Ak Parti Niğde ve Bor’da Ankara’ya çözüm için gitti ancak sorun ile döndü.
 
Faruk Akdoğan ve Sıtkı Erat Ankara’dan kalabalık bir konvoy ile dönüp Niğde İl Başkanlığı binasının önünde  küçük bir miting yaparak partililere seslenildi. Orada idim,  konuşmanın içeriğine takılmadan, Ankara’dan galip gelmenin kutlamasının yapılıyor olduğunu hissettim.
 
Niğde’de  el ele tutuşulup zincir oldular ancak zincirin bazı halkaları eksikti onuda  fark ettim.
 
Sıktı Bey Bor’a geldi elele tutuşacak aday adayları bulamadı. Birlik beraberlik görüntüsü veremediler bırakın vermeyi hasımlık görüntüsü çizildi.
 
Hani önceki yazımızda, Akparti için  demiştik ya “kılıçlar çekilecek ama kimseye zarar vermeden kınlarına girebilecek mi? “ diye.
 
Temayüller , Telefon anketleri bu konuda da aslında şeffaf olunmadı kamuoyuna açıklanmadı. İnsanlar kulaktan dolma bilgi , bazen dedikodularla meşgül oldular.  Yıprandılar , yıpratıldılar…
 
Sıtkı Bey’in adaylığı birkaç yıldır dilleniyordu. Ama, Sayın  Erat o birkaç yılı iyi değerlendiremedi. Olumlu yanlarını vitrine çıkarıp , olumsuz yanlarını eksiltemedi. Aday gibi değil “ arada” gibi davrandı.
 
Ve… bu olay, tabiki Partisindeki rakiplerini cesaretlendirdi, sorunun temelinde bence bu yatıyor. 
 
Nefis sahibi insanın “ Ben” demesinden daha doğal bir şey olamaz ama o “ben” egoya dönüştüğü zaman ikinci , üçüncü şahısları etkiliyor.  Ak Parti’de Egosu ile hareket eden o kadar çok kişi vardı ki, üstelik bunlar sadece aday adaylarından ibaret değil, bunların kimisi aşağıda , kimisi yukarıda, kimi arkada,  kimisi de önlerinde idi.
 
Bu egoyu besleyen ve hırçın hale getiren de “iktidar “ kelimesi oldu.
 
Ak Partinin akil adamları olaya müdahele edemediler. Dava ,Hizmet, İnanç , gibi insanı sakinleştiren , düşündürmesi gereken konuların esamasi bile okunmadı. 
 
Akparti’deki bütün olumsuzluklara rağmen iktidar olmanın avantajları ile şuan ki durumda halen  başa güreşen partilerden birisi olduğuna ancak çok  ürkek,  tedirgin olduklarını da tahmin etmek zor değil.
 
Sayın Milletvekilimiz Selamoğlu’nun Akp Niğde adayı ve Bor adayının belirlenmesinde nasıl belirleyici olduğunu biliyoruz. Parti içindeki bu ağırlığını  bu gün seçim sırasında Borlulara “ Bakın Bor için şu projeleri onaylattık, şunları gerçekleştiriyoruz “  yada “ 7 yıllık iktidarımızda Bor için neler , neler yapmışız “ diyebilse idi.
 Akp için çok kolay bir seçim olurdu.
 
 5 yıldır Akp’yi Bor’da sırtlayan ki, Sıtkı Erat kadar aday adayı olmayı hak eden Akparti  İlçe Eski Başkanı Erdal Niğdelioğlu ,  Akp’den Belediye Meclis üyesi ve Mhp’li Belediye’de Başkan Yardımcılığı yapmış İdris Çağma , Aynı gelenekten gelen ve refah , saadet , Akp emektarı Rızvan İmanç …
 
Bu isim ve etrafındakiler,  faal olan başka bir partiye koltuk yada başka menfaatler  karşılığı ilhak olmadılar,  bu kendileri açısından önemli, daha Bor Teşkilatının kuruluşu bile gerçekleşmemiş BBP’den gerekli bürokratik işlemleri yaptılar, İlçe Teşkilatını kurdular ve  22. Dönem Milletvekilimiz  Mahmut Uğur Çetin’i kendi tabiri ile attan indirip , eşeğe bindirmeye ikna ettiler.
 
