BOR İSMİ NEREDEN GELİYOR

Bor ismi, Türk aslı bir oymağın adıdır. Yunanca, yol veya deniz limanı anlamına geldiği söylenen “Poros” kelimesi ile ilgisi yoktur. Ali Haydar Önder’in “Türkiye’nin Etnik Yapısı” isimli eserinin 182. sayfasında Bor’un Buğu kabilesinin bir oymağı olduğu yazılıdır.
Dünyada özellikle Türklerin yaşadığı bölgelerde bor isimli yerleşim bölgeleri vardır. Bunlar ; Niğde’nin ilçesi Bor,   Rusya’da eski Türk devleti Kazanların toprağında Volga nehri üstünde Bor, eski Yugoslavya toprağında Bor, Mısır’ın güneyinde Sudan’da Bor, Sibirya’da Lena nehri kenarında Bor, ayrıca Anadolu’da Uluborlu, Keçiborlu (buradaki keçi kelimesi eski türkçede küçük anlamına gelen kiçi sözlerinden gelirmiş), Tarakçı Borlu (Safranbolu), Batı Anadolu’da Demirköprü barajı yanında Borlu, Prof. Dr. İsmail Kayabalı ve Semender Aslanoğlu’nun “Beş Nehir Boyu’nun Türklüğü” adlı eserinde Tunceli’nde, Elazığ’da, Genç (Muş) de Bor isimli yerleşim yerlerinin olduğu yazılıdır. Dikkat edilirse bu isimlerin bulunduğu yerler çeşitli asırlarda Türk devletlerinin sınırları içindedir. Rusya’da eski Altınordu topraklarında, Sudan’da, Sibirya’da Rumların veya Yunanlılar’ın ne ilişkisi var?
Eski Türk oymakları gittikleri yerlere kendi oymaklarının adını vermişlerdir. Örneğin; Bor’un Bayat isimli bir köyü vardır. Bu da bir Türk boyudur, 80 civarında Bayat isimli köy vardır. Bor’un eski Cüci köyünün adı da Altınordu devletinin asıl kurucusu Cengiz Han’ın büyük oğlu Çoçi’den gelme olasılığı vardır.
Ayrıca son zamanda yapılan araştırmalar ve gezilerden de ortaya çıkmıştır ki Türk Cumhuriyetlerinde bazı eşya ve meyvelerin isimleri ile konuşma deyim ve kelimelerin Bor  ile ilgisi saptanmıştır.

BOR VE ÇEVRESİNİN UZAK TARİHİ

Bor İlçesinin bir kasabası olan Kemehisar tarihi ismi ile Tyana tarihi geçmişini Bizans ve daha öncesinden alan Tyana gerçek bir tarihi hazinedir. Su Kemerleri ve Roma havuzuyla ünlenmiş olan Tyana halen keşfedilmeyi bekleyen yerleri ile tarihle ilgilenen herkesi kendine çekmektedir.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu Fâtihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah emrindeki Türk ordusu, bütün Anadolu gibi bu bölgeyi de Bizanslılardan alarak fethetti (1076). Sultan İkinci Kılıçarslan burasını yerleşme merkezi hâline getirerek oğlu Melik Arslan Şaha verdi. Bundan sonra gelişmeye başlayan Niğde 13. asrın ilk yarısında Anadolu’nun büyük şehirlerinden biri hâline geldi. Sultan İzzeddin Keykâvus ve kardeşi Sultan Alâaddin Keykubat devrinde bu sultanların emriyle Niğde vâlisi olan Zeyneddin Beşâre, şehri fevkalâde bir şekilde imâr etti. Bu târihlerde Niğde Selçuklu Devletinin önemli bir askerî merkezi (üssü, ser-leşkeri) idi. Zaman zaman Selçuklu Sultanları Niğde’ye gelip bir müddet,otururlardı.

1308 senesinde, Selçuklu Devleti yıkılarak ülke, pekçok beyliklere bölündü. İlhanlılar, Anadolu genel vâlileriyle bu bölgelerde hâkimiyetlerini devam ettirmek istediler. İlhanlıların genel vâlisiyken Orta Anadolu’da istiklâlini îlân eden Eretnaoğulları, Niğde ve çevresine de hâkim oldular. Eretnaoğullarının Niğde vâlisi olan Sungur, Niğde’yi ve Bor 'u geniş
,ölçüde,îmâr,etti
Tancalı Arap Seyyahı İbn-Battûta 1333’te Niğde’yi ziyâret etmiş ve eserinde Niğde’yi büyük
,bir,şehir,olarak,tasvir,etmiştir.

