Doğru değil!..
Hele,başörtülü eşler açısından ise hiç doğru değil.
AKP’nin bu klasik numaraları artık olağan hale geldi. Olup bitenleri de çabuk unutuyoruz ya!..
İstediğini istediğin gibi paketle sonra da yedir gitsin.
Bu yılki 23 Nisan resepsiyonunda da aynı silahı kullandılar. Emine Erdoğan’ın “ilk kez” 23 Nisan resepsiyonuna gelmesini ve komutanların tam kadro katılmasını “darbelerle çarpışan ve zafer kazanan AKP” fotoğrafı gibi sundular.
Hafızanızı şöyle bir zorlayın. Benim hatırladığım 2008 yılında Köksal Toptan Meclis Başkanı iken “eşli” resepsiyon vermişti. O zaman da ortada ne bir asker ne de bir darbe tehdidi vardı. AKP’li vekiller eşleri ile gelmeyi tercih etmemişti. Yine yanlış hatırlamıyorsam o resepsiyonda yalnızca Sayıştay Başkanı Mehmet Damar’ın eşinin başı kapalıydı. Kıyamet de kopmamıştı. Demek, o günlerde de başörtülü hanımefendiler için bir engel yoktu.
Geçen yıl Van depremi dolayısıyla Çankaya Köşkü’ndeki 29 Ekim resepsiyonu iptal edilmişti. O zaman, 2010 yılını hatırlayalım. 2010 yılında bir darbe veya muhtıra ihtimali söz konusu muydu?..
Abdullah Gül, Köşk’teki gece resepsiyonuna “eşli” davet yapmıştı. Daha önce eşi veya kızıyla resepsiyona gidebileceğini açıklayan Tayyip Erdoğan ise tek başına katılmıştı. O günkü Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna bazı AKP’li Bakan ve milletvekilleri başörtülü eşleri ile gelmiş, yine de kıyamet kopmamıştı.
O halde, Salı günü 23 Nisan’da olan ne?.. Neyin zaferi?..
AKP, yine her zamanki yaptığını yapıyor. Yine, hesaplaşma, kin, kamplaşma ve topluma garez tohumları ekerek politik rant peşindeler. Ortada seçim falan yok ama, ABD’li patronları ve kardeşleri Barzani ile yeni giriştikleri açılımlar var. Bunlar için de her zamanki silahları ile milleti kandırıp taraftarlarını kemikleştiriyorlar.
Peki!..
Meclis’teki eşli resepsiyona övgüler düzen Abdullah Gül niye eşini getirmedi?
Çünkü “birinci hanımefendiler” arasındaki küslük hâlâ sürüyor. Tayyip Erdoğan’ın ameliyatından sonra eşlerle birlikte çektirilen ve basına servis edilen 4’lü mutlu aile fotoğrafı bile “hanımefendiler” arasındaki şiddetli kavgayı sona erdiremedi. Bu seferki şovda pastadan aslan payını Hayrünnisa Hanım değil, Emine Hanım ve Tayyip Erdoğan kaptı.
“Başörtülü” , “komutanları bakın nasıl bir kez daha hizaya getirdik” başlıklı 23 Nisan resepsiyonundan diğer izlenimlere gelince;
Gazetelerde dün, devletin zirvesinin cevapladığı soruları okudunuz. Bunlar kadar önemli, “cevaplanmayan” sorular vardı. Birkaç örnek:
TBMM Başkanı Cemil Çiçek “Tutuklu milletvekilleri ile ilgili bundan sonraki toplantı ne zaman yapılacak” sorusuna, “Önce onlarla konuşun, sonra gelin bana sorun” dedi.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu “Jandarma’nın sivilleşeceği iddiaları var. Var mı böyle bir çalışma” sorusuna “Bunu gidip, o haberleri yazanlara sorun” diye cevap verdi.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten, “Irak’ta bir uçağımızın alıkonulduğuna ilişkin iddialar var. Doğru mu” sorusuna “Lütfen. Konuşmayacağım” şeklinde karşılık verdi.