Ülkemizde , Bakanlıktan , Milletvekillikten ,  Belediye Başkanlığı adaylığını görmüştük ancak Bor’da bir  ilk. Sırası gelmişken söyleyelim daha önceden belde Belediye Başkanlığı yapan bir hemşehrimiz bir mahallemizden Muhtar adayı… Bunları  eleştiri manasında söylemiyorum, Demokrasi budur , herkes özgür , hizmet noktasında veya her ne düşünüyorsa düşünsün, nasıl hedefleri olursa olsun halk takdir eder, değerlendirir.
 
Doğrusu,  Bor, böylesi ilginç bir seçimi yaşamamıştı. Ama biz tahmin etmiştik.
 
Eski Akp Milletvekili Mahmut Uğur Çetin ve ekibinin küskünler hareketi gibi düşünceleri yok etmesi lazım.  Bu oluşumun içinin doldurulması lazım. Merkez sağ oyların talibi olduğunu göstermesi lazım, Ancak bunların zor bir süreçten sonra olabileceğini de tahmin ediyorum. Aksi durum bu grubun siyasi hayatının bitmesine kadar gider.
 
Aslında durumlarının hayli zor tarafıda var. Çetin Beyin Borlulara söyleyebileceği TOKİ (faydası tartışılır) ve Fizik Tedavi hastanesi (bu övgü Doğan Baran’ın hakkıdır) bu iki konudan başkaca söyleyecek neyi olabilir. Yada “ Ben Belediye Başkanı olunca…….yapacağım” dediğinde Borlular ne düşünecek. 
 
Bor İlçemizin kayıplarının büyük bölümü son 7 yılda oldu.(ofis, Askeri Fab.vb.)  İşsiz gençler sitemize habire ileti atıyorlar bizim konuyu işleyin diye… Bu gençlere ne söylenecek… Çok merak ediyorum. Bu konu Sayın Selamoğlu içinde geçerli.
 
Sayın Çetin daha önceki yerel seçimden önce Niğde Televizyonunda bir açık oturumda kolundan saatini çıkarmış ve “Benim yerime saatim aday olsa idi şuan saatim milletvekili olurdu” demişti. Belediye Başkanlığı adaylığının Niğde’de açıklanması sırasında “ Attan inip , Eşeğe biniyorum” demişti. İşte bu açık sözlülüğü, içten konuşması  onun için avantaj… başkaca bir şey göremiyorum…Belki de körüm!...  
 
 
Büyük Birlik Partisi için ise Bor İlçe Teşkilatını bu şekilde açmak , böyle gelişmelerin içinde olmak uzun vadede zarar verecektir.  İlk adaylarının öz be öz kendi fikirlerinden kendi içlerinden çıkan birisinin olmasında fayda vardı. Bu seçimde başarılı olamazlarsa,  ilerde, hep stepne partisi  , küskünler partisi yada sığınma partisi olarak adlanrılırlar ve o yaftayı üzerinlerinden atmak da hayli zaman alır, bu gün için belki Bor’da fazla oy alabilirler ama geleceklerini sıkıntıya sokuyorlar. Bu konuda Saadet Partililerle görüşmüş olsalardı onlar iyi izah ederlerdi.
 
MHP’de ilk aday belirleme sırasında Yavuz Can’ın tekrar adaylığı konusunda  birkaç günlük bir sıkıntı yaşadı.  MHP geleneğinde aslında eşine pek rastlanmayan bir olay yaşandı ve Genel Merkezin gösterdiği aday , değiştirildi.  Akp’nin Akil adamlarının yapamadığını MHP’de Aksakallılar! yaptı, gürültü çıkarmadan kamuoyuna olumsuz yansımadan aday değişikliğini gerçekleştirdiler. MHP’yi yıpratacak hatta şuan Akp’den daha kötü gelişmelere neden olabilecek bir konuyu Ülkücü töresine göre çözdüler.
 
 
Yavuz Can’ın çekilmesinden sonra Fikri Urasoğlu ve Ahmet Ermiş arasında aday belirlemesi konusunda MHP Genel Merkezine gittiler , Genel Merkez daha önceki Milletvekiliği adaylığı , tanınmışlığı vb. konuları dikkate alarak Ahmet Ermiş’i atadı.
 
