AYETİ ANLAMAK YETMİYOR, HAYATIMIZA TATBİK ETMEK GEREKİYOR. TATBİK EDİLEN AYET DE, EMRE İMAN ETMEK ANLAMINA GELİR.
 
DİYANET İŞLERİNİN AÇIKLAMASI;
 
NİS–168:İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfire lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan). Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir.
 
Nisa 168.inci ayeti, kelimeleri karşılığı ne manaya geliyor bakalım.
 
Kelime anlamı karşılığı açıklaması:
 
NİS–168:İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfire lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan). Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm'e) hidayet edecek değildir.
 
Diyanet işlerinin açıklaması “Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir.(NİS–168)
Kelime anlamı karşılığı açıklaması “Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm'e) hidayet edecek değildir.(NİS–168)
 
Bu ayette inkâr edenlerden bahsediliyor. Genelde inkâr eden insanların Allah'ı inkâr ettikleri düşünülür. İnkâr edenlerin hem Allah'ı inkâr etmesi birde onların namaz kılmaları mümkün olmadığı düşünülür. Allah, ayetinde hem inkâr edip hem de namaz kılanlardan bahsetmesi inkâr da dikkatimizi başka yöne çevirmemiz gerekiyor.
 
TEVBE–54:Ve mâ meneahum en tukbele minhum nefekâtuhum illâ ennehum keferû billâhi ve bi resûlihî ve lâ ye’tûnes salâte illâ ve humkusâlâ ve lâ yunfikûne illâ ve hum kârihûn(kârihûne).Ve onların infâklerinin, onlardan kabul edilmesine mani olan şey, ancak Allah'ı ve O'nun resûllerini inkâr etmeleri ve namaza üşenerek gelmeleri ve onların ancak kerih görerek infâk etmeleridir.
 
İnsanlar hem Allah'ı ve resulünü inkâr edecek hem de üşenerek namaz kılacak. O zaman Allah'ı ve resulünü inkâr etmesi farklı bir kavram olması lazım.
 
Lehu da’vetul hakk(hakkı),Hakkın daveti O'nadır (Kendisinedir, Allah'adır).(RA’D–14) …fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbik(rabbike),… Öyleyse emrim konusunda seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et :(HACC–67)
 
Allah kendisine; Resulüde insanları Allah'a davet ederken, insanların davete icabet etmemeleri yani ölmeden ruhunu Allah'a ulaştırmayı kabul etmemeleri; bu insanların Allah'a ulaşmayı inkâr etmiş olmaları ve ayni zamanda kendisine davet eden Allah'ı ve insanları rabbine davet eden resulüde inkâr etmiş olmasıdır. İslâm'ın beş şartının yeterli olduğunu zannı içinde hidayete eremezler ve müşrik olanlardır.
 
BEYYİNE–6:İnnellezîne keferû min ehlil kitâbi velmuşrikîne fî nâri cehenneme hâlidîne fîhâ, ulâike hum şerrul beriyeh(beriyyeti).
Muhakkak ki kitap ehlinden inkâr edenler ve müşrikler, cehennem ateşindedirler ve orada devamlı kalacak olanlardır. İşte onlar, onlar yaratılmışların şerli olanlarıdır.
 
Kitap ehline hidayet yani dinin temel kuralı beyan edilince kabul etmezler ve inkâr ederler bu neden ile müşrik olmuşlardır. Kitap ehli olan bu insanlar Allah'ın kendisine davete icabet etmedikleri için (ruhlarını Allah'a ulaştırmayı dilemedikleri için) müşrik olmuşlardır.
 
RUM–31:Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne). O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
 
İnsanların Allah'a mülâki olmayı dilemedikleri için hüsrandadırlar ve hidayete de eremezler bu neden ile dalâlette kalmışlardır.
 
YÛNUS–45:Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar).
 
Hidayete eren kimseler olmadıklarına göre hüsranda olan kimseler dalâlettedir ve bu kişiler Allah'a mülâki olmayı (ruhlarını ölmeden Allah'a ulaştırmayı) dilemeyen kişiler müşrik ve amelleri boşa gitmiş insanlardır.
 
ZUMER–65:Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne min kablik(kablike), le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne). Ve andolsun ki, sana ve senden öncekilere: "Gerçekten eğer sen şirk koşarsan (Allah'a ulaşmayı dilemezsen), amellerin mutlaka heba olur. Ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun." diye vahyolundu.
 
