Amerika da bir öğretmen dergisinde bundan yaklaşık 70 yıl önce Alexsander Cassandra imalı bir yazı yayımlanır.

Bir fizik hocası ile öğrencisi sınav sorusuna verilen cevap hakkında anlaşmazlığa düşerler ve tecrübeli öğretmen Casandra ‘nın hakemliğine başvururlar.

Soru: Bir binanın yüksekliğini bir barometrenin yardımı ile nasıl bulursunuz?

Öğrenci de soruya cevaben “ Barometreye bir ip bağlar, binanın çatısından aşağı sarkıtır ve barometrenin yere değdiği noktada ipi ölçerim “ yazar.

Tabi ki öğretmenin beklediği yanıt bu olmasa da binanın yüksekliğinin bu yöntemle ölçüle bilirliği de ortadadır.

Cassandra tartışmayı uzatmamak için öğrenciden hemen o anda bu soruyu başka bir şekilde cevaplamasını ister.

Öğrenci bu kez:

“ Ama bir tek yanıt yok ki, pek çok yöntem var” diye cevap verir.

Cassandra “ Peki “ der. “ Düşünebildiğin kadar yanıt ver o zaman. Ama mümkünse cevapların en az birinden fizik çalışmış olduğunu anlayalım.”

Öğrencinin ilk cevabı şöyle olur:

“ Barometreyi çatıdan aşağı bırakırsınız ve bir kronometre ile kaç salisede yere çarptığını hesaplayıp x=1/2 x g x t2 formülü ile yüksekliği bulursunuz.” Beklenen cevap bu olmasa da içinde fizik bilgisi içermektedir.

Öğrenci cevaplarını sıralamayı sürdürür. “ Güneşli bir günde barometreyi dik tutup gölgesini ölçerseniz ve sonra da binanın gölgesini ölçüp orantıyı barometrenin yüksekliği ile çarparsınız.”

Bu cevap da doğrudur.

Öğrencinin üçüncü cevabı şu olur.

“ Merdivenleri çıkarken duvar boyunca barometrenin yüksekliğini defalarca işaretleyerek çıkar ve işaret sayısı ile barometrenin yüksekliğini çarparsınız.”

Bu da doğrudur elbette ama dördüncü cevap öğretmenlerin küçük dillerini yutmalarına neden olur.

Çünkü yanıttan öğrencinin fiziği çok iyi bildiği anlaşılmaktadır.

“ Küçük bir ipe bağladığınız barometreyi önce yerde sonra da çatıda sallar ipin uzunluğu ve sallanma periyodları arasında ki farklarla Newton’un g katsayısı arasındaki farktan binanın yüksekliğini hesaplayabileceğiniz oranı bulursunuz.

Söylenecek bir şey kalmamıştır, öğrencinin sınıfı geçtiği açıktır.

Öğrenci yarattığı etki ile gülümser ve derki.

“ Ama bence yapılacak en doğru şey kapıcıya gidip barometreyi hediye edip karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemekten ibarettir.

Hep beraber gülmeye başlarlar.

Casandra hayranlıkla sorar öğrenciye:

“Peki öğretmenin senden beklediği cevabı da biliyor musun”

Öğrenci alaylı bakışlarla cevap verir:

“Evet çatıda ve yerde hava basıncını ölçerek aradaki farktan hesaplamamız gerekiyor, yazmamı bekliyordu.”

Cassandra merakla:

“ Peki madem istenilen cevabı biliyordun, neden yazmadın? “ diye sorar.

Öğrenci omuzlarını silkerek:

“ Çünkü dar kafalılıktan bıktım “ der.

Şimdi koca yazıyı bir hikaye çatısı altında ne diye köşe yazısı olarak okutuyorsun, diye soracak olanlara…

Biyolojik olduğu üzerinde gittikçe hem fikir olunan şu virüs zamanlarının kaos ortamında.

Artık toprak işgalinden ziyade…

Zihin işgalinin gerçekleştirileceği, hız ve haz çağının modernlik algısında.

Bizlere dikte ettirilenleri değil.

İnsan ve onun özgür iradesini yalıtacak olan projeler karşısında.

Kibre karşı tevazu.

Tamahkarlığa karşı kanaat eşliğinde.

Hep beraber…

Dar kafalılığa karşı çıkalım…