Düşmanlık tezgâhlarında, tarihsel değerler, hatıralar, asırlık çınar ağaçları, birliktelikler, dostluk ve kardeşlikler,  vatanseverlikler ve kahramanlıklar rağbet görmez... Emperyalist ağlar içerisinde sarhoşlaşanlar kendi milletine, kültürüne, tarihine, değerlerine, inancına kötülükler yaparak, zulmederek, dış güçlerin değirmenlerine su taşıyarak erdemli olduklarına inanırlar. Kur’an dışındaki bu yol gaflet, dalalet ve hıyanet yoludur.
 
Türkiye büyük bir gazeteci cezaevine dönüştürüldü
 
AKP baskılarıyla televizyonlardan, gazetelerden atılmayan AKP karşıtı yazar, gazeteci ve televizyoncu kalmadı! Zulüm sahipleri diyorlar ki : Biz Müslüman’ız! Nefislerini, hırslarını, ihtiraslarını,  sözlerini, davranışlarını ve kendilerini kontrol edemeyenler Müslümanlıktan bahsediyorlar... buna kargalar güler bile diyemiyorum!
Ben, günahkâr ve İslam dışında bulunan, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Afganistan’da, Pakistan’da teröristlerle ve emperyalistlerle işbirliği yaparak  Müslüman katliamı yaptırtan AKP yöneticilerine ALLAH rızası için karşıyım. Bu karşıtlığıma adaletsiz AKP yöneticilerinin verdiği cevap ise 4 yıla yakın bir suredir memur emekli maaşımı vermemek oldu. Ben bu zulüm sahiplerini sizin de şahitliğinizle  Ya Kahhar olan ALLAH’a (C.C.) haval ediyorum.
 
Bir gerçeği daha ifade edeceğim : Ben gurbette sanat, şiir, hikâye ve roman çalışmaları yapan bir kişiyim. AKP hükümeti karanlık,  dışa bağlı, tehlikeli, ülkemiz ve kahramanlarımız aleyhindeki icraatlarıyla,  vatan sevgim nedeniyle vatanımı ve kahramanlarımızı savunmak üzere beni bu kendi ilgi alanımın dışına çıkarttılar. Bu yönde de onları ve işbirlikçilerini Ya Kahhar olan ALLAH’a (C.C.) haval ediyorum.
 
Suriye’de her öldürülen Müslüman’ın sorumlusu, teröristlerle işbirliği yapan, onları besleyen, silahlandıran, eğiten, barındıran AKP’li yöneticilerdir.
Bu yönde de onları ve işbirlikçilerini Ya Kahhar olan ALLAH’a (C.C.) haval ediyorum.
 
Suriye, Türk Silahlı Kuvvetleri Kahramanları, vatansever gazeteciler, yazarlar, mağdurların hakları için ALLAH’ın da (C.C.) bir hesabı vardır.
Sevgili kardeşlerim benim rızkımı keserler korkusuyla, bize zulûm yaparlar endısesiyle bu gafillerden korkarsaniz, imanınızı kaybedersiniz. AKPli milletvekili ve AKP’li vatandaşlarımızdan aldığım teşekkür mesajları beni oldukça sevindirdi. Emperyalıst güdümlü AKP’ye karşı olmak ALLAH’a yakınlaşmak demektir. Korkanlar, AKP’ye teslim olanlar, AKP’li gibi görünenler, iki yüzlüler, münafıklar, dönekler,  korkarak gerçekleri ifade etmeyenler iflah olmayacaklar. Ben bunları nefsim için ifade etmiyorum. Birilerinin uşağı da değilim.
Bazı insanların kıble değiştirdiklerini de duyuyorum.
Türk, Kürt, Alevi, Çerkez, Laz, Arnavut vb. etnik gruplara ayırarak ülkemizi ve vatandaşlarımızı bölenleri, bölmek isteyenleri Ya Kahhar olan ALLAH’a (C.C.) haval ediyorum. Bizim bir üst kimliğimiz var: Hepimiz Türk’üz. Hepimiz bir aileyiz. Ben Avrupa’da yüzlerce Kürt – Türk evliliklerine aracılık yaparak şahit oldum. Onların hepsiyle ilişki içerisindeyim. ALLAH o güzel insanlardan razı olsun!
 
O halde ülkemizi felakete sürükleyen AKP karşısında particiliği bırakın! Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, İşçi Partisi ve Prof Dr.Necmettin Erbakan’a gönül verenler hatta vatansever AKP’liler birlikte hareket ederek AKP yönetimini demokratik bir birlikle iktidardan uzaklaştırmalıyız. Bölünmek parçalanmak demektir.
Parçalanarak emperyalizme yem olmayalım! Ülkemiz işgal eltında.
 
