“Her kim o rasüle itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Her kimde yüz çevirirseniz seni onlara bekçi olarak göndermedik.”  Nisa 4/80
“Ey iman edenler! Allah'a ve resulüne itaat edin. İşitip durduğunuz halde ondan yüzünüzü çevirmeyin.İşitmedikleri hâlde, “işittik” diyenler gibi de olmayın.”  Enfal 8/20-21
Allah Rasulü’ne itaatı nasıl anlamalıyız ve Allah Rasulü’nü nasıl örnek almalıyız? Bazıları Allah Rasulü ne yaptıysa biz de onu yapmalıyız şeklinde anlıyorlar. Bu doğru değil.
a- Rasülülah’ın bizim gibi bir kul olarak yapmak zorunda olduğu tavır ve davranışları var.
“Onları yiyecek yemez bir ceset yapmamıştık, ebedi de değillerdi.”  Enbiya 21/8 
“Senden önce gönderdiğimiz rasüller de mutlaka yemek yiyorlar, sokaklarda yürüyorlardı. Biz sizi birbiriniz için imtihan aracı yaptık. Sabrediyor musunuz? Rabbin her şeyi görmektedir.”  Furkan 25/20
“Ve yine deki :”Bende sizin gibi bir insanım...’  Kehf 18/110
Bu yönüyle nebiler (A.S.),orada yetişen yiyecek ve içeceklerle gıdalanacak, oranın özelliklerine göre giyinecektir. Bu diğer insanlar gibi Allah Rasülü’nün de uyması gereken bir zorunluluktur. Çünkü nebi/rasül bir melek değildir.
De ki, yeryüzünde yerleşip dolaşanlar melek olsaydı, biz de onlara gökten rasül olarak bir melek gönderirdik.”  İsra 17/95
Burada Allah Rasülü’nün din olarak bildirdiği ölçü haram-helâl sınırlarıdır. Allah Rasülü Niğde’de yaşasaydı, Niğde’deki gıdalarla beslenecek, sıcak ve soğuğa karşı bizim gibi kendini koruyacaktı. Buradaki ölçü yeme, içme, yöresel kıyafetlerden ziyade, haram- helâl sınırları anlamındadır. Çünkü Kur’an; Arabistanlı Türkiyeli, Amerikalı...v.b. tüm insanlara hitap etmektedir. Bir yörenin yöresel özelliklerini başkasına dayatmaz. Zaten böyle bir durum, Kur’an’ın evrenselliği ve son din oluşu özelliğiyle çelişir.
b- Rasülüllah'ın kendini ilgilendiren özellikleri var.
Bu konuda şunları örnek gösterebiliriz: Gece namazı “Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.”  İsrâ 17/79.
Hz. Muhammet Mustafa (S.A.V), nübüvvetle müjdelendikten sonra, zaman içersinde henüz konuyla ilgili vahiy olmayan bazı konularla ilgili sorularla karşılaşmıştır. Soruların özelliğine göre; ya kendi görüşüyle çözüm üretmiş (Tahrim 66/1, Abese 80/1-12), ya konunun özelliğine göre istişare etmiş (Bedir savaşında askerlerin yerleşim yeri veya esirlerin durumu gibi) ya da toplumun örfüne göre (zıhar konusu; Mücadele 58/1-4 gibi) cevap vermiştir. Konuyla ilgili Allah, Muhammet (A.S)’a vahyederek konuyu açıklığa kavuşturmuştur. Tabir caizse Allah,  nebisinin görüşlerini tashih etmiş doğru olanı açıklamıştır. Bu sadece nebilerle ilgili özel bir durumdur. 
c- Rasülüllah’ın vahye ait yönü (Dini tebliğ ve açıklamaya ait yönü) var.
Bu konuda Rasûlüllah’a tâbi olmak, Allah’a tâbi olmaktır. Çünkü Allah Rasülü bize Allah’ın vahyini ulaştırmakta ve Allah’ın emri üzerine bizi bu vahye davet etmektedir. Allah Rasülü’nün kendisi de bundan sorumludur.
“Çünkü O, arzularına göre konuşmaz. O’nun konuşması kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir.”  Necm 53/3–4.
“Her kim o rasüle itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Her kimde yüz çevirirseniz seni onlara bekçi olarak göndermedik.”  Nisa 4/80
“Allah'a itaat edin, resule itaat edin, sakının. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin: Bizim resulümüze düşen sadece apaçık bir tebliğdir.”  Mâide 5/92
“Biz her ümmet için uygulayacağı bir ibadet yolu verdik. O hâlde, din işinde seninle asla çekişmesinler. Sen Rabbine davet et. Çünkü sen hiç şüphesiz hakka götüren dosdoğru bir yol üzerindesin.”  Hac 22/67
“Allah’a itaat edin, Rasüle itaat edin” de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Rasüle düşen ancak apaçık bir tebliğdir.”   Nur 24/54
“Buna karşılık (dini duyurmaya) sizden hiçbir ücret istemiyorum. Bunun mükâfâtını verecek olan ancak Âlemlerin Rabbi olan Allah’tır.”  Şuarâ 26/108
“Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra rasüle karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.” Nisa 4/115
d- Rasûlüllah’ın bize tavsiyeleri var.
Dinde kolay olanı seçmemiz, günlük hayatımız, ahlâk, nafile ibâdetlerle ilgili tavsiyeleri. Birbirimize ikramda bulunmak, sadaka vermek ( güler yüz göstererek dâhi olsa), selamı yaygınlaştırmak... gibi.
Savaş ÖREN
Kur’an Evi Derneği Başkanı