Uzun zamandan beri düşünürüm insanların gafil bana neci , benci yapılarını. Biz toplum olarak bunları bildiğimiz halde halen gafletten kurtulamadığımızı bunun bir nedeni olmalı diye soru işaretleri ile dolaşırken nihayet Ditijital bir rüzgarın etkilediğinin farkına vardım.
 
            Araştırdığım kaynaklardan doğruluk payına emin oldum . Evet bilim 1900 lü yıllardan buyana insan beyni üzerinde derin araştırmalarına her geçen gün daha da hiz vermekte yeni yeni buluşlara imza atmaktadır.İnsan bilinç altına –şuuruna etki eden bir tekniğin kullanıldığı bunada “ subliminal Teknoloji yada 25.kare “ adı verdikleri bilinmektedir. Gördüğümüz bir ânlık görüntü : 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 küçücük kareden oluşur. Sinema şeridinde, saat, dakika, sâniye olarak bir diziliş vardır. Her sâniyeden sonra bir yabancı kare gelir ve bir sâniye 24 karedir. Her 24 kare ise bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her 327.5 satırda bir de "control-track" denilen aralık vardır. İşte bu aralıktaki görüntüler kesilip, aralarına başka görüntüler atılarak 25inci kare oluşturulur ve bu son kare olan 25inci kare ânlıktır. Yani görüntü sâniyede 1/24 olacakken, bu 1/25'e çıkar. Kareler 25 olunca bir anda bir görüntü gelir ve ânında kaybolur. Genellikle göz ve beyne görünmez, daha doğrusu görülür ama şuuraltında kalır.
25. karenin temel mantığı da mesajı şuur-altına göndermek olduğu için, artık dünya sinema sanâyii’nde bu tekniği kullanmayan yok gibidir. Yani sizler evlerinizde rahat koltuklarınıza oturup herhangi bir televizyon kanalındaki herhangi bir dizi/ film ya da bir belgeseli seyrederken aynı zamanda 25 karelerle şuur-altınıza gönderilen mesajlara/ telkinlere/ saldırılara ma’ruz kalabiliyorsunuz.
                                                                                                                            
         Göz bunları görmüyor ama sâniyenin 3 binde biri gibi bir zaman aralığında bu görüntü şuur-altına ulaşıyor, orada depolanıyor. Bu gizli mesajlar sâyesinde, o reklâmı, diziyi, filmi ya da herhangi bir resmi hazırlayan kişi/ yapımcı/ yönetmen kendi hedefine, niyetine ve ideolojisine göre vermek istediği mesajı “25inci Kare”lerle şuuraltına göndermiş oluyor. İşte 25. karenin ve subliminal reklamların temel mantığı budur! Hedefteki kitlenin şuurlu tercih hakkını gaspederek, onları gizlice zehirlemek! . Psikolog ve psikanilistlerin insanla ilgili uyguladıkları, gözlemledikleri ve deneylerle ortaya koydukları bilgi ve bulgulardan yola çıkarak “İnsanı nasıl etkileyebiliriz” sorusuna cevap aradılar. İlk başta ticarî hedefler ve büyük şirketlerin mallarını halka pazarlamanın bir yolu olarak gördüler bu şuur-altı telkinleri. Daha sonra ise bu taktiği öğrenen her kişi ve her yapımcı kendi niyet, inanç ve ideolojisine göre vermek istediği mesajları bu yolla insanlara zerk etmeye başladılar.
         İşte o gün bugündür uygulanan 25inci kareler sâdece bir insanı ya da bir topluluğu değil ; bütün insanlığı tehdit edegelmektedir.
Bir grup psikolog ve yazar bu konunun gündeme geldiği ilk yıllarda bu yöntemin uydurma ve efsâne olduğunu ve insanları etkilemeyeceğini söylediler. Ancak, beyin dalgalarını ölçen teknolojilerin gelişmesi ile gizli-mesaj içeren reklama beynin daha farklı ve fazla tepki verdiği gözlemlendikten sonra, bu yöntemin etkisi ispatlanmış oldu.
 
         İşin en ilginç tarafı ise bu konuyu gündeme taşıyan, kitap, tez ve âile eğitim seminerlerinin yok denecek kadar az olmasıdır. Yıllardır uygulanan böyle ciddî ve hayatî bir konunun nasıl olup da bütün bir insanlık tarafından henüz bu şekilde yeni-yeni öğreniliyor olması düşündürücü olsa gerek.
Televizyon karşısında uyuyan/uyutulan bir çağda yaşıyoruz!
 
 
            Şuur-altı teknolojisi maalesef çizgi filmlerde, şarkılarda, reklam panolarında, filmlerde yasal olmayan bir şekilde kullanılıyor. Çocuklara sevgiyi kardeşliği öğütleyen masum zannettiğimiz çizgi filmlerin arasına pornografik resimler, şiddet unsuru içeren görüntüler bu teknolojiyle saklanıyor. Çocuğumuz fark etmeden o görüntüleri beynine konuk ediyor ve şahsiyetinin oluştuğu o en ciddî yaş dilimde (sıfır-yedi yaş arası) bu görüntüler içeride şuur-altında hapsoluyor.
 
