Hula kentinde yapılan katliam, Batılı ülkelerin ve Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerini kesmesi için bir gerekçe olarak kullanıldı. Olayın üzerinden birkaç gün geçince anlaşıldı ki, katliamı yapanlar 800 kişilik bir gruptur ve Suriye ordusu üniformasının altına yeteri kadar bot uyduramadıkları için bazı militanların beyaz ayakkabıları sırıtmaktadır.
Daha da vahimi, katliamı yapan grubun, Türkiye’deki çadır kentten gittiği şüphesidir. Nitekim Kilis’te mültecilerin kaldığı kampta yaşanan kavga sonrası olaya müdahale eden polisin yaptığı sayım, kampta 12 bin 500 sığınmacının barındığı sanılırken, kalanların 11 bin 500 kişi olduğunu ortaya çıkardı. Yeniçağ’dan Fatih Erboz’a açıklama yapan CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, “Bu bin kişi nereye gitti? Buna yetkililerin bir cevap vermesi gerekiyor. Demek ki, buradaki sığınmacılar sınırın öbür tarafına geçip eylem yapıyorlar” dedi. 

***

Meselenin Suriye tarafındaki gerçek boyutunu da Hüsnü Mahalli ortaya koydu. Mahalli, “Bu katliamı Hür Suriye Ordusu’na bağlı silahlı gruplar gerçekleştirdi ve öldürdükleri insanların kanı üzerinden prim yapmaya kalkıştılar” dedi ve ekledi: 
“Çünkü Hula halkı, Esad’dan yana. Çünkü Hula halkının büyük bölümü Alevi ve Şii. Çünkü Hula’da öldürülenlerin büyük bölümü tehditlere rağmen son seçimlere katılmış ve parlamentoya girmiş bir milletvekilinin akrabaları. Çünkü Hula ve çevresinde Suriye ordusu yok ve o bölge silahlı grupların kontrolünde..” 
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad da Hula’daki katliamı, “Canavarların dahi işlemeyeceği çirkin bir suç” diyerek kınadı. 

***

Şayet katliamı yapanların Türkiye’den gittiği ispatlanırsa, Türkiye bir katliamı organize etmiş duruma düşecek. Gerçi bu politikanın arkasında Amerika olduğu için şimdilik kimsenin hesap sorması mümkün değil gibi görünüyor ama Amerika, Türkiye’yi veya Tayyip Erdoğan iktidarını ortada bırakırsa ne olur? 
Şimdilik böyle bir ihtimal uzak gibi duruyor. Ancak, Amerika’nın kendi müttefiklerini satma gibi bir alışkanlığı vardır.. Kaldı ki Amerika’nın Rusya’yı ikna edememesi halinde Suriye’de batağa saplanacağı kesindir. İşte bu sebeple, hem katliam yaptırıyor hem de o katliamın sorumluluğunu Suriye devletine fatura ederek, dünya kamuoyunu yanıltıyorlar ki müdahaleye haklı bir sebep bulunabilsin! 

***

Bir de ABD Kongresi’nin en kıdemli senatörlerinden Richard Lugar,  “Türk topraklarında, Suriyelilerin sığınabileceği ve Türkler tarafından korunacak bazı güvenli bölgelerin oluşturulması için Türklerle çalışmalıyız” dedi. Zaten Türkiye Dışişleri Bakanı, Mart ayında, Suriye’deki muhaliflerin silahlandırılması için “uluslararası toplum” a çağrı yapmıştı. Bu arada Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün 1.5 milyon çadır siparişi verdiğine dair haberler vardı. Bunun üzerine “Suriye sınırında kurulacak yeni çadır kentler için mi bu kadar çadır lazım yoksa İstanbul’da deprem olacak da gaipten haber mi geldi” diye sormuş ama cevap alamamıştık. 
Ruanda katliamının sorumlularından biri olan Kofi Annan da “topyekûn savaş” tan bahsediyor. Yani, Türkiye-Suriye sınırında bugünkü görüntünün en az 50 katı kadar büyük bir dram yaşanması için hazırlıklar yapılıyor. AKP iktidarı da ihalenin taşeronluğunu aldı. Peki ya karşılarına Tartus limanındaki Rus savaş gemileri çıkarsa? Rusya’ya da savaş mı açacaklar? O zaman Amerika, Türkiye’nin yanında mı yer alır sanıyorlar? 
Üstelik Suriye’nin parçalanması projesi, aynı zamanda tasarlanan Büyük Kürdistan’a Akdeniz’den liman vermeyi öngörmektedir ve birinci planda İsrail’in güvenliğini sağlamak, ikinci planda ise Büyük İsrail’in temellerini atmak sonuçlarını da getirecektir. Yani Suriye ile uğraşmak, İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. AKP iktidarı İsrail’in güvenliğine hizmet etmektedir.
Zaten Tayyip Erdoğan, Suriye sınırındaki mayınlı arazi şeridini 49 yıllığına İsrailli firmaya devretmek için olağanüstü bir gayret göstermişti. 

***

Diğer taraftan Rusya, Türkiye’ye bir pencere açmaya çalışıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’nde “diyalog ortaklığı” statüsüne alınmasına olumlu baktıklarını söyledi. Belki de Türkiye’nin tek çıkış yolu bu yeşil ışıkta yatmaktadır...