Kanuni’nin Fransa’ya yazdığı  “Sen ki ben ki”   diye başlayan mektup benim de aklıma gelir Fransa her yanlış yaptığında. Birkaç kere de bunu yazdım. Ama artık 16. Asırda yaşamıyoruz. Bunu hatırlamak iyi olmakla birlikte yüreğimizi soğutmaktan başka işe yaramıyor.

Sarkozy’nin babasının Cezayirlilere soykırım uygulayan lejyonda asker olduğunu hatırlatmak da öyle. Hatta Sarkozy’nin atalarının İspanya’daki Yahudi soykırımından kaçarak Osmanlı’ya sığınan Yahudi topluluğu içinde olduğunu söylemek de.

Kanuni güçlü bir padişahtı. Türkiye ne kadar güçlü bir ülke, şimdi ona bakın siz! Türkiye, evet, güçlü bir ülke idi ama şimdi, güçsüzleştirilmiş bir ülkedir. Kanuni’nin gücüyle övünen iktidar tarafından güçsüzleştirilmiş hem de.

İnsanlar güce bakarlar. Güce değilse kahramanlığa, şecaate, fedakârlığa, başarıya bakarlar. İstiklal Harbi’ne şahit olmuş bir gazetecinin kitabından bahsetmiştim geçen yazımda. Kadın, o şartlar içinde, İnönü’nün Eskişehir’i nasıl mamur, güzel, düzgün bir şehir yaptığını anlata anlata bitiremiyordu. Türk ordularının ve kumandanlarının da askeri dehasını, azmini, gücünü... Emperyalizmin Kanuni’den sonraki yükselişini ve saldırılarını ve lanetli başarılarını durduran gene Türkler oldu. İstiklal Savaşı’nda, Çanakkale’de. Emperyalizm  “güç” ten anlar.

Peki, siz ne yaptınız? Bu başarıları yeniden tarihe yazdıran Atatürk’ü, İnönü’yü, ordumuzu küçültmeye, güçsüzleştirmeye çalıştınız. İşte şimdi emperyalizmle karşı karşıyasınız ve onu on altıncı yüzyıldaki başarılarınızla durdurmaya çalışıyorsunuz. Oysa yirmi birinci yüzyıldayız ve ne yazık ki yüz sene evvel ülkemizden attığımız emperyalistlerin rotasına girmiş bulunuyoruz.

Fransa’nın Libya’yı yerle bir etmesine çanak tuttunuz. ABD’nin İran’ı alaşağı etmesi için Suriye’yi aradan çıkarmasına can-ı gönülden yardım ediyor, hatta bunda başrol oynuyorsunuz. Emperyalistleri yani haçlıları Türkiye’den kovan Atatürk iradesini ülkeden kaldırmak, onu unutturmak için muhafız taburunu bile polisle değiştirdiniz. İngiltere Kraliçesi indinizde Atatürk ve silah arkadaşlarından daha makbul, daha saygı değer. Onların kurduğu Dersim tuzağına düşerek tarihimizin ağız dolusu sorgulanmasına yol açtınız. İşte sonuç!..

Fransa Cezayir’i sorgulamıyor. De Gaulle orada saygınlığını koruyor. Ruanda’yı sorgulamıyorlar. Hiçbiri Filistin’i sorgulamıyor, Irak’ı hiç sorgulamıyorlar...

B planı değil Z planına kadar planlarınız olsa, Atatürk’ün aldığı önlemleri ve oluşturduğu bağımsızlık ruhunu tahrip ettiğiniz için Fransa’ya karşı kalıcı ve ciddi önlemler alamazsınız.

Meksika Meclisi kadar olamadınız! 

Bizden de böyle bir teşebbüs oldu galiba ama sonuç alınamadı. MHP’nin böyle bir başvurusu olduğunu duymuştum.

Neyse ki kardeş Azerbaycan’dan başka bir de Meksika Meclisi’nde Ermenilerin Hocalı katliamını kınama kararı alındı. Sağ olsun Zapatalar,  “Viva Zapata!”  (Bu bir Meksika halk kahramanını anlatan filmin adıdır.)