Niğde Barosu, yılbaşı gecesi Niğde İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet bürosunca yapılan  müdafi talebiyle birlikte Baro tarafından  görevlendirilen Avukatın büroda görevli polis memurlarınca hakarete uğradığını, darp edilmek istendiğini iddia etti. 

Haber- Video ; Yasin YURTMEN



Konu ile ilgili bugün Niğde Adliye Binasında Baro Yönetimi ile birlikte bir basın açıklaması yapan Niğde Baro Başkanı Av. Hüseyin Demirbilek,  Niğde Barosu tarafından görevlendirilen Avukata uygulanan davranışı kınadığını belirtti. 

Niğde Barosu Başkanı Av. Hüseyin Demirbilek'in Adliye binasında yaptığı açıklama ;  31.12.2014 tarihinde yani yılbaşı gecesi Niğde İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet bürosunca yapılan müdafi talebiyle birlikte Baromuzca görevlendirmesi yapılan meslektaşımız büroda görevli polis memurlarınca hakarete uğramış, darp edilmek istenmiş, fiziki müdahaleyle karşılaşmış, binayı terk etmesi engellenmiştir.

Niğde Barosu zorunlu müdafilik görevlendirmelerini C.Savcılığı, kolluk ve mahkeme kalemleri ile koordineli bir biçimde bir otomasyon sistemine bağlı olarak yürütmektedir.

GÖREVLENDİRME BAROMUZ TARAFINDAN YAPILMIŞTIR

Bu kapsamda şüphelilerin ifadelerinin alınmasının gerektiği hallerde ilgili birim baronun otomasyon sistemine kendilerine verilen şifreyle girerek Baromuzdan avukat talep etmekte ve avukat görevlendirmesi yapılmaktadır.
31.12.2014 tarihinde saat 23.50 sularında yani yılbaşı gecesi Niğde Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği tarafından avukat ataması yapılması istenmiştir.

Görevlendirme Baromuz tarafından yapılmıştır.  Görevlendirmesi yapılan meslektaşımız Niğde Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro amirliğine gittiğinde kendisine ifade alınmayacağı sadece görüşme tutanağı düzenleneceğini söylenmiştir.

Meslektaşımız buna itiraz etmiş ve nöbetçi Cumhuriyet Savcısının durumdan haberi olup olmadığını sormuştur. Polis memurları Savcının haberinin olmadığını “ sanık talep ettiği için” avukat talep edildiğini söylemişlerdir. Meslektaşımız gözaltına alınan kişinin zorla getirme emrini yerine getirmek için gözaltına alındığını ve şahsın bir hata yapıldığını söylediğini, bu konuda ifade vermek istediğini belirttiğini söyleyerek gözaltına alınan kişinin bu yöndeki beyanının alınmasını talep etmiştir. Görevli polis memurları ise Cumhuriyet Savcısı ile görüşüldüğünü kesinlikle ifadesinin alınmayacağını belirtmişlerdir.

Meslektaşımız kendisinin Cumhuriyet Savcısı ile görüşülmeden gece yarısı çağrıldığını, şahsın zorla getirme emri için yapılan bir gözaltı işlemi olduğunu, mahkeme önüne çıkarılması gerektiğini söyleyerek, bu durumun işlemi yapanların imzalarıyla tutanağa bağlanmasını istemiştir.

Meslektaşımızın bu talebi görevli memurlarda olağanüstü bir asabiyete neden olmuştur. Çalakalem bir not düşülmüş ve kağıt meslektaşımızın önüne fırlatılmıştır. Meslektaşımız bana bu şekilde davranamazsınız diyerek ifade odasından ayrılmış, koridora çıkmıştır. Buna rağmen polis memurlarının öfkesi dinmemiş meslektaşımızın arkasından yüksek sesle “ Gel buraya gel buraya… nasıl konuşuyorsun sen” diye bağırılmış ve büroda bulunan polis memurlarının tamamı meslektaşımızın üzerine yürümüştür. Polis memurlarından bir tanesi müthiş bir özgüvenle“ Alın bunu içeri, alın bakıyım bir şunu içeri"  diye bağırabilmiştir.

Bir diğer polis memuru elleri arkaya bağlı şekilde meslektaşımızın üzerine gelerek kendisini birkaç kez ittirmiş, bağırmış ve fiziki müdahalede bulunmuştur. 3 ya da 4 polis memuru meslektaşımızın etrafını sarınca bir tanesi meslektaşımızın kolundan tutmuş o esnada şube müdürü odasından çıkmış ve araya girmiştir. Şube müdürü konunun konuşularak halledilebileceğini söyleyerek meslektaşımızı odasına çağırmıştır. Odada konu şube müdürüne de aktarılmış ve ardından meslektaşımız şubeden ayrılabilmiştir.

