¤  11 Mayıs 2013 tarihinde gece yarısı saat 03.30'da nefes nefese uyandım. Ve içimden geçenleri saat 04:32’de bir mesajla yaklaşık 50 kişiye gönderdim. Bu mesajımda özetle üç konudan bahsetmiştim. “Teröristlere, Türk polisi, Türk askeri üniforması, giydirerek “Türk Milletine kötülük edecekler” “Tedbir alınmazsa “önümüzde kan görünüyor.” Beni tanıyanlar dürüstüğümü gayet iyi bilirler. Ben hac görevimi de yapmış olan bir insanım. Bu mesajımı takiben  aynı gün yaklaşık 9 saat sonra “Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde saat 13.45'te Belediye binası yakınında patlamalar oldu. Patlamalarda 43 kişinin öldüğü, 100 kişinin yaralandığı açıklandı.” Hemen hemen 9 gün sonra da teröristlere asker üniforması verildiği gazetelerde yer aldı.
Bugünlerde işledikleri suçlar altında ezilen AKP yöneticileri  jandarma, polis, devlet, istihbarat ellerinde olmasına rağmen muhalefet partilerini suçlama telaşına girmişlerdir. Suçlu AKP yöneticileridir. ALLAH (C.C.) rızası için AKP'ye destek olan saf, temiz vatandaşlarımızı buradan uyarıyorum. AKP'den uzaklaşanlar ALLAH'a (C.C.) yakınlaşırlar!
 
Ne ile suçlandılar?
 
Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan, «Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlıkla, sahtecilikle cürüm işlemek için teşekkül oluşturmakla suçlanıyor.
AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik: “CUMHURBAŞKANI’NA HAKARET.”
AKP Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu: “ÖLÜME SEBEBİYET VERMEK.”
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker: “GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAK.”
 
¤  30 Mayıs 2002 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yer alan bir haber başlığının konusu ise  yeni bir kasetle ilgiliydi. Recep Tayyip Erdoğan bu kasette :  «Gerekirse papaz elbisesi bile giyerim» diyordu.
 
¤  Bu yüce iddia boşlukta kalamazdı. AKP Trabzon’da Gülbaharhatun Mahallesi parti teşkilat sorumlusu Zafer Özer, genel başkanları Tayyip Erdoğan’ın “gerekirse papaz elbisesi giyerim” sözlerini teyid ederek, “Ben de gerekirse papaz elbisesi giyerim. Gerekirse iktidar olabilmek için ülkenin yarısını bile satarız” diye yüksek bir duyuru yaptı. Bu ihlâs yüklü ifade 02 Eylül 2002 tarihinde «AKP teşkilatı da papaz elbisesi giyecek! İktidar uğruna papaz elbisesi» başlıklarıyla Yeni Mesaj Gazetesi’nde yer aldı.
 
¤  05 Aralık 2003 tarihli Radikal Gazetesi’nde yer alan haberde CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz’un, 3 Kasım 2002 seçimlerinde  «karşıdevrimin iktidara geldiğini» savunduğu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da yasadışı İBDA-C'nin ilk yöneticilerinden biri olduğunu ileri sürdüğü ifade edildi.
 
05 Aralık 2003 tarihli Radikal Gazetesi’nde Topuz'un, Erdoğan'ı İBDA-C örgütünün kurucu yönetici olarak ilan etmesi AKP'nin sert tepkisine yol açtı. AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, şunları söyledi: "Topuz, bilgi özürlü ve siyasi cahil ve nezaketten yoksun bir insan olarak görüyoruz. Erdoğan'ı 70 milyon insan biliyor. Bildiği için kendisini başbakan yapmıştır. CHP 3 Kasım seçimlerini hazmedememiştir. Muhalafette olmalarına karşın eriyorlar. Konuşmayı hukukçu arkadaşlarla inceliyoruz, gerekirse suç duyurusunda bulunacağız. Sayın başkanımız legal bir partinin gençlik kolları başkanlığı yapmıştır." dedi. Bu açıklama yeterli değildi. Ve toplum ikna edilemedi.
 