 
Niçin bu film?
         Bir kere adına bakarak bunun bir dövüş filmi olduğunu zannetmeyin.
“Gün gelir sâhip olduklarınız, size sâhip olmaya başlar!” sloganı ile modern insanın tüketim merkezli hayat tarzını sorgulayan bir filmdir döğüş kulübü.
Edward Norton ve Brad Pitt’in başrollerini paylaştığı ve David Fincher’in yönettiği bu film, 2000 yılında Empire Ödülü (İngiltere), 2001’de En iyi DVD, en iyi DVD anlatımı, en iyi DVD özel içerikleri ödülünü almış ve 2005 yılında Total Film magazin ödüllerinde (UK) “Dünyanın bu güne kadar gelmiş geçmiş en iyi film ödülü” ne lâyık görülmüştür.
 
Gerçekten çok etkileyici bir filmdir. Moderniteye karşı çıkarak :
“Gün gelir sâhip olduklarınız, size sâhip olmaya başlar”
“Her şeyi kontrol etmeyi bırak ve rahat ol…”
“Nefret ettiğiniz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyorsunuz.”
“Seyrettiğiniz reklâmlar yüzünden araba ve kıyafet değiştiriyorsunuz.”
“Sizler paranız kadar iyisiniz.”
“Siz işiniz değilsiniz…”
“Bindiğiniz araba değilsiniz..”
“Kredi kartlarınızın limiti değilsiniz” diyordu.
 
         Şimdi, “Dünyanın bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi film ödülü”ne lâyık görülen bu filmdeki 25inci kareleri yakalayabilmek ve filmdeki her sâniyeyi kare-kare izleyebilmek için önce :
 
1.Filmi bilgisayarınıza kaydedin.
2.Media player ile izlerken film sahnelerini 1/16 “Slow / yavaş” izleme modunda.
3.“klcodec” ile izlerken alttaki ok işaretlerinden “Decrease Speed”e üç kez tıklayıp filmi en yavaş haline getirmeniz gerekmektedir. Böylece her sâniyeyi yaklaşık 5 saniyede izleyecek ve her kareyi tek-tek yakalayabileceksini z.
 
SONUÇ:
1.Araştırmalarımızın sonucunda filmin yönetmeninin (sexomaniac) olduğunu bulduk.
2.Filmin (bizim yakalayabildiğimiz) 26 farklı yerinde 25inci kareler kullanılmış.
3.25inci Kare tekniği ile elinde sigara olan Brat Pitt resmi filmin çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir.
4.Yönetmen filmin 2 farklı yerinde 25inci kare tekniği ile erkek cinsel organını yerleştirmiş.
5.Yine filmin 2 yerinde Çocuk Pornosu şuur-altına yerleştirilmiş.
6.Unutmayın 25. karelerin yer aldığı her film gibi bu filmde de normal seyrinde görülmesi gerekenlerin dışında hiçbir şey görülmüyor. Aslında çok şey görülüyor ancak hiç kimse ne gördüğünü bilmiyor.
7.Uyanmayanlar ve hâlâ 25. karenin varlığına ihtimal vermeyenler, denesin ve görsün diye filmdeki en can alıcı karelerin sadece bir kısmının dakika ve saniyelerini aşağıya sırasıyla yazıyoruz. İsteyen filmdeki tespit ettiğimiz bu dakika ve saniyelerde filmi durdurup kare-kare izleyebilir.
 
 
 
 
 
06:02= elinde sigara olan Brat Pitt resmi,
31:07 = cinsel öğeler erkek cinsel organı,
31:14 = cinsel öğeler,
46:41 =cinsel öğeler,
49:09 = cinsel öğeler,
50:42 ile 50:52 = çocuk pornosu mesajları…
02:10:39= Film bitiyor binalar yıkılıyor ve yine erkek cinsel organı filmin finali olarak 25. karede yer alıyor.
 
 
            Yukarıda tespit edilen bir gerçeği alıntı yaparak sizlerle paylaşma gereği duydum Açık açık teknolojinin nasıl canavarca emeller için kullanılacağı , kimlerin kazançlı kimlerin karlı çıkacağı , bu etkili vahşi mesajların genelde hangi toplum ,coğrafya ve milletler üzerinde oynandığını artık sizler test edin düşünün.
 
            Bu ön bilgi ile sizlere veda ederken gelecek yazılarımda dijital rüzgarların görülen ve görülmeyen etkilerinden inşallah bahsetmeye çalışacağız .
 
Esen Kalınız.
 
Akay BABAHAN  
Editör: TE Bilişim