Ahmet Ermiş siyasi hayatının en önemli anlarını yaşıyor. Omuzlarındaki sorumluluk şimdi daha da ağır. Seçimin kaybedilmesi durumunda Parti olarak zarar görülecek tabi ki ama şahsi olarak kendisi daha çok zarar görecek, Milletvekilliği ve şuanki Belediye Başkanlığı adaylığının ardından eğer seçim kazanılamazsa onun da siyasi geleceği tehlikeye girer.  Ama genç olması , en önemlisi şuanki  seçim süreci yani süregelen  olaylar hep MHP’nin,  Ahmet Ermiş’ in lehine gelişiyor.
 
Büyük Birlik Oluşumu Akp’den sonra MHP’den de bir çok kişiye teklif götürdü ancak MHP’de siyaset yapmış ve 2 yıl önce ayrılmış 2 kişi hariç hiç kimseyi ikna edemediler. MHP bu noktada sağlam durdu , üstelik diğer aday adayları ve Yavuz Can’ın da katıldığı bir propaganda dönemi yaşıyorlar.
 
Ahmet Ermiş’inde tek dezavantajı şuanki Belediye Başkanı Sayın Yavuz CAN’ın 10 yıllık Belediye Başkanlığı döneminde gerçekleştirilen faaliyetlerin propagandasını , reklamını yapamaması bu konuda basın ve yayınları kullanamamış olması. Belediyenin neler yapabilip  , neleri yapamadığını,  neden yapılamadağını, anlatamamasından kaynaklanan Borluların kafasındaki sorulara cevap veremediğinden, bazı konularda haklı , bazı konularda haksız yere tenkit edilen bir Belediyecilik  dönemi….
 
 Ancak şuda çok önemli diğer Belediyelere göre şaibesiz ve borçsuz bir Belediye teslim edilecek. Sayın Yavuz Can “Çalsın ama Çalışsın” diyen bir o kadar yanlış, ama bir o kadar da günümüzde kanıksanmış bir  düşüncenin Belediye Başkanı olmadı.
 
Chp ise bu sağ cenahtaki bu gelişmeleri ilgi ile takip ediyor, pastanın daha fazlaya bölündüğünün farkında  şu ana kadar ki seçim süreci MHP ye olduğu kadar CHP için de olumlu seyrediyor.  Chp’den beklenen dinamiklik, hareket Bor’da yok. Derinden ve birebir propaganda yürütülüyor. Ömer Fethi Gürer’in diğer sağ adaylar gibi geniş manevra alanı bulamaması Bor’un siyasi yapısı ile ilgili tabi ki ama bunu aşacak yöntem ve ekip bulması gerekiyor.
 
Bor Şehri kitabının yazarı olmak, Bor’a kafa yormak olarak anlıyorum, ancak ilginç ve taa…  öteden beri hazırlanmış, düşünülmüş ,  plan , söylem , proje daha göremedik.
 
Aslında diğer partileri eleştirme konusunda en rahat parti CHP ,  bu güne kadar, ne,  Belediyede iktidarlar , nede Hükümet olarak iktidarlar. Bütün Partilere “Tamamda niye bu güne kadar yapmadınız “ demenin rahatlığını yaşıyorlar.
 
Bu rahatlığı düşünürken Bor Belediye Eski Başkanı Abdülkadir Sakarya’nın geçmişte Chp’den Belediye Başkan adaylığı  aklıma geldi aniden!.
 
Adaylar belli, bu günlerde Meclis Üyeleri tespit ediliyor. Bir tespit de biz yapalım “ Siyaset Zenginleşirken, Halkımız Fakirleşiyor”…
 
Bu yazımda görünen-gördüğüm bazı genel tespitlerde bulundum eksiklik çok biliyorum ayrıntıya ileriki zamanlarda gireceğiz. Şuan siyasiler daha oluşma-oluşturma aşamasındalar.  Önden başlayan var , geç kalan var, zamanın farkında olan var. Ekip peşinde koşturanlar var. Ama bir gerçek var bu seçim önceki seçimlerden daha farklı başladı ve öyle gidecek. Partiler arasında diyalog , nezaket , hoşgörünün de olması ve işlenmesi gerekiyor. Bu konuda partiler arasında bir mutabakata varılmış zaten. Sertleşmeden,  hukuki ve genel ahlaka uygun şekilde bir seçim geçirmeyi inşallah başarırız.
 Sağlıkla kalın.
15/12/2008

eski siteden taşınmıştır.