Dış desteklerle, emperyalist projelere eşbaşkan olarak, seçmenlerin %25’inin oylarıyla seçim hileleriyle ve demokratik olmayan yöntemlerle %49’luk bir dilime sahip olanlar adaletli bir seçimden bahsedemezler
 
¤  5 Kasım 2006 tarihli Hürriyet Gazetesi «Üniversiteli kapkaççı» başlıklı bir haberle AKP’li yöneticilerin yüksek seviyedeki dindarlıklarını, eğitime vurdukları darbeyi, AKP partizanlığının göstergesini bize sundu. Bu haber bize “gelecekte yaşatacaklarının” bir belirtisiydi.
 
¤  14 Kasım 2006 tarihli Vatan Gazetesi’ndeki haber başlığı ise  «AKP İlçe Başkanı uyuşturucudan tutuklandı» idi. Sivas'ın İmranlı İlçesi'nde bir ay önce yapılan operasyonda otomobilinde esrar ve eroin bulunan AKP İlçe Başkanı Ahmet İşleyen’in tutuklandığı belirtiliyordu.
 
¤  17 Kasım 2006 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yer alan haber «AKP Milletvekili Cumur'un, 24 Ekim'de silahını teslim etmeden x-ray cihazları ve polis kontrolünden geçerek uçağa bindiği anlaşıldı» başlığını taşıyordu.
AKP Mersin Milletvekili Ali Er'in TBMM'ye belinde dört silahla girdiği yönündeki iddiaların ardından, bir skandalın da Trabzon Havalimanı'nda yaşandığı ortaya çıktı. Star TV'nin haberine göre, AKP Trabzon Milletvekili Mustafa Cumur'un, 24 Ekim'de silahını teslim etmeden x-ray cihazları ve polis kontrolünden sorgusuz sualsiz geçerek Türk Hava Yolları'nın (THY) uçağına bindiği belirlendi.
 
Türkiye'yi, sağlıkta, eğitimde, ekonomide, sanatta, ticarette ve tarımda güvenliksiz, çaresiz ve tartışmalı hâle getirdiler
 
¤  18 Kasım 2006 tarihli Mynet Haber’in  başlığı : «Yasak saç boyaları Türkiye'de mi?» idi. İçindeki 22 ayrı zararlı kimyasal madde nedeniyle Avrupa Birliği ülkelerinde 1 Aralık 2006 tarihinden itibaren satışı yasaklanan saç boyalarının, Türkiye pazarına yönlendirildiği öne sürüldü.
Türkiye'deki saç boyası pazarının önemli bölümünü elinde bulunduran markaların Adana Bölge Distribütörü İsmail Rasim İzlemek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AB'ye aday ülke Türkiye'de uyum çalışmaları kapsamında birçok yasa ve yönetmelik çıkarıldığını, bu nedenle saç boyasında da AB'deki yasaklamanın Türkiye'de de olması gerektiğini savundu.
AB ülkelerinde 1 Aralık 2006 tarihinden itibaren, içindeki 22 ayrı kimyasal madde nedeniyle yasaklanan saç boyalarının, Türkiye pazarına yönlendirildiğini iddia eden İzlemek, "Önlem alınmaması durumunda Türkiye, AB'nin kozmetik çöplüğü olur" dedi.
 