Eretnaoğulları ile Karamanoğulları arasında Niğde ve çevresi ihtilâf konusu oldu. Eretnaoğullarının yerine geçen Kâdı Burhâneddîn ile Karamanoğulları arasında ozaman çok yeşil olan Bor ve çevresi için çekişme devam etti. Kâdı Burhâneddîn’in vefâtından sonra bölgeye kesin olarak Karamanoğulları hâkim oldular. Karamanoğulları zamânında da (1365-1476) Bor gelişmeye devam etti. Niğde, 1341-1365 arasında Eretnaoğulları ve 1365-1476 seneleri arasında Karamanoğulları idâresinde kalmıştır.

Sultan Yıldırım Bâyezîd Han, Niğde ve çevresini alıp Karamanoğulları beyliğini ortadan kaldırdı. Yıldırım Bâyezîd’in Tîmûr’a 1402 Ankara Savaşında yenilişinden sonra, Osmanlıların büyük gayretleriyle kurulan Anadolu birliği ortadan kalktı. Birçok Anadolu beyliği gibi Karamanoğulları Beyliği de tekrar kurularak Niğde’yi ele geçirdi.

1419’da Mısır Memlûk Sultanı Müeyyed’in oğlu İbrâhim, Niğde’yi aldıysa da muhafaza edemedi ve Niğde yeniden Karamanoğullarının eline geçti. Niğde ve çevresi, 1470’te Fâtih Sultan Mehmed Hân devrinde kesin olarak Osmanlı Devletine katıldı. Osmanlı Devletini yıkmayı ihtiras derecesinde gâye edinen Akkoyunlular ve Karamanoğulları, ittifak ederek Niğde topraklarına girdiler. Fâtih Sultan Mehmed Hanın oğlu Şehzâde Mustafa tarafından büyük bir yenilgiye uğratılıp, doğuya sürüldüler. Aynı sene İshak Paşa, Niğde’yi Karamanoğullarından geri alarak, Karamanoğulları Beyliğini kesin bir şekilde târihten sildi. Böylece Anadolu, Osmanlı idâresinde Fırat veToroslara kadar birleşti.

Osmanlılar devrinde Niğde, 17. asırda Karaman Beylerbeyliğinin yedi sancağından biri idi. Yirminci asır başlarında ise Niğde, Konya eyâletinin beş sancağından biriydi. Yedi kazâsı vardı.

Osmanlı devrinde Niğde, zaman zaman isyanlara ve çatışmalara sahne oldu, bundan zarar gördü ve göçler başladı. Kayseri ve Konya gelişirken, Niğde iç isyanlarla ikinci derecede bir şehir durumuna düştü. İsyan eden Abaza Mehmed Paşa, Niğde’yi yağma etti. Düşman istilâsı görmemiş bir ilimiz olan Niğde Cumhûriyet devrinde (1923) il merkezi
,oldu.


Niğde ve Bor özellikle Anadolu Selçuklular'dan I. Alaeddin Keykubat zamanında parlak bir dönem daha yaşanmıştır. Dönemin valisi Zeyneddin Beşare'nin yaptırdığı Alaedin Camii (1223) ve daha sonra yaptırılan Hüdavent Hatun Turbesi (1312) dönemin günümüze bıraktığı
,miraslardandır.
Anadolu Selçukluları Kösedağ Savaşında (1243) Moğollara yenilence bölge Moğolların uç beyliği olan İlhanlıların idaresine geçmiştir. 1357 yılında ise Karamanoğulları bölgenin yeni sahibi olmuşlar ve Akmedrese'yi yapmışlardır(1409). 1471 yılında ise Fatih Sultan Mehmet Karamanoğullarını yenilgiye uğratarak Niğde'yi ve diğer bölgeleri almıştır.
Bor İlçe merkezinde Alaaddin Cami Karamanoğulları döneminden, Paşa ve Kale Camileri Osmanlı
,döneminden,kalma,önemli,eserlerdir
Osmanlı döneminde Niğde ve İlçesi Bor eski önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Cumhuriyetin kurulmasıyla 1923 yılında il statüsüne kavuşmuştur
 