AVUKAT GÖREVLENDİRİLMELERİ DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN DİYE YAPILMAMAKTADIR

Görüldüğü gibi meslektaşımız; Müdafilik görevi için gittiği bir kamu binasında görevli polis memurlarınca hakarete uğramış, kendisinin merkezden ayrılması engellenmiş ve darp edilme tehlikesi yaşamış, fiziki müdahaleye uğramıştır. Hatta “Alın bunu içeri” denilmek suretiyle anladığımız kadarıyla şubedeki nezarethaneye konulmak bile istenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

Bu eylemler polis merkezine çağrılma üzerine giden Niğde Barosunca görevlendirilmiş bir avukata yapılmıştır. Bir avukata, üstelik gözaltına alınmış bir vatandaşın haklarını korumak amacıyla orada bulunan bir avukata bu tür davranışlarda bulunulması vatandaşa karşı davranışlarının nasıl olduğu konusunda da ayrıca ciddi şüpheler uyandırmıştır.

Bilinmelidir baromuzca yapılan avukat görevlendirmeleri usul yerini bulsun dostlar alışverişte görsün diye yapılmamaktadır. Avukat görevlendirmeleri tamamen yasal bir zeminde kişilerin kutsal savunma hakkını hiçbir baskı altında olmaksızın rahatça kullanması, hukukun gerektiği gibi uygulanmasını, insan haklarının korunmasını temin maksadına dayanmaktadır.



Avukatın baskı altında alındığı bir ortamda yapılan her işlem hukuksuzdur. Böyle bir ortamda vatandaşın baskı altına alınmaması, insan hakları ihlalleriyle karşılaşmaması ise mümkün değildir.  Bir avukatın yapılan işlemlerin tutanağa bağlanmasını istemesi neden bu denli bir rahatsızlığa yol açmıştır?

Zorla getirme işlemiyle gözaltına alınan bir kişiyle ilgili olarak yapılması gerekeni o kişinin derhal mahkemeye çıkarılması değil midir?  Gözaltına alınan kişi ertesi gün saat 13.00’ a kadar neden gözaltında tutulmuştur?


AVUKATLIK YARGININ ÜÇ UNSURUNDAN BİRİDİR

Yasa açıktır. Zorla getirme emri üzerine kişi derhal mahkemeye çıkarılmalıdır. (CMK 146/4 )   Bir vatandaş gecenin bir yarısında zorla getirme emrini yerine getirmek üzere tutulmuşsa haklı ve makul bir gerekçe ortaya konulmadan derhal mahkeme ya da cumhuriyet savcısı önüne çıkarılmalıdır.

Polis memurları hukukun gereğini yerine getirmek için gözaltına alınan kişinin bir an önce mahkeme önüne çıkarılmasını sağlamak için çabalamak yerine meslektaşımızın ve gözaltı işlemi yapılan vatandaş üzerinde neden baskı kurmaya çalışmışlardır? Yoksa bu kişiler yasayı uygulamakla mükellef devlet memuru değil midir? Yoksa bir muafiyetleri mi vardır?

31.12.2014 tarihinde Cinayet Bürosunda gerçekleşen eylemlerin tamamı Türk Ceza Kanununa göre suçtur. Suç ve suçluyla mücadele eden bir kamu kurumunda işlenen suçların ihbar yükümlülüğü yok mudur? Neden yasal işlemler başlatılmamıştır.? Oradaki memurların avukata, vatandaşa, bağırma aşağılama, darp teşebbüsünde bulunma yetki ve muafiyetleri mi vardır?  Yaşananların kelimelerle izahı mümkün değildir. Asla kabul edilemez, mazur görülemez.
Avukatlık yasal olarak yargının 3 kurucu unsurundan biridir. Avukatlar ekonomik durumuna, siyasi görüşüne, toplumdaki statüsüne bakılmaksızın herkesin sahip olduğu kutsal savunma hakkını kullanmasını temin ve hukukun ve insan haklarının gözetilmesini sağlamak için görev yapmaktadırlar.

Gerekli yasal başvurular vakit geçirmeden yapılacaktır.

Ancak üzülerek belirtmek istiyoruz ki adı geçen şubede meslektaşlarımızın güvenlikleri konusunda çok ciddi tedirginlik oluşmuştur.

Meslektaşlarımızın görevlerini yaparken öncelikle güvenliklerinin sağlanacağından, serbestçe savunma hakkını kullanabileceklerinden, manevi işkence görmeyeceklerinden emin olana kadar cinayet bürosunca müdafilik için görevlendirme yapılması talep edildiğinde bizzat Cumhuriyet Savcısı ve Barodan bir gözlemci olmadan adı geçen büroya gidilmesinin sağlıklı güvenlikli olmadığı kanaati oluşmuştur.

Bu nedenle ilgili bürodan müdafilik talep edilmesi durumunda avukat görevlendirmesi yapılmakla birlikte, ifadenin ya bizzat Cumhuriyet Savcısı tarafından ya da uygun olan bir başka şubede alınmasının sağlanması için gerekli başvurular ilgili birimler nezdinde yapılacaktır.


KINIYORUZ VE TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Olay son derece vahim olup şiddetle kınadığımızı belirtiyoruz. Niğde Barosu olarak bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız.   Bizler halkın vekiliyiz. Varlık sebebimiz halktır. Gücümüzü kanundan ve halktan alırız.  O yüzden beyhude uğraşlarla avukatı görevini yaparken sindiremezsiniz. Ancak hukuku yaralayabilirsiniz. Ancak buna da müsaade etmeyeceğiz.  Kamuoyuna saygıyla duyurulur"denildi. 






Editör: TE Bilişim