Fabrika açamayanlar, tüm fabrikaları satanlar tuvalet açmayı hizmet diye sundular
 
¤  27 Kasım 2006 tarihli Milliyet Gazesi’nin başlığı : «Vali eşofmanla tuvalet açtı» Nevşehir Göreme'de balon turları düzenleyen Anatolia Balloon firmasının yaptırdığı tuvalet, Vali Asım Hacımustafaoğlu tarafından açıldı. Anatolia Balloon firması sahibi Halil Uluer, Göreme Beldesi başta olmak üzere Kapadokya bölgesini gezen turistlerden sık sık tuvaletlerin yetersizliği ve hijyeni konusunda şikâyetler duyduklarını, bu nedenle firma olarak temiz ve modern bir tuvalet yaptırmaya karar verdiklerini belirtti. Vali Hacımustafaoğlu, firma yetkililerine teşekkür ederek tuvaletin kurdelesini kestikten sonra tuvalet ve lavaboları inceledi.
 
Tek bir fabrika açamayanlar  tuvalet açmayı bir üretim merkezi açıyormuş havasıyla propaganda malzemesi yaptılar!
 
Yolsuzluk yapanlar değil, yolsuzlukla mücadele edenler cezalandırılıyor
 
¤  29 Kasım 2006 tarihli Hürriyet Gazetesi «Yolsuzluğu ihbar eden AKP'li ihraç ediliyor»
CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, yolsuzlukları ihbar eden milletvekillerinin, başkanların, AKP'den diskalifiye edildiğini öne sürdü.
AKP'nin, “AKİM” diye bir merkez oluşturduğunu, teşkilatlardan genelgeyle, ilçedeki sorunların iletilmesinin istendiğini belirten Durgun, Tüfekçi'nin de bunun üzerine sorunlara ilişkin yazı gönderdiğini söyledi.
Durgun, daha sonra Tüfekçi'nin görevden el çektirildiğini, kongrede aday olmasının engellendiğini iddia ederek, “Başbakan, böyle bir sistem kurarak hem yolsuzlukların üzerine gidiyormuş gibi yapıp, hem de iddiaları ortaya atanları diskalifiye ediyor. Yolsuzlukları ihbar eden milletvekili, başkan düzeyinde de olsa, AKP'de yer bulamıyor, diskalifiye ediliyor” diye konuştu.
 
Geçmiş geleceğin aynası oldu
 
¤  14 Kasım 2006 tarihinde TV8’de yer alan bir haber :  Hür Parti Genel Başkanı Yaşar Okuyan, terör örgütü PKK'yla devleti masaya oturtma girişiminin yolunu açmakla suçladığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
 
¤  02.12.2006 tarihli Ortadoğu Gazetesi: «Maaş kuyruğu çilesi»
 
¤  28 Mayıs 2007 tarihinde Çömez : «ABD PKK'ya destek veriyor»
Balıkesir’in Bandırma İlçesi’nde, AKP'li Belediye Başkanı Recep Eraydın’ı ziyaret eden Turhan Çömez, burada basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ‘Türkiye, Kuzey Irak’a operasyon düzenlemeli midir?’ şeklindeki sorusuna Çömez, “Sınır ötesi operasyon konusu gündeme gelmeli ve bir an önce TBMM, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yetki vermelidir. Aksi takdirde gelecek şehit cenazeleri, hepimizin yüreğini sızlatmaya devam edecek. Bu süreçlerin yaşanacağını daha önce öngördük. Öngörmemek için insanların bilgisiz olması lazım, vizyon sahibi olmaması lazım” diye yanıt verdi.
 
¤ Anadolu Ajansı’nın haberi 14 Mart 2008 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yer aldı :  «Sahte doktora teşekkür belgesi»
Düzenlediği sahte diplomayla 10 yıl devlet memuru olarak doktorluk yapan Zekiye Bahar Karasu’nun 5 yıl 1 aydan, 12 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Sanık avukatı müvekkiline görev yaptığı yerde bakanlık tarafından verilen teşekkür belgesini mahkemeye sundu. Mahkeme Başkanı Bahattin Özbaş, “Sağlık Bakanlığı bu kadar lakayıt mı? Bir de takdirname vermişler” diye tepki gösterdi.
 
AKP yöneticilerine ve yandaşlarına imtiyazlı sınıf gibi dokunulamıyor!
 
