Küresel Güçler; dünya kamuoyunu medya yoluyla, yanıltıcı uyutucu, uyuşturucu haber bombardımana tabi tutuyorlar. Sömürü çarkını işletip, halkları, iğdiş etmektedirler.
Sömürülen ülkelerde işbirlikçi yöneticilerle ise din afyonunu kullanmaktadırlar.
 
İslam ülkelerine bakın. Petrol zengini. Din adına İslam adına Müslüman kardeşini, birbirini öldürüyorlar. Ne için? iktidar için. Peki ülke kaynaklarını kim sömürüyor, emperyalistler.
 
Toplumda, gelir uçurumu artmış, her gün pişkinlikle yalan söyleyenler, talan edenler, servetlerine servet katanlar, ülke kaynaklarını yabancılara peşkeş çekenler var.
Ama halk anlıyor mu biliyor mu? Hayır. Ya ne biliyor Cuma namazına sırıtarak giden yöneticilerini biliyor ama onları Müslüman zannediyor.
Sorgulama var mı, yok.
Yani; İslam ülkeleri; nükleer silah gibi yüksek teknolojiye sahip olmalarına gerek yok. Onların işbirlikçi yöneticilerinin elinde İslam gibi nükleer istismar silahı var.
 
Nükleer silah konusunda İran'a baskı yapan ABD, dünya kamuoyunu nükleer silahları azaltıyoruz  diyerek yanıltmaktadır.
 
Nükleer programı nedeniyle İran’ı yaptırımlarla sıkıştıran Obama yönetimi, ABD nükleer silahlarında yüksek teknoloji programını uygulamaya koyuyor.
 
ABD’de bazıları Cumhuriyetçiler, Çin ve Rusya’nın nükleer gücünü artırdığı bu dönemde nükleer silahlarda kesintiye gitmenin ABD’yi zayıflatacağını savunuyorlar. Aynı zamanda ABD’nin Türkiye, Güney Kore ve Japonya gibi müttefikleri için sağladığı nükleer şemsiyenin güvenilirliğinin sarsılacağını söylüyorlar.
 
ABD’nin 2009’da Rusya ile imzaladığı yeni START anlaşması (Stratejik Silahlar İndirim Anlaşması) 2018 yılına kadar konuşlandırılan stratejik nükleer savaş başlıklarını 1,550’ye indirilmesini öngörüyor.
 
ABD’nin 1,790 savaş başlığı var. Rusya’nın ise 1,566. ABD ve Rusya dünyadaki nükleer silahların yüzde 90’ını kontrol ediyor.
 
Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyonun birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır. Sadece kullanılan bir silah, tüm bir kenti ya da bir ülkeyi canlı, cansız ne varsa tamamen yok edecek güçtedir.
 
Savaş tarihinde, nükleer silah ABD tarafından II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde iki kez kullanılmıştır. İlk olay 6 Ağustos 1945 sabahı, Little Boy (küçük çocuk) kod isimli uranyum tipi silahın Japonya'nın Hiroşima kentine atılmasıyla vuku bulmuştur.
 
Üç gün sonra ise Fat Man (Şişman adam) kod isimli plutonyum tipi silah aynı ülkenin Nagazaki kentine atılmıştır. Kullanılan bu silahlar neticesinde çoğu sivil 120.000 kişi yaşamını kaybetmiştir. Bu olaylardan sonra nükleer silah kullanımı üzerindeki tartışmalar hız kazanmıştır.
 
İki temel nükleer silah türü vardır. İlki, Hiroşima'ya atılan uranyum veya Nagasaki'ye plutonyum bombasındaki gibi uranyumötesi ağır atom çekirdeklerini bölerek enerji elde eden fisyon bombalarıdır. Bu silahlarda uranyum ve plütonyum gibi ağır elementlerin parçalanabilir izotopları, süperkritik kütle denilen belli bir ağırlık limiti üzerinde bir araya getirildiğinde zincirleme reaksiyona girerek çok büyük bir güç üretirler.
 
Hidrojen bombası veya füzyon bombası denen ikinci tipte ise ateşlenen bir fisyon bombası ile hidrojen çekirdekleri birleşmeye (füzyona) zorlanır, bu sayede çok yüksek bir enerji ortaya çıkar. Fisyon bombalarının teorik üst limitleri olsa da, füzyon bombalarının gücünde bir üst limit yoktur.
 
Küresel güçler; akılcı bilime dayalı, çalışma, hak, hukuk, adalet, katılımcılık, refah, yüksek teknoloji kavramlarıyla iç içe yaşarken, Türkiye ve İslam ülkeleri’nin ibretlik haline bakın ve düşünün.
İslam ülkeleri ve Türkiye nelerle meşgul ediliyor?
Hırsızlık, yolsuzluk, yalan, talan, dolan meziyet haline geldi.
Yeteneksizler işbaşında. Meclise bakın! Bürokrasiye bakın. Yüzlerinde ikiyüzlülük, dillerinde yalan, cüzdanlarında tüyü bitmemiş yetim hakkı ve insanların çoğunluğun hakkı var.
Ama pişkinlikle sırıtanlara körükörüne inanan halk yığınları var.  
Peki ya muhalefet? Var mı yok mu belli değil. 
Halkın aydınlatılması gerekir. Peki kim nasıl aydınlatacak?
 
Günün Sözü: Bilen bilir, bazıları bilmezler ne dediklerini, çünkü bilmezler ne olduklarını.