CUMHURİYET TARİHİNDE BOR

Cumhuriyetin kurulmasıyla 1923 yılında Niğde il statüsüne kavuşmuştur.
Osmanlı'nın çöküş dönemi ile başlayan ve çok uzun zamandır süregelen kargaşa ve belirsizlik, Milli Mücadele ile başlayan, Cumhuriyetle devam eden yeni dönemde son buldu.

Cumhuriyetle başlayan istikrar, bütün Türkiye'de olduğu gibi, Niğde'de de Bor 'da bayındırlık, eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel alanlarda büyük gelişmeleri beraberinde getirdi.
1932’de Niğde ve Bor’dan  demiryolu geçerek Ankara-Kayseri istikâmetinden gelen hat, Konya ve Adana istikâmetine giden hat üzerinde bir istasyon oldu. Niğde’nin güneyinde Ulukışla’da demiryolu ikiye ayrılmakta biri batıya Ereğli-Karaman-Konya’ya; diğeri de güneydoğuya
,Adana,ve,Mersin’e,gitmektedir.

Cumhuriyetin ilk zamanlarında Bor Ticari nufuzu Niğde 'den daha gelişmiş idi.
Büyük bir kasaba görüntüsünde olan Niğde Merkezi Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılan değerli çalışmalarla çehresini değiştirmeye başladı.

Kuvai Milliye Hareketini Niğde , Nevşehir Ürgüp gibi bu çevreyi teşkilatlandıran Bor ileri gelenleridir. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Demircilik adına silah , barut , kılıç vs. Bor ilçesi esnafları tarafından temin edilmiştir. Bor’da Dabaklık, Demircilik gibi sanatların ilerlemesinin sebeblerinden birisi de budur. Atatürk ve O'nun kurduğu Cumhuriyeti gönülden benimseyen, her zaman ona desteğini devam ettiren yörelerin başında Niğde ve Bor gelmektedir.
Cumhuriyetin ilan edildiği gün bu mutlu günü top atışlarıyla kutlayan ilk şehir Niğde'dir.

 


Tyana Höyüğü: 1880-1881 yılları arasında ilk önce Wilson, sonra Ramsay mesafe cetveline göre höyüğün yerini tespit etmişlerdir. Daha sonra hiyeroglif yazısı mütehasislari Hitit ve Asur metinlerinden bu yerin Hititlerce Tuvanuva denen şehir oldugu ortaya koydular. Bu adi Romalılar Tyana şekline soktular. Türkler ise höyüğün üzerinde kurdukları köye (hrıstiyan kasabası yerinde) Kilise Hisar ve daha sonraları Kemerhisar adını vermişlerdir. Romalılar devrinde şehir genişlik almış ve Bor ilçesinide da kaplamiştir. Günümüzde bu yerde görünen su kemerleri Roma zamanından kalmadır
M.Ö. 42 yılında Antuan, Yunan Kumandanı Arkelaosu Kapadokya kralı yapmıştı. Arkelaos Garsona'nın yerinde yepyeni bir şehir kurmuştu. Burasını kendisine taht şehri yapmış ve şehre kendi adını vermişti. Fakat Strabon coğrafyasındaki ifadesine göre cidden şehir denilecek yer Tyana idi. Roma İmparatorluğu devrinde Tyana bu dahiyane örgütlü imparatorluğun resmini düşündüğü çerçevede yaya, sivil, asker ve adalet kurumları ile donanmış ve bir çok güzel yapılarla bezenmiş, han, hamam ve aşevleri ile Romanın cömertlik ihtişamının bir ili olmuştu.

Kalabalıklaşan şehre su, köşk pınarından çift yüksek, narin sari trakit tasından kemerlerle getirilmişti. Aynı zamanda bu çift kemerler arasından şehirden Jüpiter tapınağına götüren(ihtiram yolu) geçmekte idi.Tyana bu yanı ile Pompei şehrini andırıyordu

Tyana’nın bir başka ve önemli özelliği de, yaptıklarıyla ve kişiliğiyle insanlık tarihinin birkaçyüzyılını etkileyen filozof - düşünür Apollon’un (Apollonius) doğum yeri olmasıdır.