¤   Anayasa'nın 10. Maddesi  : Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiç bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
 
 ¤  28.02.2009 tarihli Cem Haber : Başbakanın açtığı yol 15 günde çöktü
Başbakan Recep Tayip Erdoğanın otomobil kullanarak açtığı Samsun-Ankara karayolunun Havza -Merzifon arasındaki bölümü istinat duvarının kayması ve asfaltın çatlaması üzerine trafiğe kapatıldı
 
Törenle açılışı yapılan yollar ise birer birer çöktü. Muhalefet partileri ne yazık ki, törenle açılışı yapılan yolların, törenle, “çöktüğünü” kamuoyuna açıklayamadılar!
Dindar gençlik yetiştirmek isteyenler 11  yılda boşlukta bıraktıkları binlerce gencin cinayet işlemelerinin ve suça itilmelerinin yollarını açtılar!
 
¤  21 Ocak 2008 tarihli Yeniçağ Gazetesi : İlköğretimde silahlı dehşet
Beyoğlu’nda ilköğretim okuluna kurusıkıdan bozma silahla gelen 8. sınıf öğrencisi, Batuhan Ç. şakalaştığı arkadaşı Şerife T’yi vurdu. Başı ve omuzuna isabet eden bilyelerle ağır yaralanan öğrenci, Taksim İlkyardım Hastanesi’nde tedavi altına alındı.
 
¤ 02 Mart 2009 tarihli Cem Haber : «Profesöre 'Halimem' soruşturması»
Fakülte koridorunda Bolu- Mengen yöresinin Halimem türküsünü ıslıkla çalan Profesör hakkında soruşturma açıldı.
Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Kuruüzüm hakkında, fakülte koridorunda Mengen yöresinin ünlü “Halimem” türküsünü ıslıkla çalmaktan soruşturma açıldı. Daha önce benzer sebeplerle hakkında 3 kez daha soruşturma açılan Kuruüzüm, Rektörlüğe tazminat davası açacak.
 
Profesörün hakkında soruşturma açılmasına neden olan Halimem türküsünün sözleri:

Kiraz aldım dikmeden
Halimem dallarını bükmeden
Bir armağan ver bana
Halimem ben gurbete gitmeden

Tombalacık Halimem yar başına gel
Ben gidiyorum Bolu'ya düş peşime gel

Ocak başında kaldım
Halimem ince fikire daldım
Kapılar açılırken
Halimem seni geliyor sandım

Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi
Sen bu işin sonunu düşünmedin mi

Tütün aldım Hendek'ten
Halimem hekim gelir Devrek'ten
Hekim buna neylesin
Halimem yangınımız yürekten

Algın mısın Halimem baygın mısın gel
Hiç haberin gelmiyor dargın mısın gel
 
¤  Haber Cem’in 03.03.2009 tarihinde yayınladığı bir haberin başlığı : “AKP'lilerin gizli İsrail aşkı!”
Meydanlarda İsrail'e ateş püsküren AKP diğer yandan da İsrail'i koruyor.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in genelgesiyle okullarda, öldürülen Filistinli çocuklar için saygı duruşları yapıldı. Bu da yetmedi, Başbakan Erdoğan Davos zirvesini, “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyerek terk etti. Ancak yine Bakan Çelik imzalı bir genelge, yapılanların "şovdan" öteye gitmediğini gözler önüne serdi. 
Bakan Çelik’in itiraf gibi genelgesinde, "İsrail mallarını boykot ettirmeyin" uyarısına yer verildi. 13 Şubat 2009 tarihli genelgede, okul müdürlerinden boykot çağrılarının önüne geçilmesi talimatı yer alırken gerekçe ise: İsrail-Türkiye ilişkileri ve kriz.
 