Diyanet işlerinin açıklaması “Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir. (NİS–168)
Kelime anlamı karşılığı açıklaması “Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm'e) hidayet edecek değildir. (NİS–168)
 
Allah' bu inkâr eden; İslâm’ın beş olan şartı ile dini yeterli görenlerin Allah'a ölmeden ruhlarını ulaştırmayı dilemedikleri yani mülâki olmayı dilemedikleri, Allah'ın ve Resulünün Allah'a davetini kabul etmedikleri için ve İslâm'ın beş şartının kurtuluş olduğunu savundukları amelleri heba olmuştur. Allah'ın günahlarını affetmesini bırakın kazandıkları derecelerinde yok olmasına neden olmuştur.
 
KEHF–105:Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ (veznen). İşte onlar, Rab'lerinin âyetlerini ve O'na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyamet günü mizan tutmayız.
 
Allah'ın ve Resulünün Allah'a davetini kabul etmedikleri için ve İslâm'ın beş şartının kurtuluş olduğunu savundukları amelleri heba olmuştur. Böyle bir iddianın sahibi oldukları için Allah'dan ve resulünden daha iyi bildiklerini ima etmiş olduklarının farkında değillerdir bu davranış şekli ise Allah' ve Resulü ile alay etmeleri anlamına gelir ve Allah' bu insanlar için mizan tutmadığı için kesin cehenneme gireceklerdir.
 
KEHF–106:Zâlike cezâuhum cehennemu bimâ keferû vettehazû âyâtî ve rusulî huzuvâ(huzuven).(Âyetlerimi) örtmeleri (inkâr etmeleri) ve âyetlerimi ve resûllerimi alay konusu edinmeleri sebebiyle, onların cezası işte bu cehennemdir.
 
Diyanet işlerinin açıklaması “Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir. (NİS–168)
Kelime anlamı karşılığı açıklaması “Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm'e) hidayet edecek değildir. (NİS–168)
 
Yola iletilmemek olarak ifade edilen yola hidayet edilmeyen (ulaştırılmayan) olarak ifade edilmelidir. Çünkü hidayet ulaşmak, vasıl olmaktır yola vasıl olamayacaklar veya yola hidayet olamayacaklardır.
 
O zaman hidayet nedir dersek;
”…kul innel hudâ hudallâhi De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır…” (ALİ İMRAN–73)”…kul inne hudâllâhi huvel hudâ De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (Allah'ın kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir…” (BAKARA–120)
 
Allah'ın ulaştırması olarak değerlendirilir ve doğrudur. Ama kim Allah'a yönelirse ancak yönelen Allah tarafından ulaştırılır.
Allah, kendisine yönelenleri ona ulaşmayı dileyenleri hidayete erdiriyor.” Allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb (yunîbu) “Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).”(şura–13)
 
Allah, Allah'a ölmeden ruhlarını ulaştırmayı, mülâki olmayı dileyen insanları Allah' kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm’e (Allah'a istikametlenmiş yola) ulaştıracak (hidayet edecek).
 
ÂLİ İMRÂN–101:Ve keyfe tekfurûne ve entum tutlâ aleykum âyâtullâhi ve fîkum resûluh(resûluhu), ve men ya’tesim billâhi fe kad hudiye ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).  Ve size, Allah'ın âyetleri okunurken ve aranızda O'nun (Allah'ın) Resûl'ü varken, siz nasıl inkâr edersiniz. Ve kim Allah'a sımsıkı tutunursa, artık o Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet olunmuştur.
 
Allah'ın ulaştırmayacağı yola yani kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm’e hidayet etmeyeceğini söylüyor. O zaman İslâm'ın beş şartını yeterli gören ve Allah'a ulaşmayı, mülâki olmayı inkâr eden kişiler Allahın yolunda değillerdir. Çünkü Sıratı Mustakîm Allaha ulaştıran yoldur.
 