Roma Havuzu: Tanri Jupiter'e kösk pınar başında mermerden bir tapınak yapılmıştı; bu yerden çıkan su ona adanmıştı. Tapınağın mermer taşlarından çoğu 1965 yılında Kemerhisar açık hava müzesine kaldırılmıştı. Tapınağın su perilerini gösteren alınlık ve efriz parçalarından bir kaçı da Niğde müzesine getirilmiştir Niğde ilinin ve Bor İlçesinin bilinen târihi beş bin sene önceye dayanır. Eski çağlarda Niğde şehrinin bulunduğu yerde yerleşme merkezi yoktu. Hititler zamânında Niğde, “Nahita” isimli bir yerleşme merkeziydi. Hitit Devletinin yıkılışı ile bu bölge, M.Ö. 8. asırda Frikya Devletinin hâkimiyeti altına girdi. Anadolu’da kurulan Frikya ve sonradan Lidya Devleti, yine iç karışıklıklar ve bölünme neticesi yıkılınca bu bölge Perslerin eline geçti.

M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Pers Devletini yenerek Anadolu ve İran’ı Makedonya İmparatorluğuna kattı. İskender’in ölümü üzerine bu geniş imparatorluk, komutanları arasında taksim edilince Anadolu, Selevkos Devletinin payına düştü. Niğde ve çevresi bir müddet Selevkosların elinde bulunduktan sonra Kapadokya Krallığının eline geçti. M.S. 1. asırda Kapadokya Krallığını Roma İmparatorluğu ilhak edince, Niğde Bor ve çevresi Roma’nın hâkimiyeti altına girdi. M.S. 395 senesinde Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, Niğde ve çevresi Anadolu’nun bir parçası olarak Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü.

Mîlâdî 707 senesinde Emevîler devrinde Niğde ve çevresi İslâm orduları tarafından feth edildi ve bölgeye “Tavâna” ismi verildi. Emevîlerin iç isyan, bölücü faaliyetler ve iktidar kavgaları sebebiyle zayıflaması üzerine Bizans, Niğde ve çevresini Müslümanlardan geri aldı.
(M.Ö. 30 M.S. 395) yıllarında kapsayan Roma dönemi Tiyana'nın geliştiği evredir.(M.S. 395) yılında Anadolu Bizans egemenliğine giren yörede M.S. 600 yıllarından itibaren Sasani ve Pers sonrası Arap istilasına uğramıştır. 931 yılında Arap istilası ile büyük ölçüde harap olan bölgemiz 1071 yılında Malazgirt Savaşı ile Anadolu'ya gelen Türkler fethetmiş ve 1170'lerden sonra Türk egemenliği gerçekleşmiştir.

Kâh önemli bir merkez, kâh bir şavaş meydanı olan bölgede Bor merkezi Evliya Çelebi "Seyahatnamesinde" anlatır. Kale, camiler, Humman çayı üzerindeki değirmenler, okullar, tekkeler, hanlar, hamamları yazar ve suyunu havasını över.

Yukarıda belirtildiği  gibi Bor merkezi, Kale mahallesinde kalıntıları kalmayan kale içinde kurulmuş Humman (Özden) çayı boyunca oluşan vadinin iki yanında genişlemiş ve 1800'lü yıllarda sazlık olan Karaköprü'ye doğru uzanmıştır. Denizden yüksekliği 1150 metredir. Okçu dağı
2700 metre yüksekliği ile en yakın dağ iken doğusunda Aydos, Üçkapılı, Kırkpınar Dağları ile Melendiz Dağı güney batısında yer alan yükseltilerdir. III. Jeolojik zamanda bölgede bir iç denizin olduğu varsayılmaktadır. Bu konuda ciddi bulgu ve iddialarda bulunmaktadır. Vahap Okay "Anadolu Konuşuyor" adlı kitabında Okçu Dağına bakan "Pınarbaşı mevkiinin Emen Ova'sından Leşkeri'ye kadar olan kesimin deniz olduğu elde edilen fosillerden anlaşılmaktadır, demektedir. "Nitekim, Bor bağlarının bitiminde Bor'dan Aksaray'a giderken dağda olan kayalığa Tokalıkaya denilmesi de Emen Ovası'nın denizden dönüşüme uğradığını kanıtlar niteliktedir. Pınarbaşı ve Acıgöl de denizle bağlantılı olabilir" (1986 sayfa: 267) şeklinde yazısını sürdürmektedir. İç deniz konusunda anlatım ve söylenceleri de vardır.

