Suriye’nin eski Başbakanı Muhammet Naci Otri, Yahya Kemal’in “Bizim musikimizin öz piri” diye takdim ettiği büyük Türk bestecisi Itri’nin torunudur..
Otri, yıllar önceki görüşmemizde sanki bugünü anlatır gibiydi:
“Biz uluslararası ilişkilerde mantığın gücü ile gücün mantığı arasında bir ikilem yaşıyoruz.
Mantığın gücü diyalogu merkeze alır. Gücün mantığı ise hegemonyayı hedeflemekte, diyalogu ortadan kaldırmaktadır.
ABD gücün mantığını temsil ediyor ve bölgemizde çok önemli sorunlar yaratıyor. Bir Amerikalı yetkiliyle yaşadığım tecrübeyi anlatayım. Yazışıyoruz; adam özellikle ‘You must’ tabirini kullanıyor. Yani bunu yapmaya mecbursunuz diyor. Bu dil bizce kabul edilemezdir dedim ve bana vereceği risalesini Dışişleri Bakanlığı kanalı ile ulaştırmasını
istedim.
Bizim gibi toplumlar böyle bir dili asla kabul edemez ve böyle bir dille asla bir araya gelemez.
Soruyorlar, ‘dünya bizden niçin korkuyor?’ diye! Cevap ABD’nin yıkım politikaları ile ilgilidir. Irak’ta bir insanlık dramı yaşanıyor. Irak’a kitle imha silahları yalanı ile girdiler. Bunun yalan olduğu anlaşıldı. Sonra da ‘Irak’ı demokratikleştirmek için işgal ettik’ dediler.
ABD’nin Suriye eksenli politikası Suriye’yi tecrit etmektir. Bunun gerekçesi, Suriye’nin ilkeli, vatansever ve ulusal değerlerine sahip bir ülke olmasıdır.
Suriye izole yaşıyor diyorlar. Doğrusu, kendileri bir izolasyon içindedir. Suriye, çok farklı devletlerle çok güçlü ilişkiler kurmuştur. AB üyesi ülkeler de dahil.”

***

Gücün mantığına karşı küresel çapta ne yapılabileceğini sorduğumda Otri şöyle demişti:
 “Açık ve samimi konuşalım. Halklar hata yapmaz, hükümetler yapar. Halklarımız hegemonyaya hayır diyor, hükümetlerimiz halkın sesine kulak vermelidir. En büyük sorun halkların hayır dediğine hükümetlerin evet demesidir.
Burada hür basının rolü önemlidir. Satılmış basın, halkın duyarlılığını taşımaz. Yeni sorunlara sebep olur. Okyanusların ötesinden gelerek çocuklarımızın hangi eğitimi alacağını, Kur’an’ı nasıl okuyacağını bize öğretmeye çalışıyorlar. Bizim bunlardan öğreneceğimiz hiçbir şey yoktur. Bu insanların tarihi bile yoktur.
Küreselleşme fos bir sözcükten ibarettir. Küreselleşme adı altında dünyanın küçüldüğünden bahsediyorlar Güdülen amaç bizi ulusal kimliklerimizden mahrum bırakmaktır.
Barışı seven, ulusal egemenlikten yana, istikrarı arzu eden güçlerin bir araya gelerek buna karşı gelmeleri mümkündür.
Chavez Suriye’yi ziyaret etti. Onu sevmezler. Çünkü hayır dedi. Chavez’den sonra Güney Amerika’da onun gibi düşünenler iktidara geldi. Hayır diyen devletlere, güçlere ihtiyacımız var. Alternatif oluşturabilmek için.
Devlet Başkanımız Beşşar Esad söz etti. Uluslararası kararlar ABD’nin hegemonyası altındadır. Biz ulusal kararı mı uygulayacağız, uluslararası kararı mı?
İsrail’e bakalım. Uluslararası kararları elinin tersi ile itmiştir, ulusal kararını uygulamıştır. BM’nin bünyesel bir değişikliğe ihtiyacı vardır. ABD hegemonyasındadır. BM’yi kullanamadıkları durumda da G-8 gibi kurumları kullanıyorlar.
Bu mutfakta pişen yemeği uluslararası toplumun kararı gibi gösteren bir mantık..
Müslüman Kardeşler Örgütü, Suriye üzerinde her türlü terörü uyguladı. Ondan sonra ‘biz terörizme karşı savaşıyoruz’ diye naralar atıyorlar. Bugün devlet terörünü ABD ve İsrail uygulamıyor mu?
Bugün ABD’nin bu yaklaşımlarına karşı Bağlantısızlar hareketi gelişiyor.”

***

Suriye Başbakanı Otri, Ekrem Kızıltaş’ın “İslam Birliği ihtimali görüyor musunuz?” sorusuna da “Bizde bir söz var; din Allah’ın, vatan hepimizindir. Suriye, çok farklı mezhep ve taifenin bir arada yaşadığı bir ülkedir. Biz böyle bir birliği Suriye ve Türkiye’nin adım atmasına bağlı görüyoruz.
Yahudiler, Siyonizmi reddederse bu coğrafyada barış içinde yaşayabilir. Ama bugün İsrail Parlamentosunda ‘Senin vatanın Nil’den Fırat’a kadardır’ diye yazar. Bu topraklar içinde Suriye de var, Türkiye’nin bir parçası da var. Sürekli duyarlı olmamız gerekiyor” diye cevaplamıştı.