Dünyanın her yerinde milletler, ülkelerinin kurucu önderlerine karşı saygı gösterirler.  Onları hem kendileri unutmamak hem de genç nesillere hatırlatmak için sokaklara anıtlarını diker, abidelerini yapar ve hatıralarını muhafaza ederler. Toplumların, istiklal ve istikballerini sağlayan kahramanlarına gösterdikleri saygı aslında kendi geleceklerine olan güvenin de ölçüsüdür. 
Mustafa Kemal Atatürk ve onun aziz hatırasına gösterilen saygı, her şey bir yana Türk milletinin bağımsızlık, özgürlük ve egemenlik iradesinin ölçüsüdür. Atatürk, Türk milletinin istiklal ve istikbal davasında  “Ya istiklâl ya ölüm”  diyen iradenin adıdır. Bu yönü itibarıyla Atatürk, Türk milleti için her şeyin ötesinde bir ontolojik (yani var olma ile ilgili) sorundur.
İşte Atatürk’ün kurduğu böyle bir cumhuriyette Milli Eğitim Bakanlığı da yapmış olan bir zat şunları söylüyor:  “Atatürk’ü kanunla sevdiremezsiniz... Peygamberi bile koruma kanunu yok. ‘Gençliğe Hitabe’ ve ‘Andımız’ ayet mi? Kamuoyunun bunları tartışması lazım”.
Bu sözlerin sahibi Hüseyin Çelik galiba, Gençliğe Hitabe’nin ya da  “Andımız”ın ayet olmadığını yeni öğrenmiş. Zira altı yıl Atatürk’ün Cumhuriyetinde bu zat, Milli Eğitim Bakanlığı yapmıştır. Hemen sormak lazım, madem koruma kanunu gibi bir şeyi yanlış buluyor, Andımız ve Gençliğe Hitabenin “ayet” olmadığını biliyordunuz da neden kamuoyunda bunların tartışılmasını bizzat görev başındayken yapmadınız?
Ayrıca Çelik’in bu sözleri medyada Atatürk’e, Cumhuriyet tarihine ve ritüellere yönelik saldırıların bizzat AKP iktidarının yönlendirmesiyle yapıldığının da itirafı niteliğindedir. İktidarın kiralık, yandaş ve besleme kalemleri vasıtasıyla cumhuriyete yönelik eleştirileri medyada tartıştırdığı anlaşılıyor. Nitekim Çelik,  “Kamuoyunun bunları tartışması lazım”  diyerek, yıkıcı kampanyayı bizzat kendilerinin yönettiğini de itiraf etmiş oluyor.
Diğer yandan  “Gençliğe Hitabe”  Türk gençliğine Atatürk’ün bıraktığı vasiyettir.Türk Gençliğine ihanet odaklarının tuzağına düşmemesi için izlemesi gereken yolu gösterir. Bu yönü itibarıyla  “Gençliğe Hitabe”  bağımsızlık ve özgürlük yolunda yeni nesillerin yürürken yollarını tayin etmekte kullandıkları kutup yıldızı niteliğindedir. Atatürk’ün  “Ey Türk Gençliği”  diyerek gençliğe hitap ettiği gibi, Bilge Kağan da “Ey Türk”  diyerek Türk Milletine hitap etmişti. Çelik bilmez ama kurucuları tarafından nesillere vasiyet bırakmak Türk geleneğidir.
Çelik gibilerin amacı, gençliği ilkesiz, idealsiz, amaçsız ve değersiz bırakarak küresel odaklar tarafından rahat kullanılmalarını sağlamaktır. Bilindiği gibi mevcut iktidar Türkiye’yi her türlü uluslararası operasyona açık bir ülke konumuna getirmiştir. Sıra Türk gençliğini küresel odakların amaçlarına karşı duyarsız hale getirmeye gelmiştir. Bu yüzden gençlik bağlı bulunduğu dallardan ve köklerden kopartılmaya çalışılmaktadır. Rahmetli Başbuğ, yıllar önce  “Dalından koparılmış yaprağın kaderini rüzgâr tayin eder” derken bu tehlikeye dikkat çekmişti.
Küresel güçler veya  onlarla işbirliği içine girmiş olan gaflet ve dalalet içindeki iktidarlara karşı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ikaz niteliği taşır. Aynı zamanda gençliğe uğrunda mücadele edeceği idealleri gösterir. 
Ayrıca Hüseyin Çelik’in  “Peygamberi bile koruma kanunu yok” diyerek yüce peygamberimiz ile devletin kurucu liderini karşılaştırması birinci sınıf fitnedir.
On yıllık iktidarları döneminde AKP alabildiğine bölge, etnisite, mezhep, cemaat üzerinden ayrıştırma gibi binlerce çeşit fitne faaliyeti yapmıştır. Din ile siyaset, imam ile öğretmen, cami ile kışla, dini değerler ile milli değerler bu iktidar dönemindeki kadar hiçbir zaman karşı karşıya getirilmemiştir. 
AKP geldiği son aşamada cumhuriyetle hesaplaşacak kadar kendini güçlü görmektedir. Arkasını AB ve ABD’ye dayayarak cumhuriyete meydan okuyan AKP’nin akıbetini Gençliğe Hitabenin içeriği tayin edecektir!