HER YILIN 1 Mayısı kendi özgünlüğünü taşıdığı gibi egemenlerle emekçilerin karşılıklı sınıf güçlerini egemenler gerekse emekçiler bu önemli mücadele gününe yönelik son hazırlıklarını yapıyorlar.

 

      Egemenler; 1 Mayıs’ı hedef alan baskı, yasaklama ve kara propaganda ile işçi sınıfı ve emekçilerin alanlara inmesini engellemek için hummalı bir çalışma yürütüyor. Kent meydanlarını 1 Mayıs’a kapatıyor, devlet yetkilileri yaptıkları açıklamalarla tehditler savuruyor, işçi ve emekçilere gözdağı vermek için medya üzerinden çeşitli felaket senaryoları üretiliyor vb...

 

      Bu çabanın bir diğer önemli halkasını ise seçim aldatmacası oluşturuyor. Zira yaklaşan genel seçimler üzerinden kendi gündemini topluma ve işçi sınıfına dayatan egemenler ve emrindeki siyasal iktidar; bu yolla işçi ve emekçilerin 1 Mayıs’a yönelik ilgisini zayıflatmayı hesaplıyor. İlimiz dâhil kendinden menkul değeri olan tatlı su solcuları ise 1 Mayıs’ın içeriğini çarpıtıp, boşaltıp kutlama yapmakla meşguldürler.

 

      Şimdi görev bize düşüyor. Kata bildiğimiz ölçüde işçi sınıfı ve emekçi bölükleri alanlara çıkartarak 1 Mayısı ruhuna uygun görkemde ve içerikte alanlarda kutlamak için Niğde  dahil tüm kent meydanlarını Taksim 1 Mayıs alanı olarak kullanmaktır. Şimdi artık an be an süreci örme, kitlesel, militan ve coşkulu bir 1 Mayıs için seferber olma zamanıdır. 1 Mayıs’a yönelik hazırlık yapan tüm güçler, bu kapsamda son hazırlıklarını yapmalı, planlarını gözden geçirmeli ve 1 Mayıs çağrısını yükseltmelidir.

 

    Günümüz dünyasında ve ülkemizde kapitalist emperyalist sömürücü sistem, işçi ve emekçilere adeta kölelik dayatıyor. Tam da bu nedenle fabrikalarda, sanayi havzalarında kuralsız ve dizginsiz sömürü koşulları hüküm sürüyor. Fabrikalarda emeği azgınca sömürülen işçi ve emekçiler yaşamın her alanında aşağılanıyor, baskı ve hakaretlere maruz kalıyor. Alınmayan tedbirler ve ağır çalışma koşulları nedeniyle işçilerin yaşam hakkı hiçe sayılıyor. İş cinayetleri bu koşulların dolaysız bir sonucu olarak gün be gün yaşanıyor.

 

        2015 1 Mayısı, varlığı ve onuru yok sayılan işçi sınıfının gücünü egemenlere göstermek bakımından kritik bir önem kazanmaktadır. Bu nedenle, işçi ve emekçiler “Sınıfımız ve onurumuz için buradayız!” mesajını bütün bir topluma vermek için, tüm görkemi ile 1 Mayıs alanlarında yerini almalıdır.

 

     Bu düzende varlığı ve onuru yok sayılan işçi sınıfının kazanılmış hakları da, yıllardır uygulanan saldırı programları nedeniyle kuşa dönmüş durumdadır. İşçi sınıfının dün büyük bedeller ödeyerek elde ettiği sosyal ve ekonomik haklar, yıllardır uygulanan neoliberal saldırı politikaları nedeniyle bir bir ortadan kaldırıldı. Krizlerin ağır yükünü döne döne omuzlayan işçi ve emekçilerin elinde neredeyse hiçbir hak kırıntısı kalmadı. Sermaye düzeni şimdi de kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmayı hedefliyor. “Ulusal İstihdam Paketi” vb. uygulamalar ile esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştırıyor. Taşeron köleliği olağan çalışma rejimi haline gelmiş durumda. Güvencesizlik ve geleceksizlik sınıfın bütününü kesen önemli bir sorun alanı.

 

         2015 1 Mayısı hâlihazırda gündemde olan sosyal yıkım saldırılarını geri püskürtmek ve gasp edilmiş haklarımızı geri almak için önemli bir imkâna işaret ediyor. Tam da bu nedenle işçiler ve emekçiler hakları ve gelecekleri için 1 Mayıs alanlarındaki yerini kitlesel bir şekilde almalıdır. 

 

         Halklarımıza dayatılan kölelik koşulları hüküm sürsün, haramilerin keseleri dolsun diye baskı ve zorbalık her geçen gün tırmandırılıyor. Bunun için “İç Güvenlik Paketleri” çıkarılıyor, polis devleti uygulamaları pekiştiriliyor. Direnen ve mücadele eden sınıf bölüklerini hedef alan saldırılar tırmanırken grevler yasaklanıyor, fiilen ve yasalarla direnişler bastırılmaya çalışılıyor.

      

       Açlık, yoksulluk, sefalet, baskı ve sömürü kapitalist emperyalist düzenin birer aynasıdır. Her birisi de bu düzen tarafından yeniden ve yeni üretilmektedir. Bununla birlikte; çözümsüz sorunlar girdabında can çekişen sermaye ve siyasi hempaları, kendi devamını sağlamak için sömürüyü yoğunlaştırmakta, baskı ve zorbalığı her geçen gün tırmandırmaktadır. Lakin bu cehennem koşulları işçi ve emekçilerin yaşamlarını daha da çekilmez kılmakta, öfkeyi alttan alta mayalamaktadır.

 

       Evet, işçi sınıfı ve emekçiler ortaya koydukları eylem ve direnişlerle mayalanmanın neye döndüğünün işaretini net olarak veriyorlar. Bulundukları cehennem koşullarından çıkmanın yollarını yaşayarak öğreniyor ve öğretiyorlar. Bunu gören yerden coşkumuzu, dayanışmamızı, birlikten gelen gücümüzü dosta düşmana göstermek için alanları tüm renklerimizle doldurmaya. Haydi, 1 Mayısı Kutlamaya!