Bahçeli yaklaşımı
Resepsiyondaki sohbetlerin de ana konusu tutuklu vekiller oldu. MHP’liler AKP’nin tutumundan yakındı. BDP listesinden seçilen ancak KCK davasından tutuklu olan vekillerin tahliyelerinin CHP ve kendilerinin üzerine yıkılmak istendiğini düşünen MHP’liler, Cemil Çiçek’in başlattığı görüşmelerden çok da umutlu olmadıklarını açıkça söylemekten çekinmedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de gazetecilerle sohbet ederken Barzani ile geliştirilen ilişkilere değindi:
“Bölünmüş bir Irak yapılanması içerisinde bağımsız bir parçadan oluşan devletçiğin oluşma ihtimali kuvvetlendi. Bu oluştuğu takdirde talepler yukarı ve yana doğru artar. Dolayısıyla Birleşik Kürdistan’a doğru bir gelişme süreci başlar ki bu da Türkiye’nin başını ağrıtan konulardan birisidir” .
Bahçeli’yle sohbette soru cevap şöyle gelişti:
-Engin Alan’ın ciddi bir mağduriyeti söz konusu. Başlangıçta, Başbakan bir şey yapılabileceğini söyledi. Ardından Cemil Çiçek süreç başlattı. Siz bu süreçlere destek verir misiniz?
“TBMM Başkanın başlattığı sürece Biz MHP olarak katkı sağlıyoruz. 2’nci ve 3’üncü aşamalarda oluşabilecek ortak bir çözüme MHP destek verecektir.”
-Önce teklifi görüp sonra mı değerlendireceksiniz?
“Çözüm önerilerini alacağız. Arkadaşlarımızın hazırladıkları bazı çözüm önerilerini onlara sunacağız. Ortak bir noktada buluşulursa zannediyorum çözülür. AKP şu anda direkt belirleyicidir. 326 milletvekili var. Onların ortaya koyacağı destek çözümü sağlayacak. ’Biz de tutuklu milletvekili yok’diye toplantıya iştirak etmemek doğru değildir. Bu Türkiye’nin önemli bir sorunu haline dönüşmüştür. Tutuklu milletvekili olmayan AKP’nin ’bunları milletvekili yaptınız, hadi bir çözüm getirin benim de buna aklım yatarsa yapayım’gibi bir yol izlemesi biraz kaçamaktır.”
-Cumhurbaşkanlığı Kanunu ile ilgili Ankara’da bir çok spekülasyon var. ’Anayasa Mahkemesi’nden sürpriz bir karar da çıkabilir’diyorlar, çıkmaz da diyorlar.’Bu yıl seçime de gidilebilir’diyorlar.
“Kararın ne şekilde gelişeceği hakkında bir fikrimiz yok. Bu spekülasyonun çok yaygınlaşmaması, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir tartışma ortamında sürekli kılmamak için Anayasa Mahkemesi’nin kısa bir süre içerisinde karar vermesinde yarar var. Eğer karar CHP’nin talepleri doğrultusunda sonuçlanırsa o zaman Cumhurbaşkanlığı seçiminin 28 Ağustos’ta yapılması lazım. 28 Ağustos’taki seçim için de iki ay önceden hazırlıkların başlaması lazım. Bu da 28 Haziran’dan itibaren Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine Türkiye’nin girmesi halidir. Bu sebepten dolayı Anayasa Mahkemesi konuyu uzatmamalı. Bir de Cumhurbaşkanlığı seçimleri uzadığı zaman Türkiye sancılı olmuştur. Geçmişten de bunların dersini çıkartmak lazım. ”
-Şimdiki komuta kademesini, Necdet Özel ve ekibini nasıl buluyorsunuz?
“Yorum yapmayacağım.”
-TBMM’ye gelmelerine ne diyorsunuz?
“Meclise gelmeleri kendisi açısından iyi olmuştur. Gerginliğin yumuşaması noktasında örnek teşkil etmiştir. Normalleşme süreci açısından da iyi bir adım olmuştur.”
Pilav üstü bol dönerli resepsiyondan görüntüler, izlediniz...
