Herkes için anne ve baba önemlidir, değerlidir ve sevgi ile anılır, yaşanır.
22 Mart babamla vedalaştığımız gündür.
O günü hep farklı duygularla anarım.
Eksilmeyen sevgi ve anılarla yaşam gözümden akar gider. Duygulanırım.
Yıllar ne hızla tükeniyor.
22 Mart 1966 tarihi acıyı farklı bir yönü ile tanıdığım gündü.
 Babamla istem dışı vedalaşmıştık..
1933 yılında doğmuştu.  Dedesi Niğde Merkez Balhasan Mahallesinden Davavekili Alaeddin Gürer idi. Belediye Meclis üyeliği de yapan Alaeddin Gürer sonra Bor’a yerleşmişti.
Babası Aşkı Gürer, Bor’da İlk kitapçılarındandı.1957-61 yılları arası CHP Bor İlçe Başkanlığı yaptı. Belediye Meclis ve Encümene seçildi.
Annesi Kemerhisar’dan Münire Gürer’di.
Babannesi ise Bor Asumanizadelerden Orta Mahalle Cami yanında yatır Müderris Fethi Efendi kızı Fehime Gürer’di.
Elazığ Askeri Okulda öğrenci iken sınıfça yakalanan hastalıktan kurtulan birkaç kişiden biri idi
Sonra Askeri Okuldan ayrılıp DDY memur olarak işe başlamıştı.
DDY’den Ambar Müdürü olarak 1983 yılında emekli oldu.
 Sanata ilgisi vardı. Şiir yazar, yağlı boya resim yapardı. Gazete ve dergileri okurdu.
Bor’da yirmi yıl görev yaptı.
DDY elbisesi, beyaz kolalı yakalı gömleği ve kollukları ile işinde olurdu.
 Saçını taramadan, traş olmadan, ayakkabılarını boyamadan sokağa çıkmazdı.
Gece, bayram, tatil bilmez gerektiğinde işinde olurdu.
O yıllarda mahallede çok okumuş kişi yoktu.
Sözü dinlenen, bilgisine başvurulan ve öğrencilerin velisi olan babamdı.
Öğretmenlere, komşuluk, akraba ilişkilerine önem verirdi. 
Akşam ezanından önce evde olunmak zorunluluktu.
Ailece sofraya oturulması, önce büyükler başlaması, yemekte konuşulmaması, gülünmemesi, yemek artık bırakılmaması, kırıntı dökülmemesi öğretilerindendi.
Sokakta-“alamayanlarda var” diye bir şey yenilsin istemezdi.
Yenmiş, giyilmiş çok önemsemezdi ama ayakkabının da elbisenin de bizim için biraz daha bol ve büyük olmasını “seneye de giyer” düşüncesi ile isterdi.
 Gece tek başına sokağa çıkmak, aklına esen gibi yaşamak izin verilmedikleri idi.
Mezar taşında yazılı olduğu gibi”Namuslu, Onurlu, Dürüst Yaşadı. Çünkü O Bir İnsandı”.
Hırsızlığa, arsızlığa, yalana, ikiyüzlülüğe, karşı idi.
Disiplini, sevgiyi, sahiplenmeyi, içtenliği, vatanı sevmeyi, insanı sevmeyi, kısaca yaşamda iyi ve güzel olmanın yollarını anne ve babamdan öğrendik.
Kardeşlerim Gülsevin ve Aşkı ile beni okuttu,
Emekli olmuş, yaşamını düzene koymuş, mutlu, keyifli, sorunları geride bırakmış yeni yaşama başlıyoruz derken de ne acı ki sigara ve alkol hiç içmemiş, sağlıklı beslenmeye önem veren babam kanser olduğu söylendi.
Aylarca tedavi sonucu verilen ilaçlar ile siroz olup yaşamdan koptu.
Hastalığında da gece ben, gündüz annem Kadiriye Gürer ile hastanelerde nöbetleşerek yanında olduk.
Kardeşlerimin de katkısı ile zor bir hastalık sürecini yaşadık.
Keşke yaşasa da daha fazlasını yapsaydık.
Çok cenaze omuzlarımda taşıdım.
Babam ile ilk kez farklı bir duygu ile tanıştım.
 Ölümden öte sonsuz bir ayrılıktı.
16 yıl geçmiş anıları gözlerimin önünde.
Rahmetle anıyorum.
Herkese uzun ömür sağlık, vefat edenlere rahmet diliyorum.