Yine acı, yine gözyaşı, yine hüzün…

Kavramların anlamını yitirdiği demler…

Terörün içmekten doymadığı kana yine yiğit vatan evlatları kurban edildi.

Ardı arkası kesilmeden ülkeyi karıştırmak için, içerden ve dışardan, sınırlarımızdan ve coğrafyamızdan terör saldırıları hain planları ile yine devrede…

Bu eylemlerin ve eylemlerle oluşturulmak istenen kaotik durumların tahlillerinin doğru yapılması gerekmektedir.

Eğer değerlendirmelere sadece duygusal tepkilerimiz yön verirse perdenin ardındaki kirli emeller gözden kaçabilir.

Eylemlerin ilk hedefi milletin, terörle yaşamaya alıştırılmak istendiğidir. Ve bu alışma ile birlikte meselenin sayılara indirgenmesi, şehit ve yaralı sayıları üzerinden değerlendirmeye tabi tutularak direnç unsurlarının zayıflatılması arzulanmaktadır.

Ardından şehirleri yaşanmaz hale getirme gayretinin ardından terör örgütü ve örgütlerinin devleti masaya oturtarak pazarlık yapma taleplerini diretmektir.

Yine sınır ötesinde yaşanan Türk Silahlı kuvvetlerinin başarılı operasyonlarını duraksatmak amacı ile iç meselelerle uğraşılması ile sınırlardaki terör yapılanmalarının önünü açmak bir başka gaye olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ve ekonomik problemlerin artmasını temin için ticari girişimleri yıldırarak bir başka sıkıntılı cephe oluşturmanın da hedeflendiği malumdur.

Bütün bu kaos tetikçiliğine karşı sadece eleştirmekten ziyade çözüm önerilerini de ifade etmek milli bir duruşun gereğidir.

Bu düşünceden hareket ile Başka Türkiye olmadığı bilinciyle madde madde bir yol haritası çizmek gerekmektedir.

1. Terör örgütü mensuplarına VE TERÖR ÖRGÜTLERİNE ASLA taviz verilmeyeceği, teslim olmaları halinde ve adil yargılamalar sonucunda hükümlerinin ortaya konacağı net bir şekilde ifade edilmelidir.

2. Her doğulunun Kürt olmadığı, her Kürt’ün Pkklı olmayacağı bilinci ile, PKK’yı Kürtlerin temsilcisi gibi görmemeli ve bu algının oluşması engellenmeli hatta bölgede söz sahibi olan memleket millet sevdalısı dini hassasiyetleri yüksek kanaat önderleri ile istişareler yapılarak bölge halkının gerçek temsilcilerinin onlar olduğu ortaya konmalıdır.

3. PKK’nın Marksist bir terör örgütü olduğu zamana ve zemine göre her tür kavramı kullanacağı- son dönemde dini literatürlere ağırlık vermesi gibi- nihayetinde en büyük zararı bölge halkına verdiği somut belge ve bilgilerle yoğun bir çalışmayla Doğu ve Güney Doğu’da yaşayan kardeşlerimize anlatılmalıdır.

4. Kürtçülük yapanlara baktığımızda bir kısmının Kürtlükle hiç alakasının olmadığı ve bunların pek çoğunun daha önceki siyasal geçmişlerinde de milli-manevi değerlere savaş açan, bölücü zihniyetlere sahip oldukları ortaya konulmalıdır.

5. Dış destekli terörü besleyen, kışkırtan, artıran yaklaşımlar, güçler, örgütler, devletler müşahhas bir şekilde her tür yayın ve propaganda unsurları kullanılarak bölge halkına anlatılmalıdır.

6. Sinema, tiyatro, internet, dergi, gazete gibi iletişimin bütün birimleri ile geçmişten geleceğe kardeşlik projesinin bütün Türkiye’de birlik şuurunu pekiştirecek şekilde sunulmalıdır.

7. Terör örgütlerinin tamamını besleyen ekonomik damarlar kesilmeli, örgütlerin taşeron yapılanmalarına, devlet içinde yuvalanmalarına, sivil toplum adı altında faaliyetlerine izin verilmemelidir.

8. Kim ne söylerse söylesin ve hangi tutum içerisinde olursa olsun, hiçbir şekilde bu ülkenin bölünemeyeceği, tarihimizin ve misyonumuzun bunun en canlı şahidi olduğu düzenlenecek yoğun programlarla ülke ve bölge halkına anlatılmalı ve terör örgütlerine yönelik kararlı mücadelede bataklığı kurutacak şekilde devam etmelidir.

9. Bütün erk sahipleri terörle verilen mücadeleye “amasız, şartsız” destek vermeli; Milli birlik siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel alanlarda da inşa edilmelidir.

Çünkü BAŞKA TÜRKİYE YOK!