EN’ÂM–126:Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîm(mustekîmen), kad fassalnâl âyâti li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne). Ve bu, senin Rabbine istikametlenmiş (yönlendirilmiş) yoldur. (Allah'a götüren yoldur). Tezekkür eden bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
 
DİĞER 25 MÜELLİFLERİN MEALLERİNE SIRAYLA BAKALIM
 
İmam İskender Ali Mihr
:
Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm'e) hidayet edecek değildir.
Diyanet İşleri
:
Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir.
Abdulbaki Gölpınarlı
:
Kâfir olanları ve zulmedenleri Allah yarlıgamaz ve onları hiç bir yola sevk etmez.
Adem Uğur
:
İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onları (başka) bir yola iletecek de değildir.
Ali Bulaç
:
Gerçek şu ki, inkâr edenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir.
Ali Fikri Yavuz
:
(168-169) Şüphe yok ki, küfredip haksızlık edenleri Allah bağışlayacak değil, cehennem yolundan başka bir yola çıkaracak da değil. Onlar, o Cehennem’de devamlı olarak kalacaklardır. Bu ise Allah’a pek kolaydır.
Bekir Sadak
:
(168-16) 9 Inkar edenleri ve zalimleri Allah suphesiz bagislamaz, onlari icinde temelli ve ebediyyen kalacaklari cehennem yolundan baska bir yola eristirmez. Bu, Allah'a kolaydir.
Celal Yıldırım
:
(168-169) Şüphesiz ki inkâr edip küfre saplananları ve haksızlıkta bulunanları Allah bağışlayacak değildir ; onları Cehennem yolundan başka bir yola iletici de değildir. Orada ebediyen kalıcılardır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır.
Diyanet İşleri (eski)
:
(168-169) İnkar edenleri ve zalimleri Allah şüphesiz bağışlamaz, onları içinde temelli ve ebediyyen kalacakları cehennem yolundan başka bir yola eriştirmez. Bu, Allah'a kolaydır.
Diyanet Vakfi
:
İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onları (başka) bir yola iletecek de değildir.
Edip Yüksel
:
İnkar edip zulmedenleri ALLAH ne bağışlayacak, ne de onlara bir yol gösterecektir.
Elmalılı Hamdi Yazır
:
(168-169) Şübhesiz küfredib haksızlık edenleri Allah mağfiret edecek değil, Cehennem yolundan başka bir yola çıkaracakda değil, onlar ebediyyen onda muhalled, bu da Allaha nazaran kolay bulunuyor
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
:
(168-169) Şüphesiz küfredip haksızlık edenleri Allah bağışlayacak ve cehennem yolundan başka bir yola da çıkaracak değildir; orada sonsuza dek kalacaklardır. Bu da Allah için kolaydır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
:
Muhakkak Allah, inkâr edenleri ve zulmedenleri ne bağışlar, ne de doğru bir yola eriştirir.
Fizilal-il Kuran
:
Allah kafirleri ve zalimleri ne bağışlayacak ne de doğru yola iletecektir.
Gültekin Onan
:
Gerçek şu ki, kafirler ve zulmedenler, Tanrı onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir.
Hasan Basri Çantay
:
(168-169) Hakıykat, o inkâr edib kâfir olanlar ve zulm edenler (yok mu) Allah onları asla yarlığayacak değildir. Onları cehennemin yolundan başka bir yola da iletecek değildir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. Bu ise Allaha göre pek kolaydır.
İbni Kesir
:
Muhakkak ki küfreden ve zulmedenleri Allah, bağışlayacak ve onları doğru yola iletecek değildir.
Muhammed Esed
:
Hakikati inkar etmeye ve zulüm işlemeye şartlanmış olanları, Allah asla affetmeyecek ve onlara bir yol göstermeyecektir;
Ömer Nasuhi Bilmen
:
Filhakika o kimseler ki, kâfir olmuşlar ve zulüm etmişlerdir, onlar için Allah Teâlâ mağfiret edecek değildir ve onları bir yola iletecek değildir.
Şaban Piriş
:
Küfredenleri ve zulmedenleri Allah bağışlamamıştır. Onlara hiç bir yol göstermez.
Suat Yıldırım
:
(168-169) İnkâr edip zulmedenleri Allah affedecek değil. Onları cehennem yolundan başka bir yola çıkaracak da değil. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır. Bu da Allah’a göre çok kolaydır.
Süleyman Ateş
:
O inkâr edip zulmedenler var ya, Allâh onları ne bağışlayacak, ne de yola iletecektir.
Tefhim-ul Kuran
:
Gerçek şu ki, küfredenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir;