¤  Hamit ERGÜL’ün 05.03.2009 tarihinde Haber Cem’de yer alan bir yorumu   :
İlahî Nizam isimli eserinin 105. sayfasında İmam-ı Gazâli  : « İhtiyacın dışında fazladan olan her türlü mal-mülk insanın azmasına ve doğru yoldan ayrılmasına yol açar. Kişinin her türlü bolluk içinde bulunması şeytanı harekete geçirir. Varlığına mağrur olan kişi çok kere ALLAH (C.C.) yolundan çıkar.»  AKP’liler iktidarda olmayı hırsa, aşırılığa, kontrolsüzlüğe çevirdiler. İç dünyalarında gelişen fırtınalar, düzen, kanun ve din duygularını da sarstı. Deniz Feneri bunun bir örneği,  fakire vereceğiz diye para topla, bununla şirket kur Televizyon tesis et! Bunlar ALLAH’ı (C.C.) aldatamazlar. ALLAH (C.C.) temiz kalpli, iyi niyetli kullarının haklarını bunların gasbetmesine izin vermez.
Önlerini göremeyenler geleceklerini de bilemezler! Ektiklerini biçme dönemi de artık başlamıştır! Kendilerine çeki düzen vermeyenlere, haksızlıkta ve bencillikte ısrar edenlere, haramı ve helali bilmeyenlere, fakirlerin ve halkın haklarına tecavüz edenlere ALLAH (C.C.) dost olmaz!
 
¤ Ece Mete de 05.03.2009 tarihli Haber Cem’de yer alan yorumunda :  Hakkında naylon fatura düzenlediğinden bahsedilen bir maliye bakanı, oğlu Abdullah Unakıtan’ın, hiç çalışmadan, yorulmadan, oturduğu yerde bir kalemde 366 milyar lira kazanması, pastörize yumurta ithalatınına başlamadan önce KDV oranlarının %18'den %8'e indirilmesi...  Maliye Bakanı’nın bir arsa satışından bir trilyon lira kâr ettiği halde vergi vermemesi.  AKP hükümeti, yasalara aykırı olarak İsrailli işadamına 6 ayda 755 milyon dolar kazandırması, Hükümetin, Türk halkından yana değil OFER'den yana tavır alması. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın OFER'i korumaları Maliye Bakanlığı’nın manevi şahsiyetini rencide etmiyor mu? Kişiye özel kararlar ve adaletsiz uygulamalar, partizanlıklar devlete bakışı nasıl etkiliyor?  Bunları tek tek kendi kusurlarınızla irdelediniz mi?
 
¤  05.03.2009 tarihli ANKA Haber Ajansının haber başlığı şöyle : MHP'den AKP hakkında şok iddia!
"AKP'nin siyaset okulunda devlet memurları eğitiliyor" MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural AKP’nin Şubat ayında Karabük’te yapılan Siyaset Okulu’nda devlet memurlarının eğitildiği iddiasında bulundu. AKP’nin siyaset okulundan sertifika alan devlet memurlarının listesini basına dağıtan Vural “Devlet memurlarının AKP’nin siyaset okulunda ne işi var? Bu Baas rejimi anlayışının tipik tezahürüdür” dedi. Vural YSK’nın Tunceli Valisi konusunda verdiği kararı “Valinin beyaz eşya dağıtımının azmettiricisi, planlayıcı bizzat Sayın Başbakandır. Başbakan hakkında cumhuriyet savcıları gereğini yapmalı” şeklinde değerlendirdi.
 
AKP'li İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ne demişti? : “PKK, KCK; BDP iç içe!”  Bu ifadeler 27 Aralık 2011 tarihli Hürriyet Gazetesinde yer aldı!
Pekiyi şu an durum nasıl? : “AKP, PKK, KCK, BDP iç içe oldu!”
 
