Başbakan Erdoğan 30 Eylül 2013’de demokratikleşme paketi adını verdiği paketi açıklamıştır. Yerel seçimler yaklaşırken, seçmenden gelebilecek tepkiler ve AKP Meclis Grubu’ndan gelebilecek itirazlar göz önüne alınarak, PKK’ya bu aşamada dar bir alanda taviz verme anlayışı ile hazırlanan pakette adım adım kabul ettirme veya salam stratejisi yaklaşımının benimsendiği anlaşılmaktadır. Keza geleceğin neler getireceği belli olmadığı için Gezi olayları sırasında Başbakanlığın güvenliğini jandarmaya emanet eden AKP Hükümeti, jandarmanın kır polisi yapılması projesi ve benzeri güvenlik sistemi ile ilgili projeleri de askıya almış görünmektedir.
Bu paketin hangi sürecin parçası olduğunu anlamadan yorumlamak, zamandan ve şartlardan bağımsız yorumlamak anlamına gelir. PKK ile 2006’da Oslo’da başlayan görüşmeler önce istihbaratçılar aracılığı ile yapılan görüşmeler, nihayet dönemin Başbakanlık müsteşar yardımcısı Hakan Fidan’ın Başbakan Erdoğan’ı temsilen teröristler ile masaya oturması ile yeni bir aşamaya ulaşmıştır. AKP Hükümeti bu süreçte, Hakan Fidan’ın PKK’lılara Oslo’da tutanaklara geçen açıklamasında ifade ettiği gibi, PKK’lılara ve yandaşlarına çok iyi valiler ve emniyet müdürleri aracılığı ile hoşgörülü davranmış, örgütün üzerine giden yetkililerin hükümete şikayet edilmesini istemiştir. Özetle, ordunun ve polisin elleri bağlanırken, PKK’nın önü açılmıştır.
Nihayet, Ocak 2009’da TRT Şeş’in yayına başlaması ile Oslo görüşmelerinin ilk meyvesini PKK almıştır. Temmuz 2009’da ise PKK ile müzakere süreci başlamıştır. AB’ye Uyum ve PKK açılımı çerçevesinde yapılan yasal ve idari düzenlemeler ve PKK’ya gösterilen hoşgörü ve sağlanan hareket alanı ile PKK’nın taleplerinin küçümsenmeyecek bir bölümü karşılanmıştır. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür.
* Devlet televizyonunda 24 saat Kürtçe yayın yapılmaya başlanmıştır.
* Üniversitelerde Kürtçe bölümler açılmıştır.
* Kürtçe öğrenimi için Kuzey Irak yönetimi ile işbirliği içinde öğretmen yetiştirilmesine başlanmıştır.
* Partilere etnik dillerde propaganda imtiyazı fiilen tanınmıştır.
* Etnik örgütlenmeler ve bölücü propagandalar serbest bırakılmıştır.
* PKK sempatizanı belediyelerin Kürtçe yazışma yapmaya başlamalarının, Kürtçe ilanlar vermelerinin önü açılmıştır.
Pratikte iki dilli hizmete geçmelerinin önü açılmıştır.
* Kürtçe bilme şartı ile kamu görevlisi istihdamına başlanmıştır.
* Merkezden bağımsız, Bölgesel Kalkınma Ajansları kurulmuş ve üniter devlet yapısına ağır bir darbe indirilmiştir.
* Üniter devlet yapısını zayıflatan ve idari federasyonun alt yapısını kuran Büyükşehir Belediyeler Kanunu bütün itirazlara rağmen kabul edilmiştir.
* KCK’nın açlık grevine teslim olunmuş ve mahkemelerde ana dilde savunma hakkı verilmiştir.
* Atatürk döneminde bölücülüğün liderleri olan isimlerin heykeli dikilmiş veya kutsanmaya başlanmışlardır.
* İngiliz ordusu ile işbirliği yaparak Erzurum Kongresi’ni basma teşebbüsü içine giren bir işbirlikçinin ismi halk kütüphanesine verilmiştir.
* Ayrımcılıkta Mücadele ve Eşitlik Komisyonu kurulması, kamuda etnik ayrımcılığa son verileceği iddiası gündeme taşınmıştır.
* Anadolu Ajansı, Kürtçe yayına başlamıştır.
* Abdullah Öcalan’ın siyasal bir figür haline gelmesi ve TİME dergisine göre dünyadaki en etkin 100 kişiden birisi olmasını sağlayan siyasal ortam sağlanmıştır.
* PKK’nın meşrulaşmasının önü açılmıştır.
* PKK’nın paralel devlet oluşturma çabaları durdurulmamış, örgütün vergi adı altında haraç toplaması, yargı süreci işletmesi, “polis” ve “jandarma” gücü oluşturması seyredilmiştir.
NOT: Artık her perşembe saat 21.30’da Artı1 TV’de ‘Siyaset Üçgeni’ programında Gülay Göktürk ve Fikri Sağlar ile birlikte olacağım.