Böyle saçma bir soru olur mu? Allah’ı herkes sever! değil mi?
 
Bu soruyu bana sorarsanız, benim vereceğim cevap çoğunuzun hoşuna gitmeyen bir cevap olacaktır. Bu yüzden yazının tamamını bile okumayacaksınız ama doğruyu söylemeden de edemiyeceğim.
 
Evet; ben insanların Allah’ı sevdiğine inanmıyorum, çünkü Allah’ı seven kişilere örnek Kur’an da Peygamber Efendimiz (SAV) in ashabı olarak örnek gösterilmiş. Ben de soruyorum siz sahabe gibi insanlara sevgi dolu ve Allah’ın dostu yani veli kullarından değilseniz, nasıl bir sevgi bu?
 
Peygamberimiz insanlardan birşey istiyor; uğruna ölürüm diyorsunuz ama istediğini yapmıyorsunuz. Ben bundan şunu anlıyorum siz sevdiğini söylüyorsunuz ama söylediğinden şüpheniz var onun davetine icabet etmiyorsunuz. Bence sevginiz koca bir yalan.
 
Peygamber Efendimiz (SAV) Allah’ın emir ile bakın ne söylüyor? 
 
KASAS-87:Ve lâ yasuddunneke an âyâtillâhi ba’de iz unzılet ileyke ved’u ilâ rabbike ve lâ tekûnenne minel muşrikîn (muşrikîne). Ve Sana indirildikten sonra, Allah’ın âyetlerinden sakın seni alıkoymasınlar. VE RABBINE DAVET ET (Allah’a ulaşmaya çağır). Ve sakın müşriklerden olma!   
 
E ne oldu; kimbilir bu âyet’e böyle değil şöyle diye neler uyduracaklar var ama; hiç lafı eveleyip gevelemeye gerek yok cevabı Allah veriyor.
 
AHKÂF-31: Yâ kavmenâ ecîbû dâiyallâhi ve âminû bihî yagfir lekum min zunûbikum ve yucirkum min azâbin elîm(elîmin).
Ey kavmimiz! Allah’ın davetçisine icabet edin. Ve O’na îmân edin ki, sizin günahlarınızı bağışlasın ve mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve sizi elîm azaptan korusun.
Peygamber Efendimiz (SAV) bizi Rabbimize davet etmişti; insanların böyle davete icabet etme gibi bir niyeti de yok. E nasıl bir sevgi bu, şüpheniz mi varda davete icabet etmiyorsunuz? İcabet etmediğiniz kesin, Allah ne diyor bakalım.
AHKÂF-32:Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn (mubînin). Ve Allah’ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.
Peygamber Efendimiz (SAV)in davetine icabet etmeyen Allah’ı aciz bırakamaz diyor. Demek ki insanlar davete icabet etmeyenler. Allah’ın kendilerine bir faydası olmayacağı bir düşünce ve davranış içinde oldukları ifade edilmiş.
 
Davete icabet eden kişi Peygamber Efendimiz (SAV) tabi olmuş ve Allah’ı sevdiğini ispatlamış, Allah da onu sevdiğini söylüyor.  
 
ÂLİ İMRÂN-31: Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun). De ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve Allah "Gafur"dur, "Rahîm"dir.”
 
Ahkâf -31. Ayet ile Âli İmrân-31. Ayetlerinde Allah, günahların affedilmesi sözü verilmiş. Demek ki Allah’ı sevmiş olsanız ve Allah’ın sevgisini kazanmış olsanız bütün günahlarınızın af olacağı, yetmez günahlarınız sevaba çevrilecek. Demekki böyle bir beklentiniz de yok.
 
Çevrenize bir bakın; sizi etkileyen bütün olaylar Allah’ın izni ve takdiri ile oluyorken, bu olayların içinde ne kadar çaresiz kalıyoruz. Allah bu imtihanları ben yapıyorum benim heran kontrolüm altındasınız ve bensiz birşey yapamazsınız demiyor mu?
 