Ümit Şimşek
:
İnkâr edip zulmedenleri Allah ne bağışlar, ne de onlara bir yol gösterir.
Yaşar Nuri Öztürk
:
İnkâr edip zulme sapanlar var ya, Allah onları affetmeyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamayacaktır.
Diyanet İşleri
:
Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir.
Abdulbaki Gölpınarlı
:
Kâfir olanları ve zulmedenleri Allah yarlıgamaz ve onları hiç bir yola sevk etmez.
Adem Uğur
:
İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onları (başka) bir yola iletecek de değildir.
Ali Bulaç
:
Gerçek şu ki, inkâr edenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir.
Ali Fikri Yavuz
:
(168-169) Şüphe yok ki, küfredip haksızlık edenleri Allah bağışlayacak değil, cehennem yolundan başka bir yola çıkaracak da değil. Onlar, o Cehennem’de devamlı olarak kalacaklardır. Bu ise Allah’a pek kolaydır.
Bekir Sadak
:
(168-16) 9 Inkar edenleri ve zalimleri Allah suphesiz bagislamaz, onlari icinde temelli ve ebediyyen kalacaklari cehennem yolundan baska bir yola eristirmez. Bu, Allah'a kolaydir.
Celal Yıldırım
:
(168-169) Şüphesiz ki inkâr edip küfre saplananları ve haksızlıkta bulunanları Allah bağışlayacak değildir ; onları Cehennem yolundan başka bir yola iletici de değildir. Orada ebediyen kalıcılardır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır.
Diyanet İşleri (eski)
:
(168-169) İnkar edenleri ve zalimleri Allah şüphesiz bağışlamaz, onları içinde temelli ve ebediyyen kalacakları cehennem yolundan başka bir yola eriştirmez. Bu, Allah'a kolaydır.
Diyanet Vakfi
:
İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onları (başka) bir yola iletecek de değildir.
Edip Yüksel
:
İnkar edip zulmedenleri ALLAH ne bağışlayacak, ne de onlara bir yol gösterecektir.
Elmalılı Hamdi Yazır
:
(168-169) Şübhesiz küfredib haksızlık edenleri Allah mağfiret edecek değil, Cehennem yolundan başka bir yola çıkaracakda değil, onlar ebediyyen onda muhalled, bu da Allaha nazaran kolay bulunuyor
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
:
(168-169) Şüphesiz küfredip haksızlık edenleri Allah bağışlayacak ve cehennem yolundan başka bir yola da çıkaracak değildir; orada sonsuza dek kalacaklardır. Bu da Allah için kolaydır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
:
Muhakkak Allah, inkâr edenleri ve zulmedenleri ne bağışlar, ne de doğru bir yola eriştirir.
Fizilal-il Kuran
:
Allah kafirleri ve zalimleri ne bağışlayacak ne de doğru yola iletecektir.
Gültekin Onan
:
Gerçek şu ki, kafirler ve zulmedenler, Tanrı onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir.
Hasan Basri Çantay
:
(168-169) Hakıykat, o inkâr edib kâfir olanlar ve zulm edenler (yok mu) Allah onları asla yarlığayacak değildir. Onları cehennemin yolundan başka bir yola da iletecek değildir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. Bu ise Allaha göre pek kolaydır.
İbni Kesir
:
Muhakkak ki küfreden ve zulmedenleri Allah, bağışlayacak ve onları doğru yola iletecek değildir.
Muhammed Esed
:
Hakikati inkar etmeye ve zulüm işlemeye şartlanmış olanları, Allah asla affetmeyecek ve onlara bir yol göstermeyecektir;
Ömer Nasuhi Bilmen
:
Filhakika o kimseler ki, kâfir olmuşlar ve zulüm etmişlerdir, onlar için Allah Teâlâ mağfiret edecek değildir ve onları bir yola iletecek değildir.
Şaban Piriş
:
Küfredenleri ve zulmedenleri Allah bağışlamamıştır. Onlara hiç bir yol göstermez.
Suat Yıldırım
:
(168-169) İnkâr edip zulmedenleri Allah affedecek değil. Onları cehennem yolundan başka bir yola çıkaracak da değil. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır. Bu da Allah’a göre çok kolaydır.
Süleyman Ateş
:
O inkâr edip zulmedenler var ya, Allâh onları ne bağışlayacak, ne de yola iletecektir.
Tefhim-ul Kuran
:
Gerçek şu ki, küfredenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir;
Ümit Şimşek
:
İnkâr edip zulmedenleri Allah ne bağışlar, ne de onlara bir yol gösterir.
Yaşar Nuri Öztürk
:
İnkâr edip zulme sapanlar var ya, Allah onları affetmeyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamayacaktır.