Başkaları bizi ilgilendirmez, bizim için yaşadığımız yer önemlidir.

Şu insanları rahatsız eden dar kafalıların eğitilmesi imkânsız olduğu için, arada bir vicdan’a seslenirim diye böyle bir şeyler yazıyorum.

Nedense insanların rahatı ve huzuru için yaşayanları bulmak bu ara biraz zorlaştı. Gerçi hakkını yememek lâzım Belde Başkanımız işi biraz daha yumuşatıyor, ama yeterli değil.

Düşünün, elinizde sıcak hazırlanmış bir tencere sulu yemek ve dökülmemesi için azami gayreti göstererek bir dostunuz mutlu olsun diye veya bir ihtiyaç sahibine götürüyorsunuz. Bir den önünüze çıkan bir kasis! Fren’e basarsanız yemek ileri geri çalkalanıp mutlaka dökülecek. Kasisten yavaşça geçerseniz yemek gene ileri geri sallanıp gene dökülüyor. Sakın hızlı geçerim demeyin hayatınızın hatası olur. Siz hayır yapmaya gidiyorsunuz ve bu amelinizi yerine getirmek, aracınızın kirlenmesine ve götürdüğünüz hayır kabının etrafının kirlenmesine neden oluyor.

Mutlaka yapılan kasislerin, yapılmasının sebeplerini sayacaksınız, sayacaksınız da benim düştüğüm durumun ve alternatiflerinin rahatlayacağı bir izahı getiremeyeceksiniz.

Hızlı araba kullananların verdiği rahatsızlığı gidermek için yani 1 kişinin kontrol edilmesi için 100 kişiyi cezalandırmasının mantığını açıklayamazsınız. Anti demokratik kafaların, topluma nasıl zulüm ettiğini böyle birçok örnek ile açıklana bilir.

Bir belde de böyle kasisleri görünce, aklıma bu belde de maaşlarını helâl ettiremeyen insanların bulunduğunu. İnsanları rahatsız edenleri rahatsız edecek bir yasamız olmadığı ve yasa koruyucularımız ve yasayı yürürlükte tutanların asosyal olmaları. Ayni zamanda Müslüman olmamaları sonucu diye düşünüyorum. Ne dersiniz hak veriyor musunuz? Ve ileride bir ışık görüyor musunuz?

Adap ve edep ne halde Yarabbi.