BAKARA-155:Ve le nebluvennekum bi şey’in minel havfi vel cûi ve naksın minel emvâli vel enfusi ves semerât(semerâti), ve beşşiris sâbirîn(sâbirîne).Ve sizi mutlaka korku ve açlıktan ve mal, can ve ürün eksikliğinden imtihan ederiz. Ve sabredenleri müjdele.
 
Demek ki nefsimizi rahatsız eden yaşadığımız ve yaşayacağımız bütün olaylarda Allah’dan geldiğini idrak ederek sabretmemizi istiyor. E sabredersek ne olacak diyorsunuz da ne mi olacak? Allah’ın veli kullarından olmanız için ilk adım, müjdelenmeniz için bir imkan ama idrak ederseniz.
 
Bakın Allah müjdeyi kimlere veriyor;
YÛNUS-61:E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne). Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?
YÛNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
Amenu olmak Allah mülaki olmayı (Allah’a ulaşmayı) dileyenler için geçerlidir.
YÛNUS-64:Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhirah(âhirati), lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).ONLARA, DÜNYA HAYATıNDA VE AHIRETTE MÜJDELER (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.
Evet, Amenu olmak Allah mülaki olmayı (Allah’a ulaşmayı) dileyenler için geçerlidir.
HÛD-29:Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn (techelûne).Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum. Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah’a aittir. Ve BEN ÂMENÛ OLANLARI (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) TARDEDECEK (uzaklaştıracak, kovacak) DEĞİLİM. MUHAKKAK KI ONLAR, RAB’LERINE MÜLÂKI OLACAKLAR (ulaşacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.
 
Demek ki davete icabet, Allah’ın içinize üflediği, emanet olarak verdiği kendisine ait ruhumuzu, sahibi olan Allah’a ulaştırmayı dilememiz ve Allah’a mülâki olmayı dilememiz lazım ki Allah’a olan sevgimizi ispat edelim Allah da bizi sevsin.
 
Bunu herkez nereden bilecek bu dünya o kadar insan bunu duymadan, bilmeden cehenneme mi gidecek diyebiliriz. Ama Allah’ın adaletini unutmayalım. Mutlaka Allah’a davet herkese ulaşır.  
MULK-8: Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun). (Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: “Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi?” diye sordu.
MULK-9:Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr (kebîrin).Onlar (cehenneme atılanlar) dediler ki: “Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.”
Çok biliyorlar ya kendilerine hakikat ile gelenlere değer verilmez.  Bu güne kadar hangi Allah dostuna bu insanlar rahat vermiş ki.
MULK-10:Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).Ve: “Eğer biz işitmiş veya akıl etmiş olsaydık, alevli ateş halkı arasında olmazdık.” dediler.
İşte size Allah’a davet eden biri mutlaka olacak (en azından bu yazıyı okuyunca duydunuz). Eğer bu yazımı sonuna kadar okuduysanız mutlaka Allah’a davet edildiniz ve bu yazı size hatırlatılacaktır.
 
Yok ya Allah’a ulaşma diye birşey yoktur demek ayeti inkardır ve küfürdür.  Hiçbir zaman Allah’ın sevgisini de kazanamayacaktır ‘‘E sonrada ben Rabbimi çok seviyorum şartları eksiksiz yerine getiriyorum’’ demeniz sizi Allah’a karşı yalancı kılar.   
 
YÛNUS-64Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yeteârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn (muhtedîne).Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel
Allah’a ulaştıramadılar).
 
Mutlu olamazsınız hüsrandasınızdır çünkü. Hidayete de eremeyeceğinize göre, dâlalette yaşayacak akıbetiniz hiçde hoş olmayacak.
 
Hani Allah’ı seviyordunuz; hani Peygamber Efendimiz (SAV)in yolunda ölürdünüz. Size Allah’a davet ediyor, davete icabet etsiniz yolunda olacaksınız da, sevgi yalan olunca sözlerde yalan oluyor.
 
Unutmayın Allah’ın sevgisi bambaşka birşeydir. Pencerenizi açıp dünyaya ben çok mutluyum diye haykırmak gelir içinizden.
 
ALLAH’IN DA SİZİ SEVMESİNİ İSTEMEZ MİYDİNİZ!