Vatanseverler aleyhinde müfterilik yapanlar Müslüman görüntüleri altında İslâm’a olan ilgiyi ortadan kaldırdılar. Beyinleri yıkanarak kirli siyasetin akıntısına kapılanlar emperyalizme, materyalizme, kapitalizme ne denli hizmet ettiklerini, Cenab-ı ALLAH’tan (C.C.) ne denli uzaklaştıklarını bilemeyecek hallere düşürüldüler.
İletişim aracı dil insan sevgisi dışında, İslâm’a aykırı bir şekilde, hukuka saygıyı ve adalete güveni yok edici bir biçimde, incitici bir araç olarak  kullanılıyor
Hakimlerin kendilerine yapılan emperyalist ve AKP baskılarıyla psikolojileri bozuldu. Adaletsizlik hakimlik mesleğini ayaklar altına düşürdü.
Aile fertleri arasında, muhafazakâr ailelerde bile gözle görülen çatışmalar, ayrışmalar, sürtüşmeler aile birliğini, aileler arasındaki ilişkileri bozdu.
 
AKP yöneticileri bölücülüğü ve ayrıştırmayı siyaset haline getirdiler!
 
AKP baskılarının psikolojik boyutları zirveye çıkmış durumda. AKP yöneticilerinin dindar görünmelerine rağmen topluma zerkettikleri kirli siyaset ile toplumu AKP’li olanlar - AKP’li olmayanlar, dindarlar - dindar olmayanlar, sünnîler – aleviler, Kürtler – Türkler, türbanlılar – türbansızlar,  vatanseverler – Amerikan yanlısı AKP’liler, Atatürk devrilmelidir diyenler – Atatürk’ü sevenler diye toplum kutuplaştırıldı!
Ortak duyarlılıklar ya da duygular,  yüceltici kanaatler, birleştirici ülküler, kaynaştırıcı ilkeler, millî heyecanlar, onurlu duruşlar yok edildi.
 
Zulüm sadece vatansever subaylara, kahramanlara, gazetecilere, yazarlara yapılmadı. Onların annelerine, babalarına, eşlerine, çocuklarına, arkadaşlarına, meslektaşlarına, kurumlara ve Türk Milletine de yapıldı. Müslümanlık kisvesi altında yapılan baskıların şiddetinin, devlet gücü kullanılarak sergilenen hukuksuzlukların ve  tacizlerin büyüklüklerinin psikolojik yansımaları toplumun özgürlük alanlarını daraltmaya, devlete olan güveni sarsmaya, İslâm’a olan ilgiyi azaltmaya sebep oldu.
Bu söylediklerimi binlerce olaylarla örneklendirmek mümkün. İşlenen cinayetler, adam öldürmeler, evlât - baba; evlât - anne, öğrenci - öğretmen, hakim - vatandaş, doktor - hasta arasındaki ilişkilere kadar yansıdı. AKP'li yöneticilerin ruh halleri, bilgileri, yetenekleri bunları çözmeye, okumaya, anlamaya yetmiyor. Aksine her şeyi aşureye çevirecek, karmakarışık hale getirecek bir bakış açıları var. ülke felaketlerin eşiğinde! Dokunmadıkları yozlaştırmadıkları hiçbir şey kalmadı. Kendileriyle iletişimlerimize engeller koyarak milletvekillerini uyarmak için gönderdiğimiz iletileri geriye çevirmektedirler.
Bu korku, halktan kopukluk, eleştireye kapanıklıklar, onları hâtâ yığınlarının içerisine sürüklüyor!
 
İftira ve tertiplerle, sinsi oyunlarla, siyasî hilelerle tutuklanan kahramanların çocuklarına yaşatılanlar, dışlamalar, aşağılamalar, affedilecek ve hoş görülecek cinsten değil! Hırs sahibi AKP yöneticileri, dini, imanı, ALLAH korkusunu, vatan, bayrak ve Peygamber sevgisini, insan haklarını, vefayı, anayasayı; yasaları, adaleti, hukuku rafa kaldırdılar. Adeta kanatsız uçmaya çalışıyorlar!
 
Dün söylediklerini bugün yalanlayan AKP yöneticileri ve yandaşlar iç kontrollerini ve İslâmî duyarlılıklarını kaybettiler!
 
Ölülere kadar uzanan, İslâm’a aykırı bir biçimde sergilenen saldırganlık, sataşma, incitme, yıpratma, rezil etme, AKP’li yöneticilerin ve Müslüman kılıklı yandaşların stratejisi oldu. Kardeşlik,  dostluk, vatan sevgisi, millet iradesi; bir ve birlikte olma duygusu imha edildi. Uykusuz, gece gündüz vatan için yollara düşen Atatürk ve kahramanlar hatıralarıyla, emekleriyle emperyalistlere şirin görünmek için hedef tahtasına oturtuldular.
Sınırsız, sorumsuz yalan ve iftiralar adeta havada uçuşuyor!
 
