Basında yer alan bir habere göre, İstihbarat ve güvenlik birimleri, Başbakanlık’a bir rapor sunmuşlar.  Bu rapora göre Amerika, Rusya ve İran gizlice bir araya gelip yeni Suriye Anayasası’nda, Akdeniz’e açılacak olan bir  “ Kürt özerk bölgesi” kurma konusunda anlaşmışlar. Üstelik bu bölge sadece Suriye toprağı ile sınırlı kalmayacakmış; Türkiye’den de toprak alınacakmış!

Şimdi şöyle bir geriye doğru gidelim;

Rusya’nın Ortadoğu’da görünmesi, İran’ın ve Suriye Esad rejiminin Rusya’ya destek vermesi; Türkiye’ nin Rus uçağını düşürmesi (!); Türkiye ile Rusya’nın arasının açılması; Rusya’nın hem ekonomik hem de askeri tehditleri; Türkiye’ nin uzunca bir süre Suriye hava sahasına girememesi…

Aynı dönemlerde PKK terör örgütünün, Türkiye’nin Güneydoğusu’nda bazı ilçe ve mahalleler de özerklik ilan etmesi; Güvenlik birimlerinin aylar süren hendek savaşları; arka arkaya verilen şehitler; harabeye dönen bölgeler…

15 Temmuz FETÖ darbe girişimi; Türk Ordusu’nun hallaç pamuğu gibi atılması; Harp okullarının, Askeri Liselerin tasfiyesi; Genel Kurmay Başkanı’nın işlevsizleştirilerek Milli Savunma Bakanı’na bağlanması; yine askerî kurum ve kuruluşların aynı şekilde Savunma Bakanlığı bünyesine verilmesi… Kamu kurum ve kuruluşlarından binlerce asker, polis, öğretmen, eğitim görevlisi ve benzeri kişilerin atılması ya da tutuklanması...

Rusya ile aramızın düzelmesi; Batı’ya, “Şanghay İşbirliği Örgütü” ne girebiliriz tehdidi; Fırat Kalkanı Operasyonu ile Suriye’ye girmemiz; ABD’ nin ve Rusya’ nın bu operasyona göz yumması, ABD’ nin IŞİD ile yaptığı sözde mücadeleyi bırakması; PYD’ yi destekleyip, askeri eğitimler vermesi; PYD’ yi müttefiki ilan etmesi…

Veeee…. Birdenbire MHP genel Başkanı Devlet Bahçeli’ nin, başından beri karşı çıktığı AKP’ nin başkanlık dayatmasına boyun eğip, sonuna kadar destek vermesi; Türkiye’ nin “başkanlık” oylaması için referanduma gitme kararının TBMM’ den jet hızıyla çıkması…

Tüm bu yaşananların ışığında şöyle bir düşünelim… ABD, Rusya ile anlaşmamış olsaydı;

Rusya’nın Ortadoğu’ya girmesine izin verir miydi?

Türkiye’ nin Suriye’ye girmesine izin verir miydi?
 
Bir de şöyle soralım;

Devlet Bahçeli ne oldu da birden bire çark etti…

Türkiye’ de Cumhuriyet rejiminin oylanması neyin planı?

Referandum’da eğer “Evet!” çıkarsa, bu sonuç kimin ya da kimlerin işine yarayacak?

***
Yıllardır yazarız; Ortadoğu’da, Türkiye’de dâhil olmak üzere ülkelerin sınırlarının değiştirilerek, burada bir “Kürdistan devleti” ya da “Kürdistan özerk bölgesi” inşa edilmesi projesi bir ABD ürünüdür. “Kürdistan” dedikleri ise aslında “büyük İsrail” projesinin bir parçasıdır. Seçilmeden önce ne vaadetmişti ABD’ nin çiçeği burnunda Başkanı Donald Trump?  “Başkan seçilirsem Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağım”

ABD ve Rusya’nın Ortadoğu’da çıkarları vardır ve pastanın paylaşımı konusunda anlaştıkları ortadadır. Son yıllar da özellikle de 2010 referandumundan sonra Türkiye ve Suriye’de yaşadıklarımızı, tüm bu yaşananlarla birlikte değerlendirecek olursak;

Türkiye’ nin toprak bütünlüğü ciddi bir bölünme tehdidi altındadır.

Çözüm, Cumhuriyet Rejimini değiştirip, başkanlık sistemini getirmekte değil; Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği Cumhuriyet çizgilerine geri dönüp, birbirimize sıkı sıkıya sarılmakta yatmaktadır. Olası bir başkanlık sisteminin, ABD’ nin çıkarına uygun olabileceği ihtimalini gözardı etmememiz gerekmektedir.

Referandum’da “HAYIR!” demek, aynı zamanda da ABD ve Rusya’nın planlarını boşa çıkartmak anlamına gelecektir.

HAYIR!

Türkiye’ nin üzerinde plan kurulmasına asla izin veremeyiz!