Hele,başörtülü eşler açısından ise hiç doğru değil.
AKP’nin bu klasik numaraları artık olağan hale geldi. Olup bitenleri de çabuk unutuyoruz ya!..
İstediğini istediğin gibi paketle sonra da yedir gitsin.
Bu yılki 23 Nisan resepsiyonunda da aynı silahı kullandılar. Emine Erdoğan’ın “ilk kez” 23 Nisan resepsiyonuna gelmesini ve komutanların tam kadro katılmasını “darbelerle çarpışan ve zafer kazanan AKP” fotoğrafı gibi sundular.
Hafızanızı şöyle bir zorlayın. Benim hatırladığım 2008 yılında Köksal Toptan Meclis Başkanı iken “eşli” resepsiyon vermişti. O zaman da ortada ne bir asker ne de bir darbe tehdidi vardı. AKP’li vekiller eşleri ile gelmeyi tercih etmemişti. Yine yanlış hatırlamıyorsam o resepsiyonda yalnızca Sayıştay Başkanı Mehmet Damar’ın eşinin başı kapalıydı. Kıyamet de kopmamıştı. Demek, o günlerde de başörtülü hanımefendiler için bir engel yoktu.
Geçen yıl Van depremi dolayısıyla Çankaya Köşkü’ndeki 29 Ekim resepsiyonu iptal edilmişti. O zaman, 2010 yılını hatırlayalım. 2010 yılında bir darbe veya muhtıra ihtimali söz konusu muydu?..
Abdullah Gül, Köşk’teki gece resepsiyonuna “eşli” davet yapmıştı. Daha önce eşi veya kızıyla resepsiyona gidebileceğini açıklayan Tayyip Erdoğan ise tek başına katılmıştı. O günkü Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna bazı AKP’li Bakan ve milletvekilleri başörtülü eşleri ile gelmiş, yine de kıyamet kopmamıştı.
O halde, Salı günü 23 Nisan’da olan ne?.. Neyin zaferi?..
AKP, yine her zamanki yaptığını yapıyor. Yine, hesaplaşma, kin, kamplaşma ve topluma garez tohumları ekerek politik rant peşindeler. Ortada seçim falan yok ama, ABD’li patronları ve kardeşleri Barzani ile yeni giriştikleri açılımlar var. Bunlar için de her zamanki silahları ile milleti kandırıp taraftarlarını kemikleştiriyorlar.
Peki!..
Meclis’teki eşli resepsiyona övgüler düzen Abdullah Gül niye eşini getirmedi?
Çünkü “birinci hanımefendiler” arasındaki küslük hâlâ sürüyor. Tayyip Erdoğan’ın ameliyatından sonra eşlerle birlikte çektirilen ve basına servis edilen 4’lü mutlu aile fotoğrafı bile “hanımefendiler” arasındaki şiddetli kavgayı sona erdiremedi. Bu seferki şovda pastadan aslan payını Hayrünnisa Hanım değil, Emine Hanım ve Tayyip Erdoğan kaptı.
“Başörtülü” , “komutanları bakın nasıl bir kez daha hizaya getirdik” başlıklı 23 Nisan resepsiyonundan diğer izlenimlere gelince;
Gazetelerde dün, devletin zirvesinin cevapladığı soruları okudunuz. Bunlar kadar önemli, “cevaplanmayan” sorular vardı. Birkaç örnek:
TBMM Başkanı Cemil Çiçek “Tutuklu milletvekilleri ile ilgili bundan sonraki toplantı ne zaman yapılacak” sorusuna, “Önce onlarla konuşun, sonra gelin bana sorun” dedi.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu “Jandarma’nın sivilleşeceği iddiaları var. Var mı böyle bir çalışma” sorusuna “Bunu gidip, o haberleri yazanlara sorun” diye cevap verdi.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten, “Irak’ta bir uçağımızın alıkonulduğuna ilişkin iddialar var. Doğru mu” sorusuna “Lütfen. Konuşmayacağım” şeklinde karşılık verdi.