Kalple kurulan manevî iletişim AKP’lilerin günah galerilerine beni yakınlaştırdı
 
11 Mayıs 2013 tarihinde gece yarısı saat 03.30'da nefes nefese uyandım. Ve içimden geçenleri saat 04:32’de bir mesajla yaklaşık 50 kişiye gönderdim. Bu mesajımda özetle üç konudan bahsetmiştim. “Teröristlere, Türk polisi, Türk askeri üniforması, giydirerek “Türk Milletine kötülük edecekler” “Tedbir alınmazsa “önümüzde kan görünüyor.” Beni tanıyanlar dürüstüğümü gayet iyi bilirler. Ben hac görevimi de yapmış olan bir insanım. Bu mesajımı takiben  aynı gün yaklaşık 9 saat sonra “Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde saat 13.45'te Belediye binası yakınında patlamalar oldu. Patlamalarda 43 kişinin öldüğü, 100 kişinin yaralandığı açıklandı.” Hemen hemen 9 gün sonra da teröristlere asker üniforması verildiği gazetelerde yer aldı.
Bugünlerde işledikleri suçlar altında ezilen AKP yöneticileri  jandarma, polis, devlet, istihbarat ellerinde olmasına rağmen muhalefet partilerini suçlama telaşına girmişlerdir. Suçlu AKP yöneticileridir. ALLAH (C.C.) rızası için AKP'ye destek olan saf, temiz vatandaşlarımızı buradan uyarıyorum. AKP'den uzaklaşanlar ALLAH'a (C.C.) yakınlaşırlar!
 
Pekiyi bugün neredeler?
 
Basiretsiz AKP'li yöneticilerin sizi nelerle meşgul ettiklerine iyi bakın. “Ülkenizin kalkınmasına vurulan emperyalist darbeler”, “işsizlik”, “Türk aile yapısının parçalanması”, “ahlâkta çöküş”, “eğitimde ve sağlıkta yozlaşma”, “tarımda, ziraatta, hayvancılıkta yaşanılan sefaletler”, “faizle çökertilen aile ocakları, iş yerleri”, “saldırıya uğrayan doktorlar, öğretmenler”, “suç işleyen çocuklar”, “görev yapamaz hâle getirilen Türk silahlı Kuvvetleri”, “adaletsizlikler, tertipler, yolsuzluk, yoksulluk”, “doğa katliamları, park ve bahçeleri imha etme girişimleri”, “gece yarıları asırlık ağaç kesimleri”, “Müslüman kisvesi altında Türk Milletini hatıralarından, tarihinden, dininden, dilinden kültüründen koparma girişimleri”, “tarihe düşmanlık, asırlık sarayların, ahşap evlerin yıkılması veya yakılması hadiseleri” AKP eliyle Türk Milletiyle, Türk Tarihiyle, Türk Milletinin geleceğiyle yapılan bir psikolojik ve fizikî savaşların bir göstergesidir. Yani siz “bu konularda ükenizi savunma direncinizi kırmak için” “bilinerek, istenilerek” başka alanlara çekiliyorsunuz.
 
Bunu kullanın, deliğe süpürmeyin söylemleriyle başlayan 11 yıllık bir iktidarları  sürecinde AKP yöneticilerinin en son vardıkları nokta, ”T.C. düşmanlığına”, kendilerini eleştiren gazeteci, yazar, siyasetçi, ilim adamı, subay gibi vatanseverleri tutuklamaya, yargılamaya, cezalandırmaya”, hürriyetleri kısıtlamaya”,   “teröristlerle işbirliğine”, “komşu Müslüman ülkeleri düşman ilân etmeye”, “Müslüman katliamlarına öncülük yapmaya” dayandı. Bu kirli ve tehlikeli siyaset ülkemiz içerisindeki katliamların yollarını açtı. Komşu ülkelerle düşmanlıkları körükleyecek biçimde gelecek nesillere köklü düşmanlıkları hazırlayacak olan  kontrolsüz siyaset AKP'li yöneticileri hırslar ve dengesizlikler içerisine itti. Bugün maceracı AKP yöneticileri Türkiye'yi savaşa, bölünmeye ve karanlığa sürüklüyorlar.
 
Paris, 29.05.2013