Bundan dört yıl önce betonlaşan Çamardı ve çözüm önerileri diye bir yazı yazmıştım.

( http://www.borhaber.net/yorum/betonlasan-camardi-ve-cozum-onerileri-h5996.html )

Fakat o zamandan bu zamana ne Çamardı’nın betonlaşması durdu ne de bağın bahçenin yaylacılar tarafından eve dönüştürülmesi. Çamardı gün geçtikçe yeşilini çaldıran yerini acımasız betonlara bırakan bir yere dönüştü.

 

Bu memleketin bir insanı olarak Toroslardan Ecemiş Çayına kadar uzanan güzelliklerin imkânsızlıklardan dolayı betona ve paraya yenik düşmesine üzülmememiz elde değildir. Parayı veren herkes elma ağaçlarını kesip yerine saçma sapan bir ev konduracaksa ilerde Çamardı’nın güzelliğini sadece fotoğraflardan seyredeceğiz demektir.

 

Çamardı’nda halkın büyük bir kesimi bağından bahçesinden elde ettiğiyle geçimini sağlayamadığı için gurbete çıkmıştır. Bu süreçte geçici olan çoğu göçler kalıcı hale geldiği için Çamardı gittikçe küçülmeye devam etmiştir. Başka vilayetlerde yaşayan Çamardılı sayısı Çamardı ve köylerinde yaşayanlardan kat ve kat daha fazladır. Nüfusu gittikçe azalan Çamardı’nda esnaf iş yapabilmek için Adanalı yaylacıların eline bakar hale gelmiştir. Üç beş aylık bir dönemde gelen yaylacılar Çamardı ekonomisine katkıları inkâr edilemez.

 

Burada ki asıl mesele Çamardı’na yaylacıların gelmesi değil bu insanların bazılarının yayla evlerini inşa ettikleri yerin sulak arazi ve bahçe olması meselesidir. Bence çıplak ve tarıma elverişli olmayan yerler dururken sulak elma bahçelerini yayla evi yapmak toprağa ve insana karşı işlenen bir cinayettir. Zaten az olan verimli ve sulak arazinin üç beş kuruş için öldürülmesi büyük bir vicdansızlıktır. Ecemiş çayının akışına doğru uzanan verimli arazi yerine yukarılardaki çıplak tepelere yerleşim yerleri kurulabilir. Bir bahçenin veya bir tarlanın yerleşim yerine döndürülmesi geleceğimizi ipotek altına aldırmaktan farksızdır. Çamardı’nın insanı elinde ki üç beş parça ve zaten kısıtlı olan bahçeleri satarak geçici bir rahatlama için kalıcı bir çileyi satın almaktadır.

 

Çamardı içinden geçen Ecemiş çayı ile dünyanın en güzel vadilerinden birini içinde barındırmaktadır. Bu yemyeşil vadiyi sıcaktan kaçan güneylilerin üç aylık yayla tutkusuna kurban etmek memleketimiz için çok üzücüdür.  Çamardı eğer bu vadiyi ve bu dağı turistlik açıdan iyi pazarlayabilirse doğasına zarar vermeden yaylacılardan gelen gelirin on katını kazanacak bir potansiyele sahiptir. Hatta ciddi ve bilimsel usullerle yapılan meyvecilik sebzecilik bile bundan daha çok ve kalıcı bir kazanç sağlayabilir.

 

Bu mesele ile ilgili en kestirme çözüm şu ana kadar yapılan kaçak ve ruhsatsız evlerin yıkılması buraların bu istiladan kurtarılarak asli haline dönüştürülmesidir. Kesilen ağaçların yerine yeni ağaçlar dikilmeli bir karış toprak bile betona kurban edilmemelidir.

Acilen Aladağlar milli parkının sınırları genişletilerek ve buralar sit alanı ilan edilerek bu yapılaşma bitirilmelidir.

 

Çamardı şu an için adı konmamış bir çevre felaketine gebedir. Bu felaket doğduğunda akarsuları kurumuş bağının bahçesinin yerini betonların aldığı bir Çamardı tablosu bizi bekliyor olacaktır. Bunun için geç olmadan ve Çamardı bir beton mezarlığına dönüşmeden kurtarılmalıdır.