OSMANLI TARİHİNDE BOR

1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu Fâtihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah emrindeki Türk ordusu, bütün Anadolu gibi bu bölgeyi de Bizanslılardan alarak fethetti (1076). Sultan İkinci Kılıçarslan burasını yerleşme merkezi hâline getirerek oğlu Melik Arslan Şaha verdi. Bundan sonra gelişmeye başlayan Niğde 13. asrın ilk yarısında Anadolu’nun büyük şehirlerinden biri hâline geldi. Sultan İzzeddin Keykâvus ve kardeşi Sultan Alâaddin Keykubat devrinde bu sultanların emriyle Niğde vâlisi olan Zeyneddin Beşâre, şehri fevkalâde bir şekilde imâr etti. Bu târihlerde Niğde Selçuklu Devletinin önemli bir askerî merkezi (üssü, ser-leşkeri) idi. Zaman zaman Selçuklu Sultanları Niğde’ye gelip bir müddet,otururlardı.

1308 senesinde, Selçuklu Devleti yıkılarak ülke, pekçok beyliklere bölündü. İlhanlılar, Anadolu genel vâlileriyle bu bölgelerde hâkimiyetlerini devam ettirmek istediler. İlhanlıların genel vâlisiyken Orta Anadolu’da istiklâlini îlân eden Eretnaoğulları, Niğde ve çevresine de hâkim oldular. Eretnaoğullarının Niğde vâlisi olan Sungur, Niğde’yi ve Bor 'u geniş
,ölçüde,îmâr,etti
Tancalı Arap Seyyahı İbn-Battûta 1333’te Niğde’yi ziyâret etmiş ve eserinde Niğde’yi büyük
,bir,şehir,olarak,tasvir,etmiştir.

Eretnaoğulları ile Karamanoğulları arasında Niğde ve çevresi ihtilâf konusu oldu. Eretnaoğullarının yerine geçen Kâdı Burhâneddîn ile Karamanoğulları arasında ozaman çok yeşil olan Bor ve çevresi için çekişme devam etti. Kâdı Burhâneddîn’in vefâtından sonra bölgeye kesin olarak Karamanoğulları hâkim oldular. Karamanoğulları zamânında da (1365-1476) Bor gelişmeye devam etti. Niğde, 1341-1365 arasında Eretnaoğulları ve 1365-1476 seneleri arasında Karamanoğulları idâresinde kalmıştır.

Sultan Yıldırım Bâyezîd Han, Niğde ve çevresini alıp Karamanoğulları beyliğini ortadan kaldırdı. Yıldırım Bâyezîd’in Tîmûr’a 1402 Ankara Savaşında yenilişinden sonra, Osmanlıların büyük gayretleriyle kurulan Anadolu birliği ortadan kalktı. Birçok Anadolu beyliği gibi Karamanoğulları Beyliği de tekrar kurularak Niğde’yi ele geçirdi.

1419’da Mısır Memlûk Sultanı Müeyyed’in oğlu İbrâhim, Niğde’yi aldıysa da muhafaza edemedi ve Niğde yeniden Karamanoğullarının eline geçti. Niğde ve çevresi, 1470’te Fâtih Sultan Mehmed Hân devrinde kesin olarak Osmanlı Devletine katıldı. Osmanlı Devletini yıkmayı ihtiras derecesinde gâye edinen Akkoyunlular ve Karamanoğulları, ittifak ederek Niğde topraklarına girdiler. Fâtih Sultan Mehmed Hanın oğlu Şehzâde Mustafa tarafından büyük bir yenilgiye uğratılıp, doğuya sürüldüler. Aynı sene İshak Paşa, Niğde’yi Karamanoğullarından geri alarak, Karamanoğulları Beyliğini kesin bir şekilde târihten sildi. Böylece Anadolu, Osmanlı idâresinde Fırat veToroslara kadar birleşti.

