salonunda ailecek izlediğimiz filimler sonrası Çoruh Nehrini tepeden görmek için anne ve babamızı ikna için yalvarmalarımızı unutmak mümkün değil elbet.

       Çocukluğumun Artvin’i Cengiz Holding tarafından kuşatılmış durumda.(Hani sahibinin “milletin anasını ……”  diye cümleleriyle kamuoyuna mal olan Cengiz Holding.) Artvin halkı doğasının yağmalanmasına, talan edilmesine karşı direniyor. Cerattepe, AK Partiye yakınlığı ile bilinen Cengiz Holding eliyle altın ve bakır çıkartmak için tahrip edilmek isteniyor.

      Doğasını, toprağını, suyunu, deresini, tarihini savunan Artvin halkı polisin orantısız güç kullanımıyla karşılaşıyor. Polis Saraydan aldığı güçle direnen halkın üzerine ve evlerine gaz bombaları ile saldırıyor, direnişi göz altılarla kırmaya çalışıyor. Ama nafile. Çocukluk yaşlarımdan bildiğim Artvin halkının direnişçi karakteri şahlanmış durumda. Dur durak dinlemeden sokaklarda, esnaflar kepenk kapatıp eylemlere destek sunmakta. “Madenci şirket Artvin’i terk et”, “vali İstifa” sloganları ile şehri çınlatıyorlar.

      Özünde emek ve doğa düşmanı patronların hükümeti, ülkenin tüm tepelerini vermek istedikleri gibi Cerattepe’yi de Cengiz Holding’e armağan etmek istiyor. Siyasal iktidarın insani olan her şeye düşman olma tavrı burada da gün yüzüne çıkmakta. Nasıl Cizre’de dünyanın gözü önünde bodrumlarda insanlar diri diri yakılmasına seyirci kalmışlarsa, Artvin halkının üzerine atılan gaz bombalarına da seyirci kalmaktalar.

      Artık yeter! Kendisinden olmayan herkese düşman muamelesi yapan, ayrımcı ve rüşvetçi, doğayı sermayenin dizginsiz talanına sunan, halklarımızı kutuplaştıran, insani olan her şeye saldıran bu zalimin zulmüne karşı birleşelim. Özgürlük ve adalet için tek yumruk olalım. Holdinglerin çıkarları uğruna çocuklarımızın geleceğinin karartılmasına ve ateşe atılmasına izin vermeyelim.

       Cerattepe direnişini, Artvin’i sahiplenelim. Şimdi Cerattepe, tıpkı Cizre, Sur ve Gazi gibi, hepimiz için ve ortak geleceğimiz için direniyor. Zor ve zorbalığı durduracak olan da emekçilerin, gadre uğrayanların, yok ve hor görülenlerin birleşik örgütlü mücadelesinden geçmektedir.

       Artvin’in Kafkasör Yaylası’nda altın ve bakır madeni bulunan Cerattepe Bölgesi’ne mahkemenin kararını dahi beklemeden jandarma ve polis desteği ile girip şantiye binasını kurmaya başlayan şirkete karşı Artvin halkın gösterdiği direnişi desteklemek insanım diyen, duyarlılık gösteren her bireyin görevidir.

      “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” denilerek Anayasal güvence altına alınmış haklarını kullanan Artvin halkına karşı yapılan saldırı tüm yurttaşlarımıza yapılmış bir saldırı olarak görmekteyim. Yine Anayasa’ya göre insanların sağlıklı yaşam hakkını ve çevreyi korumak bizatihi devletin göreviyken, devlet gücünü elinde bulunduran iktidarın bu görevini yerine getirmek bir yana yaşam haklarına sahip çıkan insanlarımıza yönelik saldırgan tutumu ne bu dünyada ne de öteki dünyada affedilemez davranışlardandır.

      Londra borsasında işlem gören şirketlerinin bir iki puan yükselmesi için yeşilin bin bir tonuyla bezeli Artvin coğrafyasını, Kaçkar dağlarını delik deşik etmeye hiç kimsenin hakkı olmadığı gibi, Artvinliye rağmen ben bu madeni çıkartırım inatlaşmasıyla madencilik yapmanın kimseye fayda sağlamayacağı iyi bilinmelidir.