Berlin Teknik Ünversitesi’nde görev yapan bir grup mühendis tarafından geliştirilen ve sürücünün beyin sinyallerini analiz eden bu yepyeni teknoloji, çok kısa bir sürede sürücüyü uyararak kazaların önüne geçmeyi hedefliyor. Yeni geliştirilen bu sistemi seri üretim otomobillerde görmek için ise 5 yıl beklememiz gerekiyor.
Otomobil üreticileri, tasarım ve kullanım özellikleri ile otomobil ruhunu en iyi şekilde yansıtmaya çalışarak birbirleri ile mücadele ederken; geliştirdikleri teknolojilerle bu yarışta en iyi olmak için mücadele ediyorlar. İnsan hayatını korumak için ürettikleri otomobillere, milyonlarca dolarlık yatırımların sonucunda geliştirdikleri güvenlik sistemlerini kullanan üreticiler, artık kazaların da önüne geçmeyi hedefliyor. Ancak bunun için uğraşanların sadece üreticiler olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü üniversitelerdeki mühendisler de insan hayatını korumak için elini taşın altına sokuyorlar. Son dönemde, özellikle Japon üreticiler, ter analizi, kan basıncı ve göz kontrolüyle otomobillerin güvenliğini arttırma yoluna giderek, önümüzdeki yıllarda kaza oranını azaltmayı planlarken; geçtiğimiz haftalarda Alman mühendislerin önemli bir araştırma içinde oldukları bilgisi geldi. Otomotiv firmaları tarafından geliştirilen kan, ter ve göz analizlerinden sonra Almanların üzerinde çalıştığı beyin sinyallerini okuyan sistemler de önümüzdeki 5 yıl içinde otomobillerde kullanılmaya başlanacak.
JEL SÜRMEDEN BEYNİ OKUYOR
Berlin Teknik Ünversitesi’nde görev yapan mühendislerin geliştirdiği bu sistem, beyinin yüksek hızda çalıştığı zamanlarda azalan konsantrasyonu, aracın konsoluna yerleştirilen bir sensör ile beyin sinyallerini analiz ediyor. Elde edilen verilere göre sürücüyü uyaran bu teknoloji sayesinde sürücünün gerekli müdahaleyi yapması için daha erken davranması sağlanıyor. Sürücünün 100 milisaniyede tepki vermesini sağlayan bu sistem, saatte 100 km/s hızla seyreden sürücüyü güncel sistemlere göre daha çabuk uyardığı için frene basma süresini daha da kısaltarak yaklaşık 3 metre erken durmayı sağlıyor. Bu da aracın bir yayaya veya başka bir araca çarpmasını önlemek için yeterli bir mesafe olarak dikkat çekiyor. Daha önceki denemelerinde sürücülerin beyin aktivitelerini ölçmek için ’Elektroansefalogram’ adı verilen bir aleti kullanan mühendisler, bu sayede aldıkları sinyallerle belirli kasların hareketlerini izleyebiliyorlardı. Ancak bilimsel araştırmalarda kullanılan ve yapışkan jellerle kişinin kafatasına yerleştirilen elektrotların günlük hayatta kullanılması mümkün olmadığından, mühendisler tarafından geliştirilen ve kablosuz olarak beyin sinyallerini analiz eden bir cihaz aracın ön konsoluna yerleştirilmiş. İlk testlerinde bu yolla sürücünün beyninden gelen sinyalleri analiz etmelerinin; dışardan gelen ses sinyalleri nedeniyle yaklaşık 100 saatlerini aldığını söylüyen araştırmacılar; yeni geliştirdikleri sistem sayesinde daha keskin bilgi analizi sağlayarak dış mekan seslerinden kurtulmayı başarmışlar. Böylece 100 saatlik süre de 20 dakikaya indirgenmiş.