Osmanlılar devrinde Niğde, 17. asırda Karaman Beylerbeyliğinin yedi sancağından biri idi. Yirminci asır başlarında ise Niğde, Konya eyâletinin beş sancağından biriydi. Yedi kazâsı vardı.

Osmanlı devrinde Niğde, zaman zaman isyanlara ve çatışmalara sahne oldu, bundan zarar gördü ve göçler başladı. Kayseri ve Konya gelişirken, Niğde iç isyanlarla ikinci derecede bir şehir durumuna düştü. İsyan eden Abaza Mehmed Paşa, Niğde’yi yağma etti. Düşman istilâsı görmemiş bir ilimiz olan Niğde Cumhûriyet devrinde (1923) il merkezi
,oldu.


Niğde ve Bor özellikle Anadolu Selçuklular'dan I. Alaeddin Keykubat zamanında parlak bir dönem daha yaşanmıştır. Dönemin valisi Zeyneddin Beşare'nin yaptırdığı Alaedin Camii (1223) ve daha sonra yaptırılan Hüdavent Hatun Turbesi (1312) dönemin günümüze bıraktığı
,miraslardandır.
Anadolu Selçukluları Kösedağ Savaşında (1243) Moğollara yenilence bölge Moğolların uç beyliği olan İlhanlıların idaresine geçmiştir. 1357 yılında ise Karamanoğulları bölgenin yeni sahibi olmuşlar ve Akmedrese'yi yapmışlardır(1409). 1471 yılında ise Fatih Sultan Mehmet Karamanoğullarını yenilgiye uğratarak Niğde'yi ve diğer bölgeleri almıştır.
Bor İlçe merkezinde Alaaddin Cami Karamanoğulları döneminden, Paşa ve Kale Camileri Osmanlı
,döneminden,kalma,önemli,eserlerdir
Osmanlı döneminde Niğde ve İlçesi Bor eski önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Cumhuriyetin kurulmasıyla 1923 yılında il statüsüne kavuşmuştur
 

CUMHURİYET TARİHİNDE BOR

Cumhuriyetin kurulmasıyla 1923 yılında Niğde il statüsüne kavuşmuştur.
Osmanlı'nın çöküş dönemi ile başlayan ve çok uzun zamandır süregelen kargaşa ve belirsizlik, Milli Mücadele ile başlayan, Cumhuriyetle devam eden yeni dönemde son buldu.

Cumhuriyetle başlayan istikrar, bütün Türkiye'de olduğu gibi, Niğde'de de Bor 'da bayındırlık, eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel alanlarda büyük gelişmeleri beraberinde getirdi.
1932’de Niğde ve Bor’dan  demiryolu geçerek Ankara-Kayseri istikâmetinden gelen hat, Konya ve Adana istikâmetine giden hat üzerinde bir istasyon oldu. Niğde’nin güneyinde Ulukışla’da demiryolu ikiye ayrılmakta biri batıya Ereğli-Karaman-Konya’ya; diğeri de güneydoğuya
,Adana,ve,Mersin’e,gitmektedir.

Cumhuriyetin ilk zamanlarında Bor Ticari nufuzu Niğde 'den daha gelişmiş idi.
Büyük bir kasaba görüntüsünde olan Niğde Merkezi Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılan değerli çalışmalarla çehresini değiştirmeye başladı.

Kuvai Milliye Hareketini Niğde , Nevşehir Ürgüp gibi bu çevreyi teşkilatlandıran Bor ileri gelenleridir. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Demircilik adına silah , barut , kılıç vs. Bor ilçesi esnafları tarafından temin edilmiştir. Bor’da Dabaklık, Demircilik gibi sanatların ilerlemesinin sebeblerinden birisi de budur. Atatürk ve O'nun kurduğu Cumhuriyeti gönülden benimseyen, her zaman ona desteğini devam ettiren yörelerin başında Niğde ve Bor gelmektedir.
Cumhuriyetin ilan edildiği gün bu mutlu günü top atışlarıyla kutlayan ilk şehir Niğde'dir.

 

Editör: TE Bilişim