-Anne bak eski ayakkabıdan kendime ne güzel kayık yapıyorum diyen oğlunun ensesine şaplak atıp “ Dur laaa, durduk yerde etrafı kirletip başımıza icat çıkarma” cevabını veren anne…

-Bezleri birleştirip kendime bebek yapıyorum diyen kız yeğenini kolundan çekiştirip” bırak icat çıkarmayı git yemeğin altını kıs bari ve bir işe yara” diyen teyze…

-Kağıtları katlayıp ilginç hayvanlar yapıyorum diyen öğrencisinin başına dikilip “şimdi icat çıkarma da şu divan şiirinin aruz kalıplarını hele bir söyle” diyen öğretmen…

-İngiliz anahtarıyla, akıtan musluğu açıp başka başlık uydurdum diyen oğluna “musluğu kıracaksın nerden icat çıkarıyorsun” şeklinde azarlayan baba…

Hiç de sürpriz bir söz olarak karşımıza çıkmıyor değil mi, başımıza icat çıkarma sözü.

Evet, bu memleket insanı olup da başımıza icat çıkarma lafıyla karşılaşmayan ortalama bir yurdum insanı var mıdır acaba?

Varsa da çok azdır tespitime birçoğunuz katılırsınız muhtemelen.

“Başımıza icat çıkarma” cümlesi,  insanının bireysel farklılıklarının ortaya çıkmasını engellemekle kalmamış üreten ve inceleyen beyinleri daha olgunlaşmadan yok eden zihinsel kelepçemiz olmuş. Bizlerde başımıza icat çıkarmadan, başkalarının icatlarıyla teselli bulup, onların yaptıklarına avuç dolusu paralar saçarak üretme noktasında kıt, tüketmede de fütursuzca eğleşen bir toplum olmanın sıkıntılarıyla uğraşır olmuşuz.

İşte böylesine yerleşen ve öğrenilmiş çaresizlik olarak tanımlayabileceğim toplumsal hastalığımız karşısında, Milli Eğitim Müdürlüğü ve Ticaret Sanayi Odasının işbirliğiyle düzenlenecek olan “ Başımıza İcat Çıkarın “ isimli proje yarışmasının önemli olduğuna dikkat çekmek istiyorum.

Teknolojinin hızla geliştiği bir dünyaya ayak uydurmak, yeni bilgiler ve ürünler üretmek için gençlerimize çok iş düşüyor sözleriyle projeye değinen Milli Eğitim Müdürü  Halil İbrahim Yaşar’a katılmamak mümkün değil. Bilim insanı olma potansiyeline sahip, üretken, yaratıcı, bilgiyi uygulamaya dökebilen, bilimsel süreç becerilerini kullanarak bilimsel araştırma yapabilen girişimci bireyler yetiştirmek ve bu bireyleri keşfetme hedefini koyan Sayın Yaşar’ın açıklamaları ve bu proje, çağın gerekleriyle de bire bir uyum gösteriyor.

Temel bilimler, tasarım ve inovasyon, yaratıcılık ve girişimcilik düzeyi alanlarında var olan yetenekleri artırmak, bilimsel bazda özgün ve farklı düşünceler ortaya koyabilen güveni gelişmiş bireyler yetiştirme konusunda, bu tür projelere ciddi ihtiyaç var. Ezberci zihniyeti kıran ve bilgiyi kuru kuruya taşıyan değil, öğrendiğini hayata aktarma becerisi sergileyebilecek fonksiyonel eğitim, olmazsa olmazlarımızdan.

Bakalım başımıza icat çıkarmayın mantığıyla yıllarca haşır neşir olanlar olarak, başımıza icat çıkaranlarla karşılaşınca ne yapacağız?

Bu tarz projelerin desteğinde başımıza icat çıkaranların potansiyellerini görünce geçmişte önü kesilen çocuklarımızın hepimize neler kaybettirdiklerinin muhasebesini yapabilecek miyiz?

Artık başımıza icat çıkarmayın söyleminin zararlarını algılayan bir toplum olmanın kaybettirdiklerini  görenler olarak, en azından bundan sonrasında daha rahat düşünüp uygulayabilen ve uyguladıklarını üretime dönüştüren nesillerin önünü açalım.

Haydi çocuklar…

Öyle projeler çıkarın ki…

Başımıza hem iş, hem de icat çıkarın…