Bahçeli yaklaşımı
Resepsiyondaki sohbetlerin de ana konusu tutuklu vekiller oldu. MHP’liler AKP’nin tutumundan yakındı. BDP listesinden seçilen ancak KCK davasından tutuklu olan vekillerin tahliyelerinin CHP ve kendilerinin üzerine yıkılmak istendiğini düşünen MHP’liler, Cemil Çiçek’in başlattığı görüşmelerden çok da umutlu olmadıklarını açıkça söylemekten çekinmedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de gazetecilerle sohbet ederken Barzani ile geliştirilen ilişkilere değindi:
“Bölünmüş bir Irak yapılanması içerisinde bağımsız bir parçadan oluşan devletçiğin oluşma ihtimali kuvvetlendi. Bu oluştuğu takdirde talepler yukarı ve yana doğru artar. Dolayısıyla Birleşik Kürdistan’a doğru bir gelişme süreci başlar ki bu da Türkiye’nin başını ağrıtan konulardan birisidir” .
Bahçeli’yle sohbette soru cevap şöyle gelişti:
-Engin Alan’ın ciddi bir mağduriyeti söz konusu. Başlangıçta, Başbakan bir şey yapılabileceğini söyledi. Ardından Cemil Çiçek süreç başlattı. Siz bu süreçlere destek verir misiniz?
“TBMM Başkanın başlattığı sürece Biz MHP olarak katkı sağlıyoruz. 2’nci ve 3’üncü aşamalarda oluşabilecek ortak bir çözüme MHP destek verecektir.”
-Önce teklifi görüp sonra mı değerlendireceksiniz?
“Çözüm önerilerini alacağız. Arkadaşlarımızın hazırladıkları bazı çözüm önerilerini onlara sunacağız. Ortak bir noktada buluşulursa zannediyorum çözülür. AKP şu anda direkt belirleyicidir. 326 milletvekili var. Onların ortaya koyacağı destek çözümü sağlayacak. ’Biz de tutuklu milletvekili yok’diye toplantıya iştirak etmemek doğru değildir. Bu Türkiye’nin önemli bir sorunu haline dönüşmüştür. Tutuklu milletvekili olmayan AKP’nin ’bunları milletvekili yaptınız, hadi bir çözüm getirin benim de buna aklım yatarsa yapayım’gibi bir yol izlemesi biraz kaçamaktır.”
-Cumhurbaşkanlığı Kanunu ile ilgili Ankara’da bir çok spekülasyon var. ’Anayasa Mahkemesi’nden sürpriz bir karar da çıkabilir’diyorlar, çıkmaz da diyorlar.’Bu yıl seçime de gidilebilir’diyorlar.
“Kararın ne şekilde gelişeceği hakkında bir fikrimiz yok. Bu spekülasyonun çok yaygınlaşmaması, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir tartışma ortamında sürekli kılmamak için Anayasa Mahkemesi’nin kısa bir süre içerisinde karar vermesinde yarar var. Eğer karar CHP’nin talepleri doğrultusunda sonuçlanırsa o zaman Cumhurbaşkanlığı seçiminin 28 Ağustos’ta yapılması lazım. 28 Ağustos’taki seçim için de iki ay önceden hazırlıkların başlaması lazım. Bu da 28 Haziran’dan itibaren Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine Türkiye’nin girmesi halidir. Bu sebepten dolayı Anayasa Mahkemesi konuyu uzatmamalı. Bir de Cumhurbaşkanlığı seçimleri uzadığı zaman Türkiye sancılı olmuştur. Geçmişten de bunların dersini çıkartmak lazım. ”
-Şimdiki komuta kademesini, Necdet Özel ve ekibini nasıl buluyorsunuz?
“Yorum yapmayacağım.”
-TBMM’ye gelmelerine ne diyorsunuz?
“Meclise gelmeleri kendisi açısından iyi olmuştur. Gerginliğin yumuşaması noktasında örnek teşkil etmiştir. Normalleşme süreci açısından da iyi bir adım olmuştur.”
Pilav üstü bol dönerli resepsiyondan görüntüler, izlediniz...
