Esasında bugünkü yazımın başlığı da girişi de farklıydı. Ta ki; AKP grubundan tüm Türkiye’ye yapılan canlı yayın rezaletini seyredene kadar.
Türkiye’nin ilk haber kanalının kurucu kadrosunda bulunan ve yıllarca yöneticilik yapan ve de hâlâ can çekişen medya sektörünün çalışanı olarak neyden utanacağımı şaşırdım!…
Başta, sözde haber kanalları olmak üzere TRT kanalı da dahil yandaşlar AKP reklam ve prodüksiyon firması gibi dün faaliyet gösterdiler.
Normalde (bağımsız ve tarafsız habercilik ilke ve kurallarına göre) anında yayından çıkılması gereken noktada, AKP grubunda Recep Erdoğan’ın konuşmasından sonra 5 il ve 5 Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının tanıtım bölümünü reklam filmleri ve parti müzikleri ile bangır bangır yayınladılar. Üstelik utanmadan, sıkılmadan iktidarın borazanlığı görevi gereği “tarihi gün” alt yazılarıyla. Reklamları kendi grafikleri ile süsleyen haber(!) kanalları bile vardı.
Siz şimdi bana sitem edeceksiniz; “Eee! Onca kamu kurum ve kuruluşlarının reklam ve ilanları neden bunlara bayram değil seyran değil iken veriliyor” diye…
Duyar gibi olduğum siteminize karşı yarım ağızla da olsa “haklısınız” diyemeyeceğim.
Bir zamanlar demokrasinin olmadığı iddia edilen dönemlerde, canım ülkemde seçim olmayan zamanlarda ve hatta seçim takvimine ilişkin partilerin reklam ve propagandalarının yayınlanış şekline ilişkin kanunlar vardı. Tek kanallı dönemlerde bile bu yasa ve kurallara azami şekilde itina gösterilir, hatta 3-5 saniyelik haksızlıklarda bile yer yerinden oynardı. Muhalefet milletvekilleri kendilerine haber haksızlığı yapıldığında, TRT genel müdürlerinin odalarını randevu almadan ziyaret etmekten korkmazdı!..
Şimdilerde ne oluyor?
Haydi, devlet imkanlarının kanırtılarak kullanıldığı toplu kurdele kesme merasimlerinin seçim mitingleri gibi kullanılmasını kanıksadık.
Peki! Dünkü rezalete de bir şey diyecek bir babayiğit, bir savcı bir hakim kalmadı mı bu memlekette?..
Hadi onlar balyoz sallamakla meşguller!.. Nerede bu RTÜK?.. Nerede bu YSK?.. Ne iş yapar bunlar?..
Kimseden çıt yok!..
Siyasi partilerin Meclis grup çalışmalarını amigo ve taraftarlarıyla futbol sahasına çeviren Recep Erdoğan, yeni bir uyanıklıkla bunu seçim tanıtım faaliyetine dönüştürdü. Yandaşlara verilen talimatlarla mahalli seçim reklamları canlı yayında 8-10 kanaldan birden millete dayatıldı. Saniyesi yüzlerce dolarla çarpılan reklamlar yaklaşık 1 saat sürdü. Herhangi bir siyasi partinin böyle bir seçim reklamı için kasasından milyonlarca lira ödemesi gerekirdi.
Bakalım!.. Bizlerin vergisi ile ayakta duran hangi kamu kurumu yandaşlara kıyak çekecek?..
Gelelim, canlı yayın rezaleti yüzünden yazımın ikinci bölümüne almak zorunda kaldığım AKP kulislerine… Cemaat-Tayyip Erdoğan kavgasına..
ABD’ye kırık giden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç önceki gece Ankara’ya buruk döndü. Görenleri ve karşılayanları anlatıyor; “yüzünden düşen bin parça idi” diye..
Nedenini araştırdım. AKP kulislerindeki iddialara göre; Arınç, ABD’de cemaatin önemli bir temsilcisi ile görüşmüş ve kendisine Fethullah Gülen’in dershanelerin kapatılması konusunda sitemi ile birlikte şu mesajı iletilmiş;
“Şöyle böyle diyorsunuz ama dershanelerin kapatılması için yasal hazırlıkları tamamladınız. Bundan sonra bizim için ne Tayyip Erdoğan ne de Bülent Arınç var. Bizim için tek isim var o da Abdullah Gül.”
Bu sözler Bülent Arınç’a bire bir aynen bu şekli ile mi söylendi? Bilemem!.. AKP kulislerinde dile getirildiği şekli ile aktardım.
Bülent Arınç, dünkü grup toplantısına da katılmadı. Zaten gelmesi de beklenemezdi. Çünkü; Arınç’ın tüm gayret ve muhalefetine rağmen kardeşi(!) Recep Erdoğan onu dinlemedi ve Melih Gökçek’i Ankara Belediye Başkanlığı için yeniden aday gösterdi.
AKP’nin sıkıntılı milletvekillerine gelince; Recep Erdoğan yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e talimat verdi. Şahin, 5’erli-10’arlı gruplar halinde milletvekilleri ile toplantı yaparak gaz alma faaliyetlerini sürdürüyor…
Asker haberleri
AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 400 bin gencimiz için son bir defa bedelli askerliğin gündemde olduğunu söyledi. TSK kaynaklarına sordum böyle bir çalışma olup olmadığını. Aldığım yanıt;
“Şu ana kadar bünyemizde bedelli askerlik ile ilgili bir çalışma yok. Hükümetten bize gelen talep de yok. Bunun gerçekleşmesi mümkün de değil. Çünkü askerliğin kısalması ile ilgili yeni düzenleme Ocak ayında yürürlüğe girecek ve asker açığını tolere etmek için en az iki dönem gerekir. YAŞ toplantısında Hükümetin böyle bir talebi olabilir mi?.. Onu da şu an bilmiyoruz.”
Yüksek Askeri Şura 28 Kasım’da(yarın) toplanacak. Oradaki sürpriz gündem maddesini ise size bu köşeden duyurayım;
Generallikteki bekleme süresi 4 yıldan 3 yıla düşürülüyor.
TSK kaynakları generallikte bekleme süresinin düşürülmesi ile yapının gençleşeceğini, sistemin rahatlayacağını ve çeşitli davalar yüzünden özellikle Deniz Kuvvetleri komuta kademesinde meydana gelen sıkıntıların, büyük ölçüde giderileceğini ifade ediyor.