Kendi vatandaşlarına psikolojik harekât yapmaktan bahsedenler, Türk ailelerine de, Türk Milletine de balyoz indirdiler!
 
Ergenekon tarihi dokusunu, Türk ülküsünü,  terörizmle ambalajlayarak, ülkemizin kahramanlarını suçlandırmak için kullandılar. Bu, iyi niyetin, adaletin, hukuka saygının,  vatanseverliğin göstergesi değil; emperyalist ülkelere eş başkanlıkları gereği Türk Milletine yapılan kötülüklerin sinsi göstergesidir!
 
Hakimler mahkûmlara ve hükümlülere aşağılayıcı, yıpratıcı argo ifadeler kullanıyorlar. Güven vermeyen, korkutan, inciten, adaletten uzak Hakim tavırları mahkemelerin Türk Milleti adına karar verilen yerler olmadıklarını adeta ilan ediyor!
«Bugün ALLAH için ne yaptın» diye kendi kendilerini sorgulamayanlar, Emperyalistler için neler neler yaptıklarını söyleyerek, Türk Milleti aleyhindekiler için özlem duyduklarını ifade ederek rahatlar hale girdiler!
Ben, insan yaratılışına aykırı erdem çöküşleriyle onların rahat uyuduklarına, huzurla memleket havası soluduklarına, sorunsuz hareket ettiklerine, ALLAH’a iyi bir kulluk yapma şerefini üzerlerinde taşıdıklarına inanmıyorum.
Bir husus daha var Türk Milleti’ne, Türk Bayrağına, Millî Bayramlara, Atatürk’e düşmanlık yapanlar, düşmanlıkta ileri gidenler yarınlarda sokaklarda, caddelerde, köylerde, şehirlerde rahat rahat dolaşamayacaklarını da düşünmüyorlar! Onlara bugünkü hallerinin yarınlara kendileri için ağır sorumluluklar taşıyacağını, sabrı taşırılan ve vatanseverliklerine dokunulan insanların her birinin, karşılarında duvar olabileceklerini düşünmelerini tavsiye ediyorum.
Buradan ilan ediyorum : Adaletsizliğe sebep ve destek olanlar iflah olmazlar.
 
Yarınlarını bugünün kirli hesaplarıyla tesis edenler hüsrana uğrayacaklar!
 
Televizyondan televizyona koşturarak AKP yöneticilerinin zulüm tezgahlarına günah taşıyanlar, kapıldıkları emperyalist rüzgârların önlerinde adeta uçurumlara sürükleniyorlar! Dünyaya tapmanın rahatlığı, kendilerine gösterilen şeytanî ilgilerin fazlalığı onlara cenneti de cehennemi de unutturdu.
Şeytanın ve siyasetin şerri altında kapris soluyorlar,  hedefsizlik içerisinde ve iman dışında halay çekiyorlar, kendi kendilerini aldatma yolunda kendilerine ve Türk Milletine şeytanî tezgâhlar kuruyorlar.
 
Dokunulmazlıkları, elde ettikleri sınırsız hakları bir gün suya düşecek, adaletsiz beklentileri geleceklerinde eriyecek, 2023’e ulaşmadan sorumlulukları onları sorunların içerisine gömecek!
 
Biliyoruz ki kendilerini kaptırdıkları bu hırs dolu yollarda tahmin edemeyecekleri bir manevi ağ ve kul hakları onları kuşatacak. 10 yıl sonralarının projeleri;  önlerine düşen engellerle, yıllar değil,  saniyelerin içerisinde onları ve hedeflerini eritecek. Hakikat tavanlarından düşecek, deprem gibi, kasirga gibi,  siccil gibi manevi taşlar heveslerini kursaklarında bırakacak.  Geçmişin intikamını alma hesapları mutlaka kendilerine olumsuzluklarla dönecek! Bir kuşun, bir kışın, bir akışın, bir yokuşun, bir dokunuşun, bir çöküşün, bir düşüşün, bir dönüşün, bir bakışın, bir nakışın verdikleri mesajları okuyamayanlar, sendeleyerek kapandıkları alanlarda kaybolacaklar. Biz ve bizim gibi olanlar geçmişte olduğu gibi asırlarca Veysel’i anmaya, Bilal-i Habeşi’yi sevmeye; Mevlâna’yı okumaya, Yunus’la düşünmeye, Mehmet Akif’le solumaya devam edeceğiz.
Cenab-ı ALLAH (C.C.) var, keder yok!
 
Ankara, 31.03.2013