Günümüzde apartman yaşamı ve her evde banyo olması hamamları sahipsizliğe ittiği bilinen bir gerçekliktir. Tarihsel mekânlar olan hamamlarımız bu coğrafyanın 35–40 yıl öncesine kadar en önemli sosyalleşme araçlarından biriydi. Şimdilerde hamam kültü, hizmeti birkaç iyi insanın yüzü suyu hürmetine ve onların emek yoğun gayretleri sayesinde devam ediyor.
 
     Niğde ve Bor ilçemizde faaliyette olan hamamlara gittiğimde bir, iki kişi dışında ilgi duyanın kalmamış olduğunu üzülerek görür, hamamların bakımsızlığı karşısında öfkelenirdim. Önce Niğde Çarşı Hamamı kendini revize ederek kurnalarını yepyeni bir anlayışla Niğdeli “hamam severlere” açmış ve bu satırların yazarı da dâhil onlarca insanı müdavimi haline getirmişti.
 
     Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere konumuz Niğde Paşa Hamamı. Ee..Çarşı Hamamı “cemaatinden” olup ta Paşa Hamamını yazıya başlık yapmanın gerekçesi  nedir? Hemen arz edeyim:
 
      Mesai  arkadaşlarımdan birkaçı özelliklede Erol Ergökay Paşa Hamamının konfor ve hizmetlerini anlata, anlata bitirememesi, işleticisi Recep Dayı’nın (Recep Çelik) Sivas’lı olmasına rağmen şehrimize böylesi güzellikte bir eser kazandırmasının dikkate değer olduğunu, yerinde görülüp incelendiğinde kendisine hak verileceğini söylemesi üzerine bu haftaki hamam dinlencemizin yönü ister istemez Niğde Paşa hamamı oldu.
 
      Paşa Hamamı Murat Paşa Camisi'nin karşısındadır. Cami ile aynı dönemde, XVII. yy ortalarında yapıldığı rivayet edilmektedir. Tarihsel özellikleri üstadımız Ömer Fethi Gürer’in ilgi alanına girdiği ve çeşitli kereler yazıp aktardığı için burada bir kez daha yer vermeye gerek duymuyorum.
 
     Benim Paşa Hamamı ile tanışıklığım 90’lı yılların başına denk gelir. Yazımın başında belirttiğim “bakımsız hamamlara” örnek teşkil eden bir durumdaydı. Girenin bir daha girmek istemeyeceği türden bir “yunaktı.” “Paşa hamamı bu durumdaysa Niğde’nin başkaca hamamlarını görmeye gerek yok” söylemi hamamdan her çıkan müşterinin ortak görüşüydü.
 
     Yukarıda sıraladığım ön bilgilere rağmen Erol’un sözüne itimat ederek kararlaştırılan saatten beş dakika evvel Paşa Hamamından içeri girdim. Evet, girer girmez hünerli ve işini bilen birinin hamamı restore ettirdiği anlaşılıyordu. Merhaba ve “perdahlama” faslından sonra Recep Dayıyla tanışıyorum. Güngörmüş bir insan Recep Çelik.“Soyunma kabinlerini aslına uygun ahşap kaplama ile tazelediğini, kara taş kurnaları müzeye verdiğini, hamamı baştan aşağı mermerle kaplattığını, sauna(terleme) bölümünün sulu sistem çam sola bazlı olduğunu, içinde duranın rahatça nefes alabileceğini, hamamın viranelikten çıkarılıp, Niğde’ye ve Niğdeliye yakışır hatta “Paşa” adına yakışır bir duruma getirdiğini” kıvançla söylemesinden işini ve mesleğini seven birisiyle karşı karşıya kaldığımı anladım.
 
     Mesai arkadaşlarım hamama girmek için hazırlanırken Recep dayı önde ben arkada hamamın tüm bölümlerini gezerek tadilatlar hakkında bilgi aldım. Gerçektende insana yakışır bir hizmet anlayışıyla yeniden restore edilen Paşa Hamamı görülmeye değer bir mekân olmuş. Recep Çelik Niğdelilerden teşekkürü fazlasıyla hak ediyor. On lira gibi bir ücret karşılığı bu soğuk kış günlerinde yapılacak en hesaplı “sıcak” aktivelerden bir olmasıyla da öne çıkıyor.
 
     Terleme bölümüne soğuk içecek servisi yapılıyor, işini ehli profesyonel kesecileri Tokat’lı tam banyo almak isteyenlere masaj ücretsiz. En az haftada bir kez hamam kürü sağlıklı bir bedene daha da sağlık ve zindelik kattığı işin uzmanları tarafından belirtilmekte. Her hangi bir kalp damar sorunu veya nefes darlığı gibi sekeri bulunmayanların hoşça vakit geçireceği tarihsel yaşam alanlarından olan hamamlarımıza gereken ilgiyi göstermek, duyarlı tüm insanların görevi olsa gerek.
 
     Bu hafta sonu hamama gidin derken Recep Dayı ve ekibine bir kez daha böylesi bir mekânı Niğde’ye kazandırdıkları için teşekkür ederim.