12 erkek ve 5 bayan mühendisten oluşan bir ekip tarafından yürütülen araştırmada geliştirilen bu sistem, 5 gönüllü bayan sürücü üzerinde deneniyor. Almanya’da trafiğin en sakin olduğu zamanlarda gerçekleştirilen testlerde sürücülerin üç önemli emri yerine getirmeleri isteniyor. Bu üç noktadan ilkini sürüş esnasında beyinin sürekli olarak çalıştırılarak daha detaylı bilgiye ulaşılması oluşturuyor. İkinci olarak ise her 7.5 saniyede bir sürücülerden, direksiyonun sağında ve solunda bulunan düğmelere basmaları gerekiyor. Sonuncu ve belki de en ilginç görev ise mühendisler tarafından verilen ve 800 ile 900 arasında yer alan bir sayıdan 2 dakika boyunca 27’şer geri saydıktan sonra aracın içine verilen 2 sesten birine konsantre olmak... Okurken çok zor bir görev gibi gelse de aslında araç kullanırken telefonla konuşanlar ya da navigasyon sistemi ile uğraşanlar beyine yapabileceğinden çok görev yükleyerek gönüllülerin yaptıkları kadar zor bir işlemi yerine getiriyorlar. Yurtdışındaki birçok üniversitenin de büyük destek verdiği bu araştırma, otomobil güvenliği açısından gerçekten büyük bir öneme sahip. İngiliz bilimadamları ise bu araştırmayı başarılı bulsalar da, böyle bir teknolojinin seri üretime geçmesi için en az 10 seneye ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.
Müşteriler otolarını artık sanal ortamda da test edecek
Gelişen teknoloji ile otomobillerin tasarımı bir yana; sesinden direksiyon hassasiyetine kadar gerçeklik hissini yansıtabilen birçok simülatör, oyun konsolları veya bilgisayar yardımıyla, rüya otomobilleri dünyanın istedikleri pistinde test etme imkanı tanıyor. İşte bu düşünceden yola çıkarak, ’Kişisel Oyun Similatörü’nü yaratan Cengiz Cennetoğlu, artık otomobil firmalarının da bu sanal dünyaya büyük önem verdiğini söylüyor. Audi, BMW, Mercedes ve Volkswagen gibi firmaların bu konuya büyük bir hassasiyetle yaklaştığını belirten Cennetoğlu, otomobil firmalarının, müşterilerin showroom’da daha fazla vakit geçirmesi için bu tip bir uygulamaya gittiğinin altını çiziyor. Cennetoğlu, kurucusu olduğu "X-Wishes Racing" firmasının, evinde bilgisayar oyununu direksiyon ve pedallardan oluşan kontrol sistemini kullanarak oynarken doğduğunu söylüyor. Simülatör konusunda tecrübeli firmaları inceleyerek uzun bir Ar-Ge dönemi geçirdiğini belirten Cennetoğlu, tasarımı tamamen kendisi tarafından gerçekleştirilen ilk simülatörün geçtiğimiz yıl Mart ayında satışa sunulduğunu ve bugüne kadar 200’ü Avrupa olmak üzere toplamda 500 adetlik satış gerçekleştirmiş. Firmanın 2008 yılı hedefi ise 1000 adet simülatörü otomobilseverlerle buluşturmak. Yurtdışındaki rakiplerine oranla daha uygun bir fiyata sahip olduklarına da değinen Cennetoğlu, kısa bir süre sonra Amerika’ya da satış yaparak hedeflerini büyütmeyi planlıyor.
Bu tip simülasyon sistemlerine olan talebin hızla arttığını gören otomotiv firmaları da kendi modellerine özel geliştirdikleri simülasyon sistemleri ile araç almak üzere showrooma gelen müşterilerine istedikleri pistte aracı test etme imkanını tanıyor. Doğuş Otomotiv’in showroom’a gelen müşterilere bu zevki tattırmak için simülatör arayışına girdiğini ve şans eseri kendi firmasına rastladıklarına da değinen Cennetoğlu, ortaklığın bu şekilde doğduğunu söylüyor. Eğer odanızda, dünyanın herhangi bir pistinde ve istediğiniz otomobille yarışmak istiyorsanız 8-10 bin YTL’yi gözden çıkarmanız gerekiyor.
 
 
Editör: TE Bilişim