Genelkurmay Başkanı Necdet Özel aniden çok hassaslaşıp yöneltilen eleştirilere karşı üst üste iki sert bildiri yayınlayınca Tayyip Erdoğan da tam gaz devam etti;
 “TSK’ya yapılanlar, ahlaksızlık, edepsizlik ve kendini bilmezliktir” 
Aman Allahım!.. Bu ne duyarlılık böyle?
Hepimizin özlemle beklediği asker-siyasetçi uzlaşması nihayet sağlandı mı?
Asker, bundan sonra  “tu-kaka” edilemez herhalde!..
Baksanıza!.. En yüksek perdeden Başbakan, TSK’yı nasıl sahiplendi? 
Bunlar gibi neler geçmiştir aklınızdan. Hatta, “Şu Başbakana bir yerde rastlasam da, şöyle sıkıca kucaklayarak iyi bir öpsem” bile demişsinizdir, kendi kendinize.
Öyleyse?.. Durun!..
Tayyip Erdoğan ve avanesinin, Milli Görüş gömleğini çıkartmadıkları, açık-kapalı toplantılarda TSK’ya yönelttikleri ağır eleştirilere kadar gitmeyeceğim. Derin arşiv araştırmasını sizlere bırakıyorum..
Azıcık geriden başa saralım.
 “İyi ki bu Paşalarla savaşa girmemişiz” diyen kimdi?
Bülent Arınç.
Şehitlere,  “kelle”  diyen kimdi?
Başbakan Tayyip Erdoğan.
Peki şu haberi hatırlıyor musunuz?
 “Şehit ailelerinin açtığı davada mahkeme kesin kararını verdi: Başbakan suçludur.
Avustralya’da katıldığı radyo programında, teröristbaşından ’sayın’, şehitlerden de ’kelle’olarak bahseden Erdoğan, hakkında açılan ’3 kuruşluk’ tazminat davasından mahkum oldu.
İstanbul Kartal Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Tayyip Erdoğan’ın şehitler için kullandığı ’kelle’ ifadesi ’hakaret’ olarak kabul edildi...” 
Ya! Şu hafızalarımızdan hiç çık(a)mayan Türk askerinin başına çuval  geçirilmesi hadisesi. Türk askerine bundan daha ağır bir hakaret -hem de tüm dünyanın gözüne sokularak- daha nasıl yapılabilirdi?
O zamanlar, Erdoğan’ın içindeki  “asker sevgisine”  ne olmuştu acaba?
Erdoğan  “ABD’ye nota verelim”  diyenlerle,  “bu müzik notasına benzemez” diye, neden inceden inceye alay ediyordu?
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu kadarını da hatırlamak, yapılan psikolojik operasyonun hangi tezgahlara yol açacağını anlayabilmek için yeterli.
Genelkurmay kaynaklarından aldığımız duyumlara göre;  “Emekli askerlerden karargaha sürekli mektuplar gönderiliyor. Mektuplarda, askerlerin tutuklanmaları, karargahın sessiz kalması, hiçbir şekilde TSK mensuplarının korunmaması gibi konularda eleştiriler yer alıyor. Muvazzaflardan da  gelen imzasız eleştiri mektuplarında artış var”.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in yaptığı üst üste sert çıkış, içerideki kaynamayı giderir, gaz alır mı?
Sanmıyorum.
Genelkurmay’dan gelen sert bildirilerde 3 saat 10 dakikalık Necdet Özel-Tayyip Erdoğan görüşmesinin etkisi var mı?
Bu soruyu emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu’na sorduk. Cevabı: “Demek ki bir sıkıntı doğmuş. Bu sıkıntıyı da gidermek için bir açıklama yapmışlar. Böyle düşünmek lazım. Sonra bu açıklamaların Başbakan’dan habersiz yapıldığını söylemek de son derece zor. Salı günü zaten 3 saatlik bir toplantı yapmışlardı. Mutlaka Başbakan’a açıklama yapacakları konusunda bilgi vermişlerdir. Bunun dışında bir şey yapması mümkün değil. Gelen tepkilerden birkaç tanesi kamuya intikal ettiği için, tepkiler karşısında bir şey söyleme ihtiyacı duymuşlardır. Başbakan da uygun bulmuştur. Böyle iki tane bildiri yayınlamışlardır.” 
Şimdi, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e sormak istiyorum:
Kanlı terör örgütü ile girişilen mücadelede TSK her gün şehit verirken, PKK ile masaya oturmak, Barzani’yi birinci derecede protokolle karşılamak sizce TSK’ya yapılan en büyük hakaretlerden biri değil mi?
Oslo görüşmeleri, TSK’ya övgü için mi yapıldı?
Sayın Özel, medyaya verdiğiniz özel söyleşilerde PKK ile masaya oturulması ve Oslo görüşmeleri hakkında ne diyordunuz?..
NTV RÖPORTAJI 
   (24 EKİM 2011)
 MİT ile PKK arasındaki görüşmelerin ses kaydı yayınlandı. Bu görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu görüşmeler sizce devam etmeli mi?
N.Ö: Bazı devlet görevlileri ile PKK terör örgütü mensupları arasındaki görüşmelere ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarını basından öğrendim. Haberin doğruluk derecesi, iddia edilen görüşmelerin nerede, hangi şartlar altında yapıldığı ve kayıtların nasıl basına verildiği konusunda bilgi sahibi değilim. Kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin vazifesi, yetkili makamların talep ve direktifleri doğrultusunda teröristle mücadele etmektir. Terörle mücadelenin güvenlik boyutu dışındaki faaliyetler, TBMM ve Hükümetimizin tasarrufunda olan konulardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü sağlamak için, yüzlerce yıllık devlet geleneği ve ortak akıl neyi gerektiriyorsa, onun yapılması gerektiği düşüncesindeyiz. Atılacak her adımda, toplumsal hassasiyet ve değerlerimizin gözetilmesi; şehit ve gazilerimizin anılarına saygı duyulması ve teröristle mücadele eden güvenlik güçlerimizin moral değerlerine dikkat edilmesi yaşamsal önem taşımaktadır.
NECDET ÖZEL- FİKRET BİLA   
RÖPORTAJI (5 OCAK 2012)
PKK terör örgütü ile devletin bazı kademelerinin üçüncü ülkelerde bir süre öncesine kadar görüşmeler gerçekleştirdiği kamuoyuna yansıyan bilgiler arasındadır. PKK ile devlet görevlileri arasında yeniden bir görüşme yürütüldüğü iddiaları gündemdedir. Bu konudaki görüşünüz nedir? TSK bu çerçevede bir katkı sağlamakta mıdır?
N.Ö: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin böyle bir süreçle yakından uzaktan ilgisi yoktur, olamaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vazifesi, hükümetin direktifleri doğrultusunda “teröristle mücadele” etmektir. Terörle mücadelenin güvenlik boyutu dışındaki faaliyetleri hükümetimizin yetkisinde olan konulardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sağlamak için yüzlerce yıllık devlet geleneği ve ortak akıl neyi gerektiriyorsa, onun yapılması gerektiği düşüncesindeyim. Atılacak her adımda, toplumsal hassasiyet ve değerlerimizin gözetilmesi; şehit ve gazilerimizin anılarına saygı duyulması yaşamsal önem taşımaktadır.
O zamanlar böyle yuvarlak ifadelerle niye soruları geçiştirdiniz?
Bugün yaşanan gelişmeler Kürt açılımında ortaya çıkan büyük kavgalar,  “şehit ve gazilerimizin anılarına saygı duyulacak”  cinsten mi?
Bir Genelkurmay Başkanımızın terör örgütü başı olarak yargılanması hakaret mi, övgü mü?
TSK,  “terör örgütü” mü?.. Bildiri olmasa da, kısa bir yanıta razıyız.
Sayın Genelkurmay Başkanı Necdet Özel;
Son yayınladığınız iki bildiriye içerik olarak katılabiliriz. Fakat askere hakaretten hüküm giyen Tayyip Erdoğan ile eş zamanlı çıkışlarınız ve göremediğimiz bazı hassasiyetler biraz(!) kafamızı bulandırdı.
Kızmazsanız son sorum:
Burada bizim anlayamadığımız bir